yıllar boyunca olaylara karışmamam salık verildi bana ve arkadaşlarıma. olaylara karışanlar hep kötüydü, hep isyancı. bugüne kadar katıldığım tek yürüyüş edebiyat fakültelerine formasyon hakkının kaldırılması ile ilgiliydi. zira oraya girerken formasyon hakkımın olduğunu bilmek gelecek açısından güven veren bir şey idi.
işte şimdi olaylara karışmayan genç bir yürüyüşe daha katılacak. bir olaya daha. örgütlü toplum olmanın bilinciyle yasakçılara dur diyecek. bugün haberlerde gördüğüm devlet büyüğü "bu facebook ahlaksızlık için müsait bir yer" diyordu. öyle görünüyor ki sansür sadece pornoya gelmeyecek. hoş facebook yasaklansa da bi bok olmaz ki. bazı halklar facebook üzerinden örgütlenip muhalefet yaparken bizim için "fotoğrafımı beğenir misin?" veya "burcucum çok güzel çıkmışsın" dan öte bir şey değil. vay be. birkaç tane ergenin facebook maceraları bile korkuttu ha onları. hakkını yemeyelim ama. ben bu protesto yürüyüşünü de facebook'ta gördüm. güzel şeyler olacak. olaylara karışmayan genç de olaylara karışacak.
sessiz, sakince eylemi yaparak evlere dağılınması gereken prtoesto yürüyüşüdür. bdp liler gibi polise taş atmadan, muhatap olmadan sonlanması beklenen eylemdir.
sansürü porno ile sınırlayan sığ beyinler oldukça, liseli, Haydar gibi kelimeleri tahrik unsuru sayacak zihinler oldukça inadına pornocu olunacak eylemdir. bu ülkede Youtube'a girişin yasaklanması şeklinde cezaların oluşu ile, başbakanın geçeceği yolların trafiğe kapatılması ile bu bir avuç pornocu daha da çoğalacak sanılanın aksine. üzgünüz bu pornoculara kimse neyi izlememesi gerektiğini, neyi düşünmemesi gerektiğini söyleyemez. Büyüyünce anlarsınız şimdi porno karşıtı duruş ile olayı sevimlileştirmeye çalışan bu adamlar sadece boyunlarınızı biraz daha eğme telaşında.
herkesin katılması gereken eylemdir. ben neden eylem yapacağımı biliyorum.
bazı arkadaşlar bizim neden yarın meydanlarda olacağımızı bilmediğimizi düşünüyormuş. en azından dns değiştirince özgür olduğumu düşünmüyorum.
aslında bu eylemi sadece porno ile ilişkilendiren sizler. işte sığ denecek olan baş kişiler sizlersiniz.
ilgili düzenlemenin şubatta yapılmış olmasına rağmen bugünlerde tartışılması, tartışmanın amacının seçim öncesi hükümeti yıpratmaktan başka bir şey olmadığını düşünmem.
bundan bir kaç sene önce patlak veran alkollü içki satışını düzenleyen yasayla ilgili tartışmalar esnasında yine korku tacirleri çıkmış, siyasi emelleri üzerinden halkı korkutmaya çalışmışlardı. o dönemki yazıları tekrar okudum bugünkü gerçeklerle zerre alakası yok.
müsait olan her sözlükçünün katılması gereken eylemdir. bu, ssgnin kendi çıkarları için seslendirdiğini söyleyenler için de geçerlidir. ister sansüre tepki olarak, ister reklama malzeme olarak bir şekilde yardım etmemiz gerek. sözlükler olmasa bugün, şu dakika chat odalarında geziniyor olacaktık.
(bkz: emeğe saygı beyler)
geri saymaya başladım. türkülerle, uykusuzluğumla beraber geleceğim, ihtiyaç sahiplerine duyrulur. sevgilimin astım hastalığı olmasa, o da eşlik ederdi ihtimâl fakat muhtemel bir biber gazı, pek iyi sonuçlar doğurmayacağı için yalnız başıma katılacağım.
"aşk olsun sana çocuk, aşk olsun
acıyorsam sana anam-avradım olsun"