halkin %60 civarinin evet diyecegini tahmin ettigim referandum. ayrica referandumun ne demek oldugunu anlayamayan bir dunya kisinin oldugunu bize gostermistir. kardesim bu genel secim degil; rte'nin biyigini sevmiyosun, gordugunde gicik oluyosun tamam anladim. dunya gorusun, siyasi gorusun alayi farkli onuda anladim; o zaman genel secimde verme oyunu akp'ye. ben sahsim olarakta haz almiyorum ak partiden, ama bu genel secim degil ki; referandum. oylayacagimiz sey belli ac oku ona gore karar ver, niye rte'nin biyiginin kosesi icin, o hic sevmedigin kil oldugun adam icin, neyin oylandigina bile bakmadan karar veriyosun. ac, oku , dusun bir once. hem chp'nin, hem mhp'nin, hem kurtlerin, hem de direkt olarak teror orgutunun hayir demesi, bu apayri goruslerin hepsinin hayir demesi bile bazi "ben universite bitirdim" diyen insanlarin "neye hayir neye evet diyoruz biz?" diye dusunmesini saglamiyor. ac, oku, ne icin referanduma gidiyorsun iyice bir ogren sana gore iyi birseymi bas "evet"'i; sevmedin mi, mantikli mi bulmadin, sana ters mi geldi, o zaman bas "hayir"'i. ama sonuc olarak kararini "bu adama gicigim, biyigina bak lan" diyerek verme, bir bak bakalim belki sanada uyan birseydir. bu genel secim degil.
bir kişi çıkıp içinde herhangi bir siyasi partinin ya da bir siyasetçinin ismini kullanmadan neden evet ya da hayır diyeceğini anlatabilirse oyumu ona vereceğim referandumdur.
kimse neye oy vereceğini bilmiyor, ben bunu anladım. herkes benimsediği siyasi görüş uğruna körü körüne gidip oy verecek.
yok hacı ben biliyorum diyen varsa özel mesaj atsın anlatsın bana, zira 1 ay sonra oy kullanacak olmama rağmen hala oy vereceğim şeyin ne olduğunu anlayamadım.
recep tayyip beyefendinin demokrasi bizim için amaç değil araçtır diyerek demokrasiye bakışını zaten yıllar önce ortaya koymuştu.
şimdi ise demokrasiyi geliştirmek için çabaladığını iddia ediyor, anayasayı bu doğrultuda düzenliyor öyle mi?
böyle samimiyetsizliklere kim inanır allah aşkına, bu halk o kadar mı cahil görünüyor oradan?
tekel işçileri greve gittiklerinde pkklı damgasi yedi, sendikalara sözler yağdırıldı, çalışanların hakkı çiğnendi.
ey tayyip efendi o işçiler soğuktan donarken sen neredeydin de şimdi gelmiş grev hakkından bahsediyorsun. bu iki.
darbecileri yargılayacağız diyerek solun anayasa mağdurluğundan istifade etmeye çalışıyor; erdal eren'in bile alesine giderek evetine yandaşlar arıyorsun. kenan evren' in yargılanamayacağını bile bile atıp tutuyorsun.
yapılan değişikliklerde senin kendi paçanı kurtarmaya çalışmandan başka somut bir şey görünmüyor oysa.
yargıyla yasamanın ayrı erkler olduğunu bilmiyor musun da özlük görevlerini görmezden gelip birbirine karıştırmaya çalışıyor; işine, partine, şahsına geldiği gibi değiştiriyorsun. fathullah gülen' in 'hakimleri gerekirse satın alın' dediği *doğrultuda değişiklikler yapıyor, bunları da demokrasi diye önümüze sunuyor, yiyin diyorsun.
daha yazılacak bir sürü şey var ama anlayana bunlar yeter de artar bile.
akp'ye inanan, böyle bir anayasaya evet diyen akp gibidir. hayırlı olsun!
Tamamen ben yaparım ben ederim havasında yapılan referandumdur. Arkadaş gidersen bi önce uzman kişilerle tartışırsın, uzlaşırsın. Söylenildiğinin aksine 12 eylülcüleri yargılamanın yolunu kapatan anayasadır.
akp'nin bastırıp; önüne gelen her yere dağıttığı kitapçıkla "evet" oyu istediği referandumdur. bakın nasıl anlatımış*:
10. madde: anayasanın 10. maddesinde yapılan değişiklikle öncelikle kadınlar, çocuklar, yaşlılar, özürlüler, şehitlerimizin dul ve yetimleri ile gazi ve malullerin yararına pozitif ayrımcılığı esas alan düzenlemeler yapılıyor.
bu yeni düzenlemelerle hukuk devletinin olmazsa olmazı eşit ve adil bir fırsat eşitliği sağlanıyor. güçsüz ve zayıflar korunuyor, devlet güvencesini çok daha yakından hissediyor
20. madde: 20. maddede yapılan değişikliklerle devlet artık gizli kapaklı ve ulaşılmaz bir yapı olmaktan çıkıp şeffaflaşacak ve vatandaşın denetimine açık hale gelecek. vatandaşın kişisel mahremiyeti korunacak.
oysa mevcut durumda hem devlet örtüler arkasında, hem de vatandaş korunmasız ve güvencesiz. kişisel bilgiler sadece kanunda yazılı hallerde kullanılabilecek, kişiler bilgilerin kullanımını kontrol edebilecek.
yazarın notu: zaten 8 yıldır her şey şeffaf. hiç öyle yasadışı dinleme falan yapılmıyor. tabiî herkesi fişlediniz; ftö'ye ve doğal olarak abd'ye servis ettiniz. artık gerek kalmadı.
sınır kapılarındaki tutsaklığa son!*
yurt dışına çıkışın yasaklanması veya kısıtlanması kararı kişilerin, kurumların ellerinden alınıp, sadece bağımsız mahkemelere verilecek.
basit nedenlerle kişilerin hak ve özgürlüklerini kısıtlama gibi çağ dışı bir uygulama bu düzenleme ile sona erecek.
yazarın notu: lan dünyanın en pahalı pasaportunu veren sizsiniz. her çıkışta para alıyorsunuz. bir de utanmadan tutsaklık muksaklık. mahkeme kararı konusu da maksat zamanı gelince rahat rahat kaçabilsinler ab-d'ye.
hali hazırdaki çocukları koruma kanunları ne yazık ki ülkemiz için yeterli değildir.
yapılan değişiklikle çocuk hakları ile ilgili temel hükümler daha güçlü bir güvence oluşturacak.
devlet, çocuklarla ilgili koruyucu, kollayıcı, onları geliştirici ve geleceğe hazırlayıcı alanlarda daha kapsamlı bir rol üstlenecek.
yazarın notu: orta yaşa gelmişken 14-15 yaşında kız çocuğuna nikâh kıyan yasal pedofillere bak lan! kanunlar yetersizmişmişmiş! lan 13 yaşında kıza, çocuğunun psikolojisini bozmadan, saldıran ben miyim!
memurlara toplu sözleşme hakkı verilecek*
sendikal haklarla ilgili özgürlükler genişletilecek. yapılan düzenleme ile sendika üyeliğiyle ilgili sınırlamalar kaldırılacak.
sözleşme sürecinde son kararı sadece hükümetin verdiği uygulamalar sona erecek. memurlar toplu sözleşme hakkı ile haklarını özgürce arayacak. gerektiğinde hakem kuruluna başvurarak bağımsız bir karar aldırmak için harekete geçebilecek.
kısaca; masada memurlarla hükümet eşit hale gelecek.
yazarın notu: memur-sen diye bir şey yok. uzlaşma kurulu zaten fantezi. haaa! sendikalı bir emekçi haksız yere işten çıkartılırsa artık mahkeme masraflarını sendika karşılayamayacak. mahkeme masraflarının onbinlerce lirayı bulduğu ortamda işsiz kalmış bir emekçinin mahkemeye gitmesine de fizîken engel olunacak.
siyasi partilerin cezalarını milletvekilleri ödemeyecek.*
yapılan değişiklikle siyasal haklar güvence altına alınıyor, kişiyi cezalandırmaya son veriliyor. siyasi partilerin kapatıkması halinde milletvekilleri otomatik olarak düşmeyecek. böylece halkın oyu ve seçtiği kişilerin güvencesi artacak.
yazarın notu: siyasetçi bokları yesin; partisi kapansın; ama siyasetçiye ceza verilmesin. mal mısınız?!
eskiden şu veya bu kesimleri korumak adına idarenin bazı işlemleri için yargı yolu kapatılıyor, bu da keyfiliğe yol açıyor, hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmıyordu.
yeni düzenleme memurlara verilen uyarı ve kınama cezalarına karşı yargı yolunu açmaktadır.
hukuk devletinde yargı denetimi dışında bırakılan idari karar olamaz ve olmamalıdır.
yine yapılan değişiklikle askeri yargının görev alanı kısıtlanarak sivil yargının hakim olduğu alan genişletiliyor.
anayasal düzene karşı işlenen suçlar sivil yargının görev alanına alınıyor.
yazarın notu: siz önce memurlarınızı, mebuslarınızı, bakanlarınızı, başbakanınızı ve cumhurbaşkanınızı yargılayın suçlarından ötürü. meselâ nitelikli dolandırıcılar var. kalpazanlar var. görevi kötüye kullananlar var. rüşvetçiler var... var oğlu var. hani her işlem yargıya gidiyordu? lan daha suçlu olduklar ispatlanmış kişiler yargılanamıyor!
efendim daha gider bu. sözün özü:
24 sayfada bir madde bile yazılmamış. şu olacak. bu olacak. onu da yapacağız. bunu da becereceğiz... bir tane bile madde açık açık yazılmamış. üç maddenin değişeceğinden bahsetmiş. onların da içerikleri yok ortada. seçimde yüksek perdeden sallamaya çevirmişler bu işi de.
bir de kim yazdıysa tebrik ediyorum. sen, iktidar partisinin bastırdığı* kitapçığın yazarı ol ama ne imlâ ne de yazım kurallarından haberin olmasın. noktalı virgül diye bir şey var. yurtdışı yerine yurt dışı yaz. malul yaz.
kimin, neye, niçin oy vereceğini bilmediği, verdiği oyun sonucunda ne değişiklikler olacağının farkına varamayan insanların çoğunluğu oluşturacağı oylama.
*
tutturmuşlar bir evet gidiyorlar.
hayır'cıların anayasa profesörü, evet'çilerin koyun olduğu iddia edilen referandum. sonuçta bir zihniyet oylanıyor. "statüko, hukuktan ve siyasetten temizlensin mi?" sorusu cevaplanacaktır.
evetlerin, hayırların hiç önemi yok. sandıktan çıkacak olan yasanın değil, hangi partinin dediği olacak, asıl sorun bu. memleketin geleceği için değil, birbirlerini yemek için çıkarıldı sanki bu referandumu.
bu adamlar uyurken dahi yasa çıkarabilme yeteneğine sahipken, nasıl olduda referandumlara kaldı bu yasalar diye düşünür insan. bir ara erken seçime gidilecekti filan, acaba erken seçime gitmeyelim bi halkın nabzını mı tutalım dediler acaba? zaten maddelerin tek bir oyla değerlendirilmeye tutulması da bir acayip geliyordu bana.
her ne ise artık, bu memleketin geleceği için insanların düşünerek, anlayarak sandığa gitmelerini dilerim.
sadece 8. ve 10. madde için bile hayır oyu verilir.
elle tutulur tek madde memurlara toplu sözleşme hakkı verilmesi.tek başına bir iktidarın zaten en başında alması gereken karardı, 8 yıl niye beklediler.ama burası türkiye, bi boka yarayacağını sanmam.yani sözleşme falan da dejenere edilir zamanla.
paketi incelediğimizde tek temel amaç ortaya çıkıyor; tüm askeriyeyi kendi kuracakları sivil mahkemelerde yargılamak, kendileri için de dokunulmazlık getirip yargıdan yırtmak.
''Cumhurbaskanı; üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıstay, bir
üyeyi Askeri Yüksek dare Mahkemesi genel kurullarınca
kendi baskan ve üyeleri arasından her bos yer için
gösterecekleri üçer aday içinden; üç üyeyi Yüksekögretim
Kurulunun kendi üyesi olmayan yüksekögretim kurumları
ögretim üyeleri arasından gösterecegi üçer aday içinden;
bes üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar veya
Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından; iki üyeyi ise
yüksek ögrenim görmüs Türkiye Cumhuriyeti vatandasları
arasından seçer.'' Bu maddeyi göre göre insanlar nasıl evet der ya . Adamı ergenekoncu diye karalıcaklar tıkıcaklar içeri. Yargı siyasallaşıcak ne sikindirik bi sistemdir bu nasıl evet der insanlar buna aklım almıyor ya.
1- 12 eylul tarihi maksatli secilmistir, amac darbe karsitlarina piskolojik baski yapmaktir.
2- muhurlerde "evet" yazacaktir. oy vermeye giden kararsizlar yine piskolojik olarak etkilenmeye calisilmaktadir.
3- birbirinden alakasiz bir suru madde konulmustur. sehitler, cocuklar, pozitif ayrimcilik gibi maddelerle anayasa mahkemesi ile ilgili maddeler beraber oylanacaktir.
4- butun bunlar "demokrasi" icin yapildigi iddia edilmektedir. dokunulmazliklar kaldirilmiyor, yök kaldirilmiyor, bagimsiz yargi denetimi minimize ediliyor hatta kaldiriliyor. bunlarin demokrasiyle ne alakasi var ???
5- adamlar resmen kralliklarini ilan etmek istiyorlar. bizim koyunlar da evet demek icin sabirsizlaniyorlar.
bazı yerlerde yazıldığı gibi anayasa paketinde sigorta ile ilgili kısımlar yer almayacaktır.
eylül 2008 döneminde yasalaşan 5510 sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kapsamındaki değişiklikler o tarihten itibaren zaten yürürlüğe girmiştir. bütün sigorta kolları sgk adı altında tek çatıda toplanmıştır, genel sağlık sigortası primi eylül 2009 tarihinden beri uygulanmaktadır.
yazmadan önce araştırmak gerekir. hatta araştırmaya bile gerek yoktur.
zira sosyal güvenlik kurumlarının 2009'dan beri tek çatı altında toplandığını bilmiyorsanız dünyadan bihabersiniz demektir.
beşiktaş çarşı grubundan referanduma anlamlı gönderme:
--spoiler--
gençliğimizi 12 eylül cuntasıyla çalan zihniyetin devamı olan; hayatımıza dayatılan yasaklar, baskılar, zulümler ve işkencelerle karartarak, emperyalizmin hedeflediği şekilde iktidara gelenler yeni bir tiranlık kurmak ve türkiye cumhuriyeti'nin yapı taşlarını parçalamak için, "evet" dememizi istiyor...
yök'ü kaldıracağız diyerek iktidar olanlar, kendi yök'lerini yaratmanın hazzıyla, "evet" dememizi istiyor...
cennet yurdumuzda var olan doğal enerjileri; rüzgârı, güneşi adil ve verimli kullanmak varken, devasa tahribatı bilinen nükleer enerjiyi pazarlayan, hes ile doğal hayatı tahrip eden projeleriyle yaşamımızı zindan edenler, "evet" dememizi istiyor...
2002 öncesi, tarım ve hayvancılık ülkesi konumunda olan yurdumuzun dünya pazarında söz sahibi olması için yeni projeler yaratmak varken; fındık piyasasını işbirlikçi yöntemlerle italyanlara, şekeri ve pamuğu ingilizlere, hububatı amerikalılara, hayvancılığı ise siyonistlerle işbirliği yapan araplara devredenler, "evet" dememizi istiyor...
bilimsel özerk eğitim yerine daha bilinçsiz kitleler yaratmak adına; eğitim ve öğretim sistemini tarumar ederek, cumhuriyet okullarına medrese sistemini getirmek isteyenler, "evet" dememizi istiyor...
türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu mustafa kemal atatürk ve onun değerlerine dil uzatanlar, "evet" dememizi istiyor...