bir şehirden geçerken "burda o kadar ölü insan var ki, kabirdeki ölüleri geçmişler. bazen ben susardım ölüler konuşurdu" demiş olan ve zamanında yaşayan alimler tarafından bile manevi makamı bilinemeyen hak dostu.
''Hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden iyi olmayacağını?''
kendisinin Neden bu denli sevildiğini de anlamış değilim.
--spoiler--
Şemsi Tebrizi de Kimya Hatun'u Allah olarak gördüğünü şöyle anlatmaktadır: "Mevlana Şemsi Tebrizi'nin Kimya adında bir karısı vardı. Bir gün Şems hazretlerine kızıp Maram bağları tarafına gitti. Mevlana hazretleri medresenin kadınlarına işaretle Haydi gidin Kimya hatunu buraya getirin, Mevlana Şemseddin'in gönlü ona çok bağlıdır. buyurdu. Bunun üzerine kadınlardan bir grup onu aramaya başladıkları sırada Mevlana Şems'in yanına girdi. Şems şahane bir çadırda oturmuş, Kimya hatunla konuşup oynaşıyor ve Kimya hatun da giydiği elbiselerle orada oturuyordu. Mevlana bunu görünce hayrette kaldı. Onu aramaya hazırlanan dostların karıları da henüz gitmemişlerdi. Mevlana dışarı çıktı. Bu karı kocanın oynaşmalarına mani olmamak için medresede aşağı yukarı dolaştı. Sonra Şems içeri gel diye bağırdı. Mevlana içeri girdiği vakit Şems'ten başkasını görmedi. Bunun sırrını sordu ve Kimya nereye gitti? dedi. Mevlana Şems Yüce Tanrı beni o kadar sever ki istediğim şekilde yanıma gelir, şu anda da Kimya şeklinde geldi. buyurdu.
--spoiler--
Bir tebrizin degil anildigi heryerin gunesi, semsidir kendileri. Kirk kurali vardir bu dusunce adaminin, kirk hayatin sirri... Bazen olmus insanlara yakinlik duyar ya insan, siz bu gunesle tanisinca beraber yatar beraber kalkar beraber nefes alirsiniz. Degisiktir, bir tuhaf.
2 3 yıl boyunca beni sadece kendisini düşünmeme vesile eden uhrevi insandır. şemsi tanımak kitaplardan olmuyor. şemsi bilmek rivayetlerden öte gitmiyor. ancak ruhen adanmışlıkla buluşan aşkı anlamak bu şartlarda oldukça zor. tanıyamamak yada tanıdığını sanmak acı.
Şeriat der ki: Seninki senin, benimki benim.
Tarikat der ki: Seninki senin, benimki de senin.
Marifet der ki: Ne benimki var ne seninki.
Hakikat der ki: Ne sen varsın, ne ben.
Hükümet der ki: Bir ben varım, bir ben çalarım.
Cemaat der ki: Tek ben varım, ben daha çok çalarım.
Bir şey yap güzel olsun... Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle, dilin mi dönmüyor? Güzel bir şey gör veya;Güzel bir şey yaz, beceremez misin? Öyleyse güzel bir şeye başla ama hep güzel şeyler olsun. Çünkü; Her insan ölecek yaşta geç kalmayasın...
Mana aleminden bir Elif dışarı fırladı.
O, Elifi arayanlar her şeyi anladılar...
Onu anlamayanlar da hiçbir şey anlamadılar.
Hak yolunun yolcuları söğüt dalı gibi titrerler ki o
Elifi anlasınlar...
-sana dilsiz, dudaksız şeyler söyleyeceğim,
bütün kulaklardan gizli sırlardan bahsedeceğim.
bu sözleri sana herkesin içinde söyleyeceğim,
ama senden başka kimse duymayacak, kimse anlamayacak.
- bir yürek ancak bir yürekle takas edilir,
yüreğini almadığım kimseye vermem yüreğimi.
-olmadı diye sızladığın duaya, gün gelir olmadı diye şükredersin.
-bir an bekle, arkana dön ve unuttuklarını anımsa.
kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet,
çünkü hayat çok kısa.