şayet maç şuandaki skorla biterse fenerbahçe tarihinde bir ilk yaşanacak. fenerbahçe şampiyonlar liginde ilk defa bir üst tura yükselecek. fenerbahçe tarihinde bugüne kadar böyle birşey yok. fenarbahçe avrupa kupalarında ilk defa bu sene bu kadar başarılı bir grafik çizmiştir. bu başarının devam etmesi şüphesiz tüm fenerbahçelilerin en büyük arzusudur. ayrıca fenerbahçe yine maç bu skorla biterse şampiyonlar liginde en fazla puan toplayan türk takımı olmuş olacak. (11 puan)
maça yetişmek için babamdan rica etmiştim beni işyerimden alması için. laptopu yere atıp televizyonunun önüne oturdum hemen. yemeğimi televizyon önüne getirmesini istedim annemden. ilk golde benim kadar derinden kaç kişi of çekti bilmiyorum ya da kim benim kadar içten "gol olur.. gol!" diye bağırdı onu da bilmiyorum. hep bir ağızdan benim tuttuğum takıma küfür ederken üçüncü golü attı fenerbahçe; kardeşim suratını asıp içeri gitti o an; alkışlayın ulan ibneler tezahuratından hemen önce. ben alkışlamaya hazırdım; maç bitti;
fenerbahçe'nin 11 puan toplayarak türk takımları içerisinde şampiyonlar ligi gruplarında en fazla puan alan takım ünvanına ulaşmasını sağlayan (önceki galatasaray'a aitti ve 10 idi) sağlayan bir gâlibiyetle biten maç olmuştur. skor da pek sakat.
edit: ulan bilgi verdik yukarıda. bilgiyi eksiliyo bebe. -ahah-
fenerbahçe' nin şanssızlıkla yediği gol sonrasında maça iyice asıldığı hatta sonucunda farkı kaçırdığı, futbolu kan davası olarak görmeyen türk futbol aşıklarını, renk ayırt etmeksizin sevince boğduğu maçtır. alex de souza' nın golü jeneriklere şimdiden girmelidir, fenerbahçe' nin kaleciyle karşı karşıya kaldığı 2 pozisyonda atakları ofsayt diye kesen yan hakeme de bir galatasaraylı olarak sevgilerimi(!) yollamayı borç bilirim. elbette; tebrikler fenerbahçe...
bekledim cska nın gol atmasını bekledim. evet hem de çok istedim. biliyodum da atacağını. tahmin ettiğim gibi gol geldi edu attı cska öne geçmişti. işte dedim şov şimdi başlıyor. çünkü öle bi maçta fenerbahçe gibi takım gol yemeden kendine gelemezdi ve bu golu de bu yüzden istedim. zaten 2 dakika sonrasıda da alex in süper golu geldi. sonra uğur boral. maç ilk yarıda bitti. 2. yarıda uğur boral ın direkten dönen şutundan başka fazla önemli bi pozisyon yoktu. bi de işte volkan ın çıkarttığı şut. sonrasında 3. gol ve maç bitti. ve fenerbahçe yi avrupa nın prensi ilan ettiler hemen. öyle midir? prens sonrasında kral olcaksa evet prenstir. fenerbahçe bundan bilmem kaç sene önce sıfır da çekti e şimdi en fazla puanı da topladı. işte o çekilen sıfırlar, çileler üst tura çıkılamayan seneler... hepsi fenerbahçe ye tecrübe olarak geri döndü. ve şimdi de o tecrübelerin meyvesini yemeye başlıyor. bi yandan yerken bi yandan da sepetini de dolduruyor tabi. E bu tecrübede de carlos un payını unutmamak lazım. her neyse sonuçta güzel bi maçtı ve sonucu belli gibiydi. fenerbahçe alnının akıyla bir üst tura çıktı. bundan sonra çamur atmayı bırakın ve izleyin diyorum...
edunun cska lı olmasından şüphelenmeme ve uzun zaman sonra bir avrupa kupası maçındaki mükemmel golün bizim attığımız olduğuna sevinmeme neden olan maçtır.
galatasaraylilarin " biz uefa kupasi aldik, biliyor mudunuuuaaazz " seklinde cemkirdigi mac. alakayi ancak bu sekilde kurabiliyorlar. fenerbahce yeniyor, paralari cebe indiriyor, bunlar da anca cemkiriyor.
Alex'in muhteşem bir gol atmasından sonra ağzımdan gayri ihtiyari "oha lan alex" * cümlesinin döküldüğü maçtır. Gol o kadar güzeldi ki, ayağa kalkıp sevinmeyi bile unutmuşum hayranlıktan.
Daha önce rio de janeiro diye dalga geçtiğimiz bir takımda Uğur Boral'ın iki güzel gol ile galibiyeti getirmesi de ayrıca anlamlı ve gurur verici hadiselerden biridir.
Bir diğer enteresan hadise de Edu'nun kendi kalesine attığı golden sonra hissettiklerimdir. Son derece naif bir ruh haliyle ve sevecen bir baba şefkatiyle Edu'ya baktım ve "seni yaramaz, ehi ehi" dedim. Fenerbahçe'nin bu maçı güzel bir skorla kazanacağına maçından başından beri emin olduğumdan, kendi kalesine gol atan Edu'yu da yaramaz ama sevimli bir çocuk gibi görmüş, hafiften içim cız etmiş ama kızamamıştım. Futboldu bu ve böyle şeyler olabilirdi.
Bir Galatasaraylı olarak Fenerbahçe'nin son dönemdeki istikrarı ve mükemmel performansıyla acaip gurur duyuyorum. Bu çocuklar oynuyorlar.
Bundan sonrası için sonuca gidemese dahi, artık o belirli bir başarıyı yakalamış ve çıtayı yükseltmiştir. Elbette gönül istiyor ki Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi şampiyonu olsun. Ama olamasa dahi o bizim gönlümüzdeki şampiyonlar ligi şampiyonudur.
kazım ın bundan sonrası için ümit vermediği, alex in devleştiği, edu nun heran yine sıçabilir endişesi ile servetvari* oyununu sürdürme ihtimalinin arttığı, carlos un gol atmak için zaman zaman kızınıp ilerlerde fırsat kolayıp, fırsatlar oluşturmaya çalıştığı, volkan a 1-2 pozisyon dışında pek işin düşmediği, semih in tutuk ve durgun oynadığı, aurelio nun yine maçın en çok koşan adamı olduğu ve takdire şayan çalışkanlığını birkez daha vurguladığı, uğur boral ın 2 gol ve bir direkten dönen şutu ile adeta yıllanmış forvetlere taş çıkarttığı, deivid in gol yollarında etkisiz kaldığı ve lugano nun ortalama futbolu ve son olarak selçuk un orta sahada azimli mücadelesinin bizlere 28 kaleyi bulan şut ile seyir zevki yaşattığı sonucu iyi bir maçtı. tebrikler fenerim...
fenerbahçe taraftarı olmamama rağmen hayranlık ile izlediğim ve bir türk olarak çok heyecanlandığım ayrıca uğur boral'ı kendimce maçın yıldızı olarak atadığım maç.
bir beşiktaşlı olarak fenerbahçenin galibiyetini kutladığım maçtır. ayrıca şunu da belirtmek isterim ki alex i seyretmek gerçekten bir keyif.
(bkz: yiğidi öldür ama hakkını ver)