belki de en büyük anlamı benim için taşıyan zirve. sözlüğe kayıt olalı 5 gün, çaylaklıktan çıkalı iki gün olmuş ve ben yüzsüzlük yapıp sırıta sırıta zirvede yerimi almıştım. herkese 4. nesil olduğumu gururla söylüyor, benimle dalga geçenlere haddini bildirmeye çalışıyordum **. zaten zirvedeki tek 4.nesil olduğum için bu aktivite daha da önem taşıyordu benim için. ama tabi bu şakalar fazla uzamadı. çünkü benimle gelen bütün yazarlar beni aralarına ben farkında olmadan almışlardı bile. bir yandan bu keyif verici maddenin *tadını çıkarırken, bir yandan da tren camından uzaklara dalıp dalıp düşünüyordum nasıl bir işe bulaşmıştım, bundan sonra hayatımda nasıl güzel değişiklikler olacaktı, bu yeni can insanları bulmam neden bu kadar geç olmuştu diye.
derken bitmez dedikleri yol bitti(galiba o yolun uzamasını bir ben istemiştim. bunu aralarında da çok yüksek sesle söylemeye cesaret de edememiştim o ayrı). artık eskişehirdeydik. derken yeni can ve can insanlar katıldı aramıza. insan dediğin teker teker gelir. ama bunlar insan gibi şeyler değildiler*. aslında hepsi ile tek tek eskişehirde tanıştım. derken tanışıp karşındakini tanıdıktan sonra vaktin nasıl su gibi geçmeye başladığını farkettim. dakikalar bütün gruba naz yapar gibi üçer beşer geçti.
derken bu güzelim grup teker teker dağılmaya başladı. ama herkesin suratında feci bir gülümseme vardı. ayrılıyorduk ama kimse buna üzülecek kadar normal birgün yaşamamıştı. ve dağıla dağıla 6 kişiye düştük. ama durur mu bu kadro. otobüste bile zirve havası sebebi ile genelde suratsız olarak tanımlanan muavin sırıtmaya ve esprileri sıralamaya başladı.
derken bitmesin denilen yol bitti. herkes beni ayrı ayrı bir sonraki zirveye davet edip ayrıldı. peki ben bu 12 saatlik maceradan neler öğrendim:
1) iyi insan, güzel insan, can insan topluluğuna girmiş olmam.
2) waloxa olan kardeşlik duygusunu artık bazı insanlarla paylaşma gereksinimi duymam. ama aynı zamanda ona olan kardeşlik sevgisinin de artmış olması?.*
3) artık bana yol gösterecek bazı üstatlarımın olduğu.
ve de en son olarak sanırım bugüne kadar söylediğim en içten, en anlamlı "hoşbulduk" sözünü bu zirveden sonra sözlüğe söylemiş olmam.
hayatımın en kısa ve en eglenceli zirvesi idi. hani tadında biraktik denir işte aynen o cinstendi. bu kadar kısa zamanı dolu dolu geçirip, fikir paylasımında bulunuldu ya bayıldım dogrusu. herkes saatlerine bakıyordu zaman hiç geçmesin diye ama hayat acıydı ve bu zaman bir şekilde gececekti. eskisehir ve ankara'nın güzel insanlarını görülmesi tanısılması , kaynaşık bünyeler ile sıcak sohbetler ömre bedeldi dogrusu. hele bir de devrim kardesimi tanımak ayrıca günün artılarındandı benim için. herkes ayrı bir parlıyordu o gün özellikle cam tarafında oturanlar. * agızlara birer parmak nutella tadında sohbetler bitti ve eve dönüş.
ahanda yeni farkettim lakin çok bi sevdim dedirten, akabinde şayet konaklama varsa birsürü arkadaşı evimde ağarlayabilirim bile, demekle kalmayıp accayip de imkanlar sunsam mı acaba die babacan hülyalara dalarken, kan ter içinde kendime gelerek napıyosun lan öğrencisin sen ağırla yeter dedeğim zirvedir ohhhh be. *
gerçekleşmesi halinde seve seve kapılarımı açarım ardına kadar.
devrim'in katılımcı listesini yazarlara sormadan hazırladığı (#1219928) ve zannediyorum gelmesini istediği yazarları belirttiği zirvedir.
(bkz: istenmediğim yerde durmam)
' oh be devrimciğim ' ile başlayan zirvedir. sonunda zirvemiz hakkında bilgi alabileceğizdir. saatinde orada olunacaktır. fewzi1907 ve ankaralı arkadaşların yanısıra karanlıkta inşallah görülecektir. eskişehir' in en güzel zamanlarına denk gelen zirvedir, lütfen kaçırılmasındır.
ankara tayfasının kanına girmeye çalışacağım zirvedir. bir aksilik olmazsa katılacağımdır inşallah. ankaralı yazarlar için gidiş ve dönüşün trenle yapılması da ayrı bir zevk katacaktır. tren rezervasyonu işini üstlenmekten mutluluk duyarım, ankara dan katılacak arkadaşlar en geç 7 veya 8 şubat a kadar bana ulaşabilirse sevinirim. ayrıca hal de bir nargile içmeden gitmek te olmaz hani, bilmiyorum artık.*