beşiktaş'ın bobo'nun 43. dakikada attığı gol ile 1-0 öne geçtiği maçtır.
işin ilginci maçı izlemek için link açılır açılmaz gol oldu. bu arada gol bobo'nun fenerbahçe'ye attığı golün tıpa tıp benzeri.
mustafa denizli'nin saçma sapan 5 stoper, 3 önlibero, 1 ekrem dağlı taktiğine rağmen beşiktaşımızın bir gol bulabildiği bir ilk yarıya sahne olan maç. sanki nou camp'ta barcelona ile oynuyoruz, taktiğe bakılırsa. ayrıca yunus yıldırım'ın sarı kartlarını maç çantasında unuttuğundan şüphelendim bir ara, hatta muhtemelen de öyle oldu, yoksa ilk yarıda en az 2 belediyeli kart görürdü.
not: beşiktaş'ın golü tertemiz goldür. futbol oyun kurallarından bi haber lig tv yayın ekibi, çizgiyi yanlış yerde çekiyor ve bobo ofsaytmış gibi duruyor ama pozisyonun uzaktan yakından alakası yok, çünkü top o poziyonda değil, 2. pozisyonda boboya geliyor.
melih şendil ve melih gümüşbıçak'ın iki kukuman kuşu gibi anlattıkları maç.
adamlar susmuyorlar.
maça gelirsek bobo 4-5 senedir beşiktaş'ta ilk defa bir gole bu kadar sevindiğini gördüm.
o ve sahadaki 10 kartalın, kulubedeki kartalların suratlarındaki hırs, gözlerindeki sevinç aslında çok şey anlatıyor.
bazılarının abuk subuk "beşiktaş'ın golü ofsayt" dediği maçtır. top ibb'li futbolcudan gidiyor. ibrahim üzülmez'in vuruşu sonucu çizilmiş çizgi bu pozisyonda geçersizdir. lig tv'nin canlı yayın yönetmeni musa çözen yanlış yerde koymuştur ofsayt çizgili görüntüyü. umarım bilgisizliğindendir.
bir beşiktaşlı olarak takımımın oyun anında değiştirebileceği iki stratejisinin olmasını çok olumlu buluyorum.
20. dakikaya kadar iki bek iki stoper + önlerinde ibrahim toraman + iki ön libero (necip- fink) -yani 4-1-2-2-1- . oyun çözülmeyince de toraman'ı sağ beke çekerek, ekrem'i sol açığa alarak, tello'yu forvet arkasına çekerek klasik dizilişine döndü beşiktaş yani (4-2-3-1). ve bu sonuç getirdi. ikinci yarıda ilk dizilişe dönebilir, gerekirse yeniden değiştirebilir mustafa denizli.
lig tarihinin en kötü başlangıcı yapan beşiktaş'ın,
lig tarihinin en iyi başlangıcını yapan fenerbahçe'yle puanları eşitlediği,
lig tarihinin en pahalı kadrosunu kuran galatasaray'ın 2 puan gerisinde olma konumuna getiren maç.
bobo nun muhteşem oynadığı ayrıca necip, fink ve toraman ın bobo yu takip ettikleri maç. tello ise iki maçtır kazandıran adam. beşiktaş ım yine şampiyonluğa gidiyor.
necip 'in mükemmele yakın oynadığı maç. bu kadar tüğsüz bir veletin bu kadar iyi oynayabilmesi, beşiktaş'ın orta sahanın ortasına 10 sene adam aramaması demektir. allah yolunu açık etsin, sakatlık filan vermesin inşallah. türk milli takımı için de önemli bir kazanç.
12 puan geriye düşmek.
her konuda negativ duruma düşmek.
ama o durumdan bugüne gelmek.
hemde bunu iki sene üst üste tekrar etmek.
işte bu her babayiğidin harcı değildir.
eleştirirsin, laf edersin, ama yiğidi öldürür hakkı verirsin.
bugün bir beşiktaş vardı sahada, ama hangi beşiktaş.
yazdan kalma bir gün misali, geçen seneden kalma bir beşiktaş.
göğsündeki son şampiyon apoleti ay-yıldızı hak edecek bir hırsla oynayan beşiktaş.
bugün kimsenin muhteşem futbol beklentisi yoktu. her ibb maçında olduğu gibi taktiksel ve sinirsel bir savaş verilecekti. sonunda ise daha çok isteyen takım kazanacaktı.
ve maçın 1.dakikasından, son dakikasına kadar isteyen takım, beşiktaş maçı kazandı.
bugün gördük ki,
bobo aslında öyle hissiz bir adam değilmiş, 2 sene önceki maçın intikamını almak istemiş, her zaman sessiz takılan çocuk aslında bir heyecan küpüymüş. maçın pek çok dakikasında elle kolla arkadaşlarını coştururmuş.
bugün gördük ki,
fink bir cengavermiş. kaybetmeye tahammülü yokmuş ve önünde topu gördüğünde mutlaka çalarmış.
bugün gördük ki,
mustafa hocanın yeni göz bebeği necip, bu takıma hazırmış. ernst'in bir numaralı veliahtıymış. canmış.
bugün gördük ki,
matteo ferrari bu defansın bel kemiğiymiş. her kritik pozisyonda müdahele edermiş.
bugün gördük ki,
tello'nun şovu sadece kayseri maçı için değilmiş. artık o bildiğimiz tello'ymuş. geri dönmüş.
bugün gördük ki,
kenarda maçı seyreden, nobre ve ismail en az sahadakiler kadar heyecan yapmış. o kulubede geçen her dakika ayağa fırlamış.
bugün gördük ki,
abdullah avcı hurmalar, tırmalar deyiminin hayata geçmiş haliymiş. yere yatarak maç kazanma taktiği aslında bir hiçmiş.
ve bugün gördük ki,
bu taraftar yürekten inanmış. hafta içi oynanan bir erteleme maçında tribünleri doldurmuş ve sanki bir cl maçı misali coşmuş, coşturmuş.
helal olsun kartalıma, yine herkesin ağzını öyle bir kapattı ki, huzursuzluk tavan yaptı resmen. geçen seneki zamanları yaşıyoruz sanki, yakışır sana şampiyonluk yakışır sana.
maç biraz daha uzasaydı abdullah avcı nın gözyaşlarını görebilirdiniz zira faul bile olmayan pozisyonda sarı kart hoceeeaağğ diye bağıracak kadar tribünlerden ayar yedi kendisi , önceki maçlarda futbolcularına yatın yatın talimatı veriyordun süreden 5 er 10 ar dakika çalınca da pis pis kenardan sırıtoyordun nolduuu ? bundan sonra topçuların inönüde yatmayacak abdullah , adam gibi top oynatacaksın her maç zamandan sikertmek yok alırız aklını başından.
ayrıca bünyamin noluyo götün başın oynuyo mottosuna bir yenisi daha eklenmişti daha önceden bugün de onu tekrardan duyurduk cümle aleme.
3 senedir kapalıya giderim bu maçın tadı bir başkaydı hatta liverpool maçından sonra en güzel maçtı diyebilirim. gerek tezahuratlar gerek sloganlar yerinde ve zekice yapıldı. ayrıca uzun zamandır dale cavese yapmıyorduk o da iyi oldu. maça giden çoğu gibi benim de sesim kısıldı