mola biterken otobüs çalışmış vaziyetteyken yarısı kapıda yarısı dışarıda sigara yakıp birkaç fırt almaya çalışan tiplerdir. bunları izleyin otobüse binildiğinden beri kımıl kımıl ederler g.tlerinde kurt varmış gibi. istanbul için yazıyorum esenlerden otobüs çıkar alibeyköye uğrar hemen inerler. hareme uğrar hemen inerler. uykuları gelene kadar ambar faresi gibi otobüsün içinde gezerler acaba duracak mı duruyor mu diye. salt nikotin bağımlılığı değil bu bu başka bir şey..
internetten cam kenarına biletimi aldim ve Ankara'dan bineeceğim otobüs de Adıyaman dan geliyor. Yerime benim yaşımda serefsiz piç kurusu bir kahbe oturmuş dedim oturdugunuz yerde ben varım ve bu hayvan ne derse beğenirsin:
" farkeder mi ? "
vay babaaan ızdırabına sıçayım senin.
farketmese ben niye cam kenarina bilet alayım ulan dallama. Hep böyle olur cam kenarına bilet almissinizdir ama sizden once gelen yolcu oraya oturmustur kalk yerine otur demek zorunda kalırsın.
şimdi size kimsenin aklına gelmeyecek şeyler saymak isterdim ama adı üstünde klişe işte. mesela nedir; öncelikle hiç susmayan bebek ağlaması sesi, yanına çene ishali meraklı bir teyze oturduysa şayet onun darlamaları (sanki oğluna alacak), horlayan bilimum insanlar, bir de bunların osturan ekürileri, benzin istasyonunda mola verilince sigara içmeyin yazısı önünde sigara içenler, otobüsün moladan sonra kalkma saatinin gelmesinin akabinde beklemek zorunda olunan keyfinin kahyası tipler, firmaya bağlı olarak yer yer moron muavinler, yolculuk boyunca telefonla konuşan şoför, bir de bunun sevgilisiyle aşırı yüksek seste konuşan -parmakta yüzük detayıyla- ergen kılıklı kız versiyonu. işte bunların dışında güzel olan nadir yanlarından -bileti kaliteli firmadan aldıysanız- tekli ve geniş koltuklarda yayıla yayıla yolculuk yapma keyfi, uzun yolsa düşünmek için bolca zaman ayırma şansı, verilen ikramlardan üçer beşer -o kadar para verdik kardeşim alacağız tabii, rölölö- alma keyfisi, muavin işini hakkıyla yapabilen biri ise bir sorun yaşamamak, güzel filmler ve müzikler varsa onları izleye dinleye vakit geçirme gibi şeyler de yaşanmıyor değil. yolculuk yapmak her şeye rağmen güzel, insana iyi gelen bir yanı var.
illa ki problem tipler olur ya çok ağır kokan yemekler yiyen teyzeler ya tuvalete gidip gelemeyenler yada orangutan yemişte onu içinden atıyormuş gibi kusanlar(en sevmediğim tayfa) birde zırıl zırıl konuşup ağlayan piçler bunlar hep olur,leş.
1 gün süren yolculuğun ardından rahat olmayan bir oturuş pozisyonu, her koltuğun arkasında olan televizyonumsu küçük şeylerin içinde ki değişmeyen filmler(görüntü kalitesinin vasatlığından bahsetmiyorum bile), yolculuğun sonunda 2-3 gün geçmeyen boyun, omuz, sırt ve kalçada ki ağrılar.
"bıdıbıdıbıdıbıdı" sanki turistmişsin ayaklarıyla selam bile vermeden kulaklık takılır. beğenmiyorsan git başka yere otur. tanışmak istemiyorum ben, nasıl veya nereli olduğun da beni ilgilendirmiyor. defol git ya.
molalarda işemeye giderken otobüsü kaçırma korkusu.
öndeki ayının otobüsü yatar pozisyona getirmesi.
yiyecek dağıtılırken yaşanan mutluluk.
hafif mide bulantısını bir aile büyüğünün hazırladığı yolluğu yiyerek düzeltmek.