12 eylül 1980

entry542 galeri46
    416.
  1. 420.
  2. toplumsal muhalefetin yükseldiği dönem devletin paramiliter güçlerle bastıramadığı sokağı bastırmak için yapılmış darbenin tarihidir. ne yiğit insanları aldı götürdü bu kara tarih.
    0 ...
  3. 419.
  4. --spoiler--
    Şimdi 1980 darbesi sürecine giden yolu en detaycı bir şekilde incelememiz lazım. Olaya "ameriga yaptırdı ameriga","kenan evren irticayıi cemaatçileri destekledi","ülkücüleri astı ülkücüleri" diyerek bakarsanız hiç bir yere gidemezsiniz. Bu süreci her yönden ele alıcaz.
    Darbeye giden yol ilk olarak 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası başlıyor. Bu harekattan önce CHP genel başkanı Bülent Ecevit ABD'nin yasakladığı haşhaş ekimini sertbest bırakıyor. ABD ise ambargo kararı alıyor Türkiye'ye. Ardından gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekatı ise ABD'nin ambargo uygulamak için geçerli sebepleri arasına giriyor. Sadece ambargoyu ABD uygulasa iyi, çoğu Avrupa ülkeside ambargo uygulama yoluna gidiyor Türkiye'ye. Bunu yapanlarsa bizim NATO müttefiklerimiz(!).
    Hani büyüklerimiz derlerya biz un,şeker,yağ sırasında beklerdik. işte o beklemelere sebep olan hadise bu. Türkiye her yönden ekonomik olarak bir buhran yaşıyor ve bu durumu ne CHP genel başkanı nede Demirel düzeltebiliyor. Batı ise Türkiyenin ekonomisinin devlet tekelinden çıkıp "liberal" ekonomiye geçmesini ve ancak bu ekonomi programına geçildikten sonra ambargoların kaldırılacağını belirtiyor. Bunun ardından 1978'de Demirel, liberal ekonomiyi benimsiyor. Lakin hiç bir batı ülkesi Türkiye ambargolarını geri çekmiyor. Ekonomik olarak durum bu haldeydi.
    Siyasi olarak 1970'lerin başından beri ASALA adındaki Ermeni terör örgütü yurtdışındaki Türk diplomatlarını öldürüyor. 1979 yılına gelindiğinde ASALA tarafından öldürülen diplomatlarımızın sayısı 33'e çıkıyor. Ayrıca ne Demirel nede Ecevit bunu önleyebilcek önlemler almıyor.
    Güneydoğuya gelicek olursak PKK henüz yeni filizlenmekte. Tabi ozaman PKK değilde "apocular" diye adlandırılıyorlar. Nerdeyse devlet hakimiyeti yok güneydoğuda. PKK'nın ilerde Türkiye'nin başına dert olacağını anlıyan Kenan Evren paşa güneydoğuda düşük yoğunlu çatışma yani gerilla savaşına uygun tatbikatlar yaptırmaya başlıyor. Genelkurmay'ın tatbikatlar arşivini araştırıp 1975-1980 tarihleri arasında nekadar tatbikat yapıldığını bulabilirsiniz.
    Ülkücülere ve komünistlere gelicek olursak. Ülke sağcılar ve solcular olarak bölünmüş. Kurtarılmış bölgeler ilan ediliyor, öğrenciler arasında çatışmalar yaşanıyor, kan gövdeyi götürüyor.
    Türkiye'ye ise Bulgaristan ve Yunanistan üzerinden inanılmaz derecede silah sokuluyor. Bu silahların büyük çoğunluğu bilindiği aksine Sovyet Rusya'dan değil, bizzat NATO tarafından sokuluyor. Sovyet Rusya Bulgaristan üzerinden, NATO Yunanistan üzerinden silah sevkiyatı yapıyor. Bütün bunlar olurken başımızda bir hükümet ve muhalefet lideri var.
    Türkiye işte böle bir durumdaydı. Hızla darbe yoluna sürükleniyordu. Bu gidişe ise ne cumhurbaşkanı engel olabiliyor nede siyasiler. Üstüne üstlük Maraş, Çorum ve 1 Mayıs Taksim olayları yaşanıyor.
    Devleti tanıyan yok. Devlet otoritesi yok. Yasaları umursayan yok. işte böle bir durumda 1979'da Türk Silahlı Kuvvetleri kuvvet komutanları "Bayrak Harekat Planı" ismini verdikleri askeri darbede yapacaklarını hazırlamaya başlıyorlar.
    --spoiler--
    0 ...
  5. 418.
  6. tarihimizin üzerinde öküz gibi oturan acı bir türkiye gerçeği.

    işte bir infografikte rakamlarla 12 eylülün acı bilançosu:

    http://bit.ly/1F6cQEp
    1 ...
  7. 417.
  8. utancın 25 yıldönümü

    1 milyon 683 bin kişi fişlendi
    517 kişiye idam kararı verildi
    171 kişi işkencede öldü. sadece raporla belgelenen. gerçek sayı bilinmiyor.
    50 kişi asildi
    14 bin kişi vatandasliktan çıkarıldı.
    2 ...
  9. 416.
  10. önceki askeri darbelerde olduğu gibi darbeyi yapanların da darbeye zemin hazırlayanlar da aynı kişilerdir aynı amaca hizmet ederler.

    askeri cuntalar arasında darbe rekabeti bile vardı.

    darbeyi önce yapan yönetime geçiyordu ve yönetime geçen diğer cuntacıları kendine göre cezalandırıyordu.

    kimin kimi vurduğu belli değildi. ölenler kaybolanlar hapislerde yatanlar...

    bu cezalar neye göre veriliyordu hiç belli değil.

    hala "yok ölümler oldu yok ortalık karışıktı" kafasında olanlar var.

    keşke bu kafada olanlar o dönemlerde yaşasalardı.
    1 ...
  11. 415.
  12. ulkemizi 20 yil geri goturen askeri darbe.
    0 ...
  13. 414.
  14. 413.
  15. BANANE Mi DiYECEKTiM ? (12 Eylül'e ve Öncesine)
    '' Ben öğrenci idim. Ben savaşa gitmemiştim ki..
    Annem beni savaşa göndermedi ki, git oku diye gönderdi..
    Ama gittik bir savaşın içine düştük.. Banane mi diyecektim ? !
    Banane demedim ! Demediğim içinde ceza evinden ceza evine sürüldüm !
    Sadece ihtilalden sonra 7.5 sene içeride yattım. 5.5 yıl 2.5 metrekarelik hücrede kaldım. Ve sonuçta ihtilalleri gördüm, darbeleri gördüm, yargılandım. 1 gün bile ceza almadım ! Onun için haksızlığı biliyorum, adaletsizliği yaşadım, 7.5 yıl ceza evinde kalip 1 gün bile ceza almamış bir adama ; 'Afedersin, kusura bakma, sana yanlış yaptık ' demediler bile.
    Ama bende dedim ki; 'Ben inandığımın bedelini ödüyorum.' Bir adam ya inandığını yapar, yaparsada ; ' Vah demez, Ah demez !, Keşke demez ! Niye yaptım ! Niye çektim demez ! ' bende demedim, hala da demiyorum ! inandımsa yaparım , Bedeli neyse katlanırım ! ''
    -Muhsin yazıcıoğlu-
    2 ...
  16. 412.
  17. Dinciler tarfindan yapılan amerikanin yaptığı bir darbedir.
    2 ...
  18. 411.
  19. Babam anlatıyor c5lerdeki eziyetleri, işkenceleri. Yemek diye önüne verdikleri kuru ekmekleri. Duş diye sevindikleri yerde dayak yediklerini. Devamı gelen jop izlerini.. Bir çok arkadaşını düğüne uğurlarmış gibi idama yollamaları. Babam 80 ülkücülerindendir. Ama şu an gel gör ki baştaki yüzünden bbp kaymaktadır. Muhsin başkanla dava arkadaşı olmuşlar 80lerde.. Babamı 2 kez ağlarken gördüm; türkeşin vefatında, yazıoğlunun faili meçhul cinayetinde. Her şey benim için bitmişti o zamanlar. Bizde baş koymaya başlamıştık bu yola.
    1 ...
  20. 410.
  21. SAGDAN ASTILAR,SOLDAN ASTILAR,DINCILERIN YOLU ACILDI.
    0 ...
  22. 409.
  23. bu sene 35. yıldönümüne ulaşan kimisinin sevdiği kimisinin nefret ettiği darbedir.
    0 ...
  24. 408.
  25. 12 eylül 2015 olarak revize edilmelidir. gelenin gideni arattığı bir tarihtir...
    2 ...
  26. 407.
  27. sağın kolunu kıran, solu resmen biçen, dincilere ise sinek ısırığı etkisi yapan darbenin başladığı gün.

    bugün neden dinci-muhafazakar kesim iktidarda, neden milliyetçiler tam etkin değil ve sol neden bu kadar parçalı ve başımıza bela şeklinde, işte herşey o gün başladı.

    ve onun mimarı (bkz: kenan evren) şu anda öbür tarafta, hesap veriyor mudur? şüpheliyim ondan da...
    1 ...
  28. 406.
  29. en buyuk zarari sol kesim gormustur. sol hareket engellenmistir. o gun olenler isiklar icinde uyusun. bugunku hukumetin olmasinda, ulkemizdeki bilincsiz %40 lik kesimin olusumunda amerikan kuklasi kenan evren denen yaratigin buyuk payi vardir. elime verselerdi o adami dilim dilim dogrardim.
    3 ...
  30. 405.
  31. "adaletli olsun diye bir sağdan bir soldan astık" sözlerini akla düşüren tarihtir.

    Ne acı...
    1 ...
  32. 404.
  33. darbeden Zarar görmeyen badem bıyıklılar, neo-liberaller, ağır ulusalcılar ve siyasal islamcilar 35 yıldır ülkenin ve bizim belamızı sikti.
    Çünkü 35 yıldır dönüşümlü olarak iktidarı paylaştılar.

    son olarak darbeyi yapan kişi ve kişilerin.
    ölmüş olanlarının toprağını belliyim.
    Sağ olanlara ise acı içinde ölüm diliyorum.
    4 ...
  34. 403.
  35. büyüklerimizin hüzünle andığı tarihtir.

    belki o anı yaşamadım ama allah bu millete bir daha bunları yaşatmasın dileğiyle...
    0 ...
  36. 402.
  37. Karanlık günlerin bir başka başlangıcıdır. Kenan evren'in mekanının cehennem olması dileğiyle.
    1 ...
  38. 401.
  39. sağdan da soldan da zehir gibi gençleri harcayıp şu anki bağnaz adamları başımıza saran darbenin yapıldığı tarihtir.
    0 ...
  40. 400.
  41. halen kullandığımız anayasanın yazılmasına sebep olan, insanların ağır işkenceler gördüğü, devlet terörünün tavan yaptığı ve insanların uzun yıllar siyasetten korkmasına sebep olmuş karanlık dönem.
    0 ...
  42. 399.
  43. sağa darbe vurmuştur.

    solada darbe vurmuştur.

    işin içinden sıyrılan şimdi başımızda bulunanlar olmuştur.

    memleketin gencecik evlatları gittikten sonra hadiseler bir gecede kesilmiştir.

    mezarında rahat yatama evren.
    7 ...
  44. 398.
  45. 397.
  46. 13 Aralık 1980′de 12 Eylül rejimince yaşı
    büyütülerek idam edilen Erdal Eren’in
    annesine mektubu...
    Ana!..
    Neden mi burdayım? Neden mi evimde
    değilim? Neden istediğim zaman yatıp
    kalkamıyorum? Niye istediğim kitabı, evdeki
    kanepeye oturup okuyamıyorum,
    düşünemiyorum, yazamıyorum? Ne mi
    arıyorum dört duvar arasında?
    “O sözler ki kalbimizin üstünde dolu bir
    tabanca gibi ölüp ölesiye taşırız. O sözler ki bir
    kere çıkmıştır ağzımızdan, uğruna asılırız.”
    Baharın, karın altından fışkırdığı bugünlerde
    içeride olmak, çiçek kokusunu alamamak, geniş
    yeşilliklerin güzelliğini görememek insanda
    anlatılması zor bir duyguyu yaratıyor. Ama bu
    duygu öyle karamsarlığın, yılgınlığın, bitkinliğin
    ve vazgeçmişliğin bir belirtisi olmuyor.
    Aksine, bu duygu beni daha biliyor, daha
    hırçınlaştırıyor, bir yerlerden uzaklaştırıyor,
    bir yerlere yakınlaştırıyor. “Ne yapmalı?” “Nasıl
    savaşmalı?” sorusuna cevaplar arıyorum
    günlerce.
    Sizi de düşünüyorum. içeriye düşmeden önce
    anlatmak istediklerimi ama anlatamadıklarımı
    herhalde şimdi daha iyi anlayacaksınız. Bizi
    anlamayan analara, babalara, bacılara, eşe,
    dosta, herkese ama herkese anlatın daha vakit
    varken.
    Henüz geç kalmamışken. Vaktim az da olsa var
    ve eğer biz değerlendirmesini bilirsek yeter de
    artar bile. Bu işi hep beraber yürütürsek ancak
    kazanabiliriz.
    Omuz, omuza, bir birinden güç alarak, bir
    birine güç vererek. Ve anam, bu savaşı ne
    pahasına olursa olsun kazanmalıyız,
    kazanacağız. Kazanacağız ki çiçekli, mutlu
    günleri hep beraber görelim, senin torunların
    görsün ve torunlarının çocukları görsün.
    Biz karşımızdakiler gibi bir avuç değiliz. Biz
    halkız. Bak sana bizden olanları iyiyi, güzeli,
    haklarını isteyenleri sayayım. Ben varım,
    babam var, sen varsın, kardeşlerim var, ablam
    bacım var, sonra köydeki dayılarım, şehirdeki
    amcalarım ve onların akrabaları, komşuları var,
    onların arkadaşları, onların oğulları, kızları,
    benim okul arkadaşlarım, onların arkadaşları,
    onların akrabaları, amcaları, dayıları var ve
    yine onların… saymakla bitiremeyeceğim
    kadarız biz.
    Gördün mü ak saçlı boncuk gözlü anacığım
    saymakla bitiremiyorum. Yeter ki omuz verelim
    birbirimize. Yeter ki destek olalım ortak
    mücadelemizde.
    Gelecek görüşte bana özgürlüğü, özgürlüğün
    tohumlarını getir. Ve demir parmaklıklara
    bütün bu yazdıklarımı düşünerek gözyaşlarını,
    mahzun bakışlarını bırakmadan git. Boynun
    bükük olmasın. Giderken gözün arkada
    kalmasın. Arkana bakma. Dışarıda da hep öyle
    ol.
    Sana ve soranlara devrimci selamlar.
    Anne. Benim anlatmak istediklerimin hemen,
    hemen hepsi bu mektupta var. Bu da
    cezaevindeki tüm devrimcilerin düşüncelerinin,
    yaşamlarının ve mücadelelerinin aynı olduğunu
    gösterir.
    Bu yazdıklarımın yanı sıra sağlığınıza da dikkat
    edin ki yaşamın zorluklarına göğüs
    gerebilesiniz.
    Size, akrabalara ve tüm arkadaşlara devrimci
    selamlar. Ellerinizden öperim.
    Erdal”.

    Ülkücü
    Şehit Mustafa Pehlivanoğlu'nun Ailesine son
    Mektubu.
    Sevgili anneciğim ve babacığım, sizler beni
    bu yaşa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz.
    Benim sizlere karşı islemiş olduğum hataları
    ve suçlarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben
    sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar
    Cenab-ı Hakkın ve Onun Resulünün, Yüce
    Peygamberimizin yolundan ayrılmadım. Alın
    yazımız böyle yazılmış. Kader ne ise onu
    çekeceğiz. Ben de kardeşim Haydar gibi bir
    an önce Allah'ın huzuruna çıkacağım. Eğer
    benim günahım varsa Cenab-ı Allah'ın
    huzurunda çekmeye hazırım. Yok, bir
    yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler,
    idam edenler Allah'tan bulsunlar. Şunu hiç
    bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür,
    Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar.
    Kellemi verdiğim bu yolun zaferi
    yakındır.Zafer her zaman Allah'a
    inananlarındır.
    Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin
    arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam
    ağlamayın. Anne, sizlerle helalleşmek
    isterdim, fakat olmadı. Hakkım varsa,
    hepinize helal olsun, siz de helal edin.
    Son olarak, abime, yengeme, yiğenime,
    bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini
    dilerim. Nişanlıma da selam eder, Cenab-ı
    Allah'ın mutlu bir yuva kurması için ona
    yardımcı olmasını dilerim.
    Oğlunuz Mustafa.

    kendi davası uğruna başı eğilmeyen her nefere selam olsun.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük