final sahnesiyle tüyleri adeta diken diken eden 7'den 70'e herkesi ağlatacak başyapıt. diziyi izlemeyen bilmez ama final bölümü bütün dizilere fark atacak şekilde tasarlanmış. gerek çekimleri olsun gerek 1960 konsepti olsun insanın diziyi bir gecede bitiresi geliyor. ama bitirmeyin sonra boşluğa düşüyorsunuz. ayrıca Sadie Dunhill yani Sarah Gadon'ın o muhteşem güzelliği " ulan bu dizi sırf bu kadın için bile izlenir " dedirtiyor adama. Ne güzel aşk yaşıyorlar lan öyle. Ne muhteşem dizidir lan bu.
ulan utanmasam sonunda hüngür hüngür ağlayacağım dizi olurdu. diziyle ilgili spoylırları ortaya dökmezsem içim rahat etmez bari size anlatayım be sözlük.
sadie kendini ilk gösterdiğinde zaten belli ediyor kendisini hakiki kız benim dercesine. sonra aynı okul falan filan derken hatun kalbimde çok güzel yer etti. hem tatlı, hem kibar hanım hanımcık. sırf senin için izlerim be sarah gadon. eski kocasının evi bastığı bölümden sonra nedense iyice bir babaanneye dönüşüp "nolur ölmesinler, nolur birlikte kalsınlar" diye diye izledim.
sadie'nin vurulduğu sahnedeki "beni bırakma, sadece elimi tut" dediği sahnede gözlerim dolmaya başladı sebepsizce. hele tekrar geçmişe gidip jake'in lokantanın önündeki vazgeçişi beni tamamen bitirdi. aslında umutluydum o sahneden ikinci sezon gelecek, mutlu bir şeyler göreceğiz falan diye. ama öyle olmadı be işte. üzüldüm be sözlük.
her ne kadar mini dizi olsa da mükemmel oyunculuklarla bana hikayeyi yaşattı. james franco**, sarah gadon* ve daniel webber* resmen oyunculuklarını göstermişler, rolü böylesine sahiplenmek zor iş. kitabını da alıp okumayı planlıyorum.
jj abrams'ın imzasını da görmek ayrı bir zevk tabi. izleyin izlettirin.
kitabını okumadım ama sanırım dizisi daha iyi uyarlanamazdı. vakti olanlar için kesinlikle tavsiye ettiğim mini dizi. hatta bunu öncelik olarak ikinci sıraya koymama rağmen daha önce bitirdim. bir de "sadie" karakterine aşık olanlar olursa gelsin şöyle bir sarılalım, kendimizi teskin edelim.
kitap veya dizi olarak çekilmiş bir senaryodur. jfk suikastını temel alır ama kahraman daha sonra görevini unutur ve sadie dunhill gibi baklavadan tatlı granitten daha taş bir kadına kendini kaptırır.
finaliyle beni derinden etkileyen bir mini dizi. kitabı yazan stephen king'e diziyi çeken yönetmene oynayan oyunculara kamera arkasına herkese hepsine allah razı olsun. o final yüzünden kendime gelemiyorum. sadie'den vazgeçişi gözümün önünden gitmiyor. dizi bitti ben hala ekrana bakıyordum. allahım hele yaşlanmış sadie ile dans etmesi. neyse ağlamayacağım. resmen ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi. çok harika bir diziydi. neyse.
Stephen king bu kitabı aslında jack finney e adayacaktır (bkz: from time to time) lakin o sıralarda bir torunu dünyaya gelir ve ona adar. Jack finney in bunu anlayışla karşılayacağını umut eder.
Stephen king'in kalemini, duruşunu falan çok severim ama Okudukça şunu fark ettim: mükemmeli yakalamaya çalısanın yetenekli yeni yazarlar değil yazarlar degil üst üste biriken tecrübelerle hikayeler olduğunu anlıyorsunuz. Bir öncekinin üzerine biraz daha iyisini koyarak ilerleyen hikayeler...
Son olarak Kennedy'in öldürülmesi olayını bir delinin kendi başına yaptığı inancina vardığını söylüyor stephen king kitabının sonunda. Bendeniz ise eşi tabitha king gibi düşünüyorum yani derin abd devleti kennedy'i öldürttü. Kennedy sonrası 180 derece değişen abd politikalarının başka bir izahı yok. Bir de dolar basma yetkisini yahudi baronunun elinden alıp abd merkez bankası'na verirseniz bunun faturası muhakkak olur.
izlemeye yeni başladığım dizi. henüz ilk bölümünün ortasında olmama rağmen gizemiyle kendini izletiyor.
edit: dizi birkaç günde bitti. oldukça sürükleyici olduğunu söylemeliyim. belli başlı mantık hataları ve ana konunun işlenmesinde sıkıntıları var. final bölümü ise beklentilerin bir parça altında etki bıraktı. imdb'deki puanının 0,3-0,4 puan altında bir yeri hak ettiğini düşünüyorum. aslında sağlam bir konu ve türü iyi değerlendirememişler. yine de izlenir.
Yayınlandığı yıl ABD'nin en çok satan kitabı olup tonlarca ödül almış, zamanda yolculuğu, siyaseti ve ölümsüz bir aşkı aynı potada eritip kah güldüren kah ağlatan muhteşem yapıt. Stephen King'in ihtiyarlık yıllarıyla gelen olgunluğun nadide eseri, belki de son yirmi yıldaki en iyi kitabı.
keşke hiç bitmese diyerek izlediğim 8 bölümlük diziydi. 1960'ları çok güzel yansıtmışlar. james franco'nun oyunculuğuna ve tatlılığına hayran oldum . kitabını da okumak istiyorum nasip olursa.
Stephen king'in kitabından uyarlanan geç keşfettiğim etkileyici bir diziydi. 8 bölüm olması çok güzel, sıkılmadan izleniyor. Dizi bende bazen geçmişi çok andığımı ama geçmişe gidip değiştirmek istediğim o şeyi değiştirsem bile hayatın bir akışı olduğunu veya bir kaderimizin olduğu hissini uyandırdı.
