tamam illaki öğrencide de suç vardır ancak , ben ortaokulda ingilizce dersime okulun bekçisinin girdiğini hatırlıyorum yahu! ingilizce hocasının hamile olmasından mütevellit 1 yıl okulun bekçisi bizim ingilizce dersimize girmişti. o bir yıl boyunca tek yaptığımız şey , ingilizce 1'den 10'a kadar saymaktı.
Ingilizce eğitimini ingilizce öğretmenlerinin vermemesi zaten bir handikaptır. şimdi gidin okullarda bu dersleri doldurmak için farklı alanlardaki hocalar girmiş durumdadır. bir de ülkemizde ihtiyaç hissedilmiyor. bu öğrencilere verilmiyor. bir dünya vizyonu yok. Yurtdışına çıkan öğrenci sayısı çok az. temel hesabı o kadar dil biliyor da meramını anlatamıyor hesabı oluyor. dil biraz da denizde yüzme öğrenmek gibi. bir yabancı ülkeye gidip ekmek,su almak istemedi ki aç kalmadı ki, arkadaşları olmadı ki bu öğrencilerin. dil konusunda bizim ülkemizdeki öğrenciler için en etkili yöntem yasayarak öğrenmek. uzun yıllar gramer üzerinden gidiliyor. ama özellikle turistlerle ticaret yapan esnaf hayatın içinde olduğu için gramer bilmeden konuşabiliyor. hatta birkaç dil. amerika'ya gidin birçok kişi sokak ağzıyla konuşur ama bizim ülkemizde yok o kelimeyi yanlış söyledin, yok telaffuzu yapamadın, yok özneyi şurada kullanacaktın gibi kişileri tamamen ket vurmaya yönelik bir zihniyet var. amerikan sokaklarındaki kişilerin böyle bir derdi yok ve anlaşıyorlar. bizim de dil konusunda özellikle yaşayarak öğrenme yöntemine bir an önce geçmemiz gerekiyor.
O 15 sene eğitimi gtm ile alırsan tabii konuşamazsın. Direkt grammar vermek yerine iletişimsel yaklaşımlara yönelmeye çalışıp lakin sadece teoriyle yetinen pratikte 20 yıl önceki neyse bugün de aynı olan bir ülkede daha çok öğrenemeyiz biz.
Dinleme eksikliğiyle boy gösteren durumdur. Bir de "hocam ben konuşmayı üniversite hazırlıkta da hallederim geçirin beni test çözeyim" anlayışına zorlanan öğrencilere ne anlatacaksın sorunu da var tabii ki.
Eğitim sistemimizde öğrenci sınavlardan geçmeye çalıştığı için bir konuyu öğrenmek ve anlamak daima ikinci planda kalıyor. Yani kafa ilk önce bilgiyi kavramak değil ezberlemekle geçiyor.
E tabi bunun yanında eğitim imkanlarının yetersizlikleri de mevcut. Ortalama bir sınıfta 25-40 arası öğrencinin olduğunu varsayarsak her öğrenci ile alıştırma yapma imkanın her ders için 1-2 dakikayı geçmeyecektir. problem bizde gramer bilgisinden ziyade speaking olduğundan öğrencilerin ekstra çaba sarf etmesi kaçınılmaz oluyor.
Velhasıl (bkz: dil dile değmeden öğrenilmez)