müthiş bir film.
neredeyse tamamı tek bir mekanda geçmesine rağmen bu siyah beyaz film izleyeni kendine bağlıyor.o diyaloglar,karakterler,henry fonda'nın canlandırdığı karakterin takdire şayan çabası...
iyi ki izlemişim dedirten filmlerden biridir efendim,ayrıca hukukçular için bir başyapıttır sanırım.*
kült film deriz ya işte 'kült' kelimesi buradan geliyor olsa gerek. 1957 yapımı siyah beyaz harika bir yapım. günümüz renkli filmlerine taş çıkartacak cinsten. önyargının delil ve kanıt sunulduktan sonra ne kadar kolay yıkıldığının ve gereksiz birşey olduğunun göstergesi. aslında filmin vermek istediği birşeyde bu önyargıda ne denli direndiğimiz..
polisiye diyalogları, keskin, dolaysız, sade mantık yürütmeleri ve argümanlarıyla heyecan yaratan film.. o kasvetli ortam ve oyunculuklar insanı 'ben mi yargılanıyorum acaba' sorusunu sorduruyor. hele ki henry fonda'nın dillere destan oyunculuğu ile. tek mekanda bu kadar güzel film çekilir mi? son olarak muazzam ve tekrar tekrar izlenecek bir yapım.
başından itibaren tek bir sonuca paralel olarak gitmesinin dışında akıcılık anlamında tavan yapmış, henry fonda nın oyunculuk dersi vermiş olduğu film...
1957 yılında amerika'da camdan damacanaların ve tuvaletlerde bugünküne benzer uzun kağıt (filmde kumaş) havluların bulunduğunu gösteren filmdir. bardaklar da koni. aklıma mukayt ol ya rabbi!
şüpheden yola çıkarak gerçeği bulmanın somutlaşmış halidir. kanımca tüm zamanların en iyi mahkeme filmidir.
ikinci sırada doğal olarak to kill a mockingbird var.
muhteşem bir film.başta düşünmeden karar veren 11 adama karşı sadece 1 adamın sunduğu kanıtlar ve tartışma yeteneği ile beraber onların fikrini değiştirmesi ve belkide masum olan bir çocuğu kurtarması ile sonuçlanan 1.5 saat uzunluğunda izlenesi film.
her ne kadar sadece konusmaya dayalı diyip sıkıcı bulanlar olsada beğendiğim filmler arasındadır. gerçi sonunda suçluyu açıklasalardı daha da güzel olurdu.
ön yargıların ancak konuşarak değiştirilebileceğini, genel eğilimin çoğunluktan yana tavır almak olduğunu, buna rağmen çoğunluğa karşı koyabilmenin ve onları ikna etmenin mümkün olduğunu vs. anlatan güzel bir film. diğer yandan hukukçu olmayan 12 jüri üyesinin hukukçulara taş çıkaran yaklaşımlarda bulunabilmesi, ortak akıl veya sağ duyu ile açıklanabilir. ülkemizde olduğu gibi yargı sisteminde son kararın, tek bir hakimin veya başkanın vicdanına bırakılmak yerine, jürilerden kurulu bir heyete verilmesinin daha doğru olacağı görüşünü güçlendirmektedir. ki, millet adına hüküm verecekse mahkemeler, yargılamanın hakim eliyle hükmün ise jüriler eliyle verilmesi daha makul olacaktır.
baştan sona sadece bir odada geçen, jüri üyelerinin suçluyu bulmak için aralarında yaptıkları tartışmayı konu alan süper film. karakterler ve ruh halleri, öte yandan "yönlendirilme", "biz ve onlar" ve "ön yargı" kavramları çok iyi işlenmiştir. aslında insanoğlunun kişiliğini, durumunu anlatır. tek bir odada geçmesine rağmen asla sıkıcı değildir, akıcıdır. güzel film yapmak için büyük bir bütçeye gerek olmadığının kanıtıdır. bir klasik haline gelmiştir.
tabi bu dediklerim henry fonda'nın oynadığı o siyah beyaz, orjinal ilk film için. zira yakın zamanda bu film yeniden çevrilmiştir. ama çoğu eleştirmene göre aynı tadı vermemiştir.
öte yandan, bu filme çok benzeyen, yine bir klasik olmaya aday, benzer bir tarz ve örgüde konuyu işleyen, yakın zamanda çekilmiş şu film de güzeldir:
önyargıların bile mantık karşısında kolayca ayakta kalamayacağını gösteren bir yapıt.her sahnesi,diyaloğu dikkatle izlenmeli. anlaşılmayan bir yer olunca geri sararak gerekirse o yerin defalarca izlenip her ayrıntının kavranması gerek.çünkü bir insanın hayatının nasıl kestirip atılabileceğini anlayacaksınız.
yaşlı adamın söyledikleri.ifadesine bakılırsa alt kattan çocuğun: "seni öldüreceğim" diye babasına bağırdığını duyuyor.sonra evin koridorundan geçerek ön kapıya geldiğini, bu sırada çocuğun koşarak merdivenlerden aşağı indiğini gördüğünü söylüyor. ama adamın bir ayağı sakat ve ayağını sürüyen biri.koridordan ön kapıya 15 saniyede geldiğini söylüyor. henri fonda tartışma odasında böyle bir ayakla bunun ne kadar süreceğini hesaplamaya uğraşıyor, tıpkı yaşlı adam gibi ayağını sürüyerek.sonuç 41 saniye.
karşıki evde oturan bir kadın da cinayeti gördüğünü iddia ediyor . ev tren istasyonunun orda. cinayeti hareketli bir trenin son 2 vagonunun arasından gördüğünü iddia ediyor.işte bu fonda nın kafasında şimşekleri çaktırıyor.tam cinayet işlenirken son 2 vagonun önündeki vagonların 8-10 saniyede ordan geçmesi gerekiyor.yani cinayetten saniyelre önce orda büyük bir tren gürültüsü var.bu durumda yaşlı adam çocuğun babasına söylediği sözleri ve cinayeti nasıl duyabilir.hem de alt katta otururken?
sonra başka bir ayrıntı göze çarpıyor.karşıdan cinayeti gördüğünü söyleyen kadının burnunun 2 yanında lekeler var:gözlük lekesi. jüridekiler bunu sonradan fark ediyor. kadın yataktan kalkıp pencereden dışarı bakar bakmaz cinayeti gördüğünü söylüyor. peki yatarken kim gözlük takar ki? ya da yataktan kalkar kalkmaz pencereye bakmadan hemen gözlüklerini giymiş olabilir mi? giyse bile gecenin karanlığında o cinayeti görebilir mi?
tabi bıçağın saplanma açısı. yukarıdan aşağı bir şekilde maktulün bıçaklandığı iddia ediliyor.oysa cinayetle suçlanan çocuk babasından 18 cm kısa.tam o sırada bıçaklı kavga görmüş bir jüri üyesi ayağa kalkıyor. cinayette kullanıldığı söylenen bıçağı bildiğini, bunun aşağıdan yukarıya saplanacak şekilde tasarlandığını söylüyor.
------spoiler-----
bazen sadece fakir ve kenar mahalleli olmak,geçmişinde bazı adi suçlara karışmak bile insan hakkında kalıplaşan fikirlere neden olabilir.
ilk once filmin siyah beyaz ve konusunun farkli olmasi yonunden izledigim en guzel filmlerden biridir. olayin sicak bir odanin icinde gecmesi ve konuyu cok gercekci yansitmalari ileri derecede basarili olmus. oyuncularla beraber benimde terleyip bilgisayari balkona cikarmama ve devamini balkonda izlememe neden olmustur.
Siyah beyaz film ön yargısıyla izlemeyenlerin çok şey kaçıracağı filmdir. filmin sonunda merdivenden inerken göstermesinde toplum içindeki 12 tipi göndermesi yapılmıştır. Filmde ki güzel ayrıntılardan biriside; gizli bir oylama yapılır 2 tane suçsuz kararı çıkar. oğluyla kavga ettiği için terk edilen adam. sen ne biçim adamsın diyerek gençliğinde serseri gibi büyüyen adam söylenir. adam aşağı doğru bakarken. Sonra bana mı diyorsun edasıyla adama bakar. 2'ci suçsuz oyunu yaşlı adam vermiştir. kısacası film çok ayrıntılıdır, izlendikçe filmin kalitesi daha iyi anlaşılır, fazla popüler olmayan kült filmdir.
son teknoloji ile, dünyanın 7 coğrafyasında çekilen filmlere nazaran bir odada geçen ancak sürükleyiciliği ve içeriği sebebiyle bu filmlere taş çıkaran ve gerçekliği sebebiyle insanı etkiyebilecek bir filmdir.
Filmde, 12 ayrı insan ve bunların temsil ettiği 12 ayrı insan tipi vardır. tek başına da olsa hakkı, doğruyu savunmaktan çekinmeyen tipten tutun da sadece çoğunluğa uyan, kendi görüşleri, düşünceleri olmayan insan tipine kadar her tip psikolojik tahliller ile birlikte sergilenmiştir. bu 12 insan tipinin birçoğunu bugünün medya organlarında sıkça görebiliriz. izlenmesi gereken bir filmdir.