Her yıl temmuzda almanya'dan gelen türk bir arkadaşım var. ilk tanıştığımız yıl ben 14 yaşındayım o 16. Lise çağındaydı yani. O yıl, Bir akşam bizim terasta oturuyoruz. Sırp bir erkek arkadaşı vardı, onunla mesajlaşıyordu. Çok hoşuna giden bir mesajı bana göstermek istedi. Çocuk çat pat almanca konuştuğundan ötürü Ortak dilleri tabii ki ingilizceydi. ben de o zamanlar a2 falanım. O da ingilizce şarkı söyleyebiliyor olduğumdan ingilizce bildiğimi düşündü herhâlde. Ben mesaja aval aval bakınca kızcağız çok şaşırdı tabi. 4 yıl çok ciddi bir süre nasıl olur falan yaptı. biz liseye ingilizceye hakim bir şekilde başlıyoruz, her lisede de 2 dil zorunlu dedi.
Diyemedim ki biz 15 yaşına kadar çarpım tablosunu anca ezberliyoruz, oralara gelmemize daha 100 yıl falan var.
Çünkü her yıl gramer konuları sıfırdan anlatılır. Hiç pratik yapamaz öğrenci. Oysa 6 ay yurt dışında work and travel gibi etkinliklere katılsa bence bu iş olur. Tabi ki öğrenci bunu sevmesi lazım onlor torkço oğronsonlor bon nodon ongolozco ogronoyorom diye bir düşünce algısı var bizim millette daha bununla devam ederlerse afedersiniz ama bir sikim olmaz .
burada eğitimi çok fazla suçlamamak da lazım. eğer
öğrenmemek için direnirse öğrenci,
hiçbir sistem değil 12, 22 senede
de öğretemez her hangi yabancı bir
dili.
bunu öğrenebilmek için çok istemek lazım.
gramerle öğrencinin gözünü korkutan eğitimdir. ulan ben Türkçede özne, yüklem, nesneyi görünce korkardım, ingilizceden korkmamak ne mümkün. önce alıştıracaksın öğrenciyi. öğretmen öğrenciyle ingilizce konuşamalı fakat anlamını kelime kelime açıklamalı. bakın çocuklar bu kelime bu anlama gelir. bu çekimi kullandık çünkü bundan dolayı diye. konu konu bölünüyor fakat öğrendiklerini hiçbir zaman aynı anda test etme şansı olmuyor öğrencinin. pc yazılımı muamelesi yapılıyor öğrencinin hafızasına.
Türkiyede öğrenciye her bilgiyi verme çabası olduğu sürece hiçbirşey öğrenilemeyeceğinin bir gerçeği sorsanıza kendinize neyi tam öğrendikki ingiizceyi öğrenelim.