gerçekleştirilemeyecek olay. sevilenin dudağını tatmadan, saçlarını okşayıp koklamadan, elini kavrayıp sahil yolunda yürümeden mümkün değildir aşk yaşamak.
insan sevdiğini yanında ister , ona dokunmak, onu hissetmek ister. burda bana onun sesini duymak bile yetiyor bana gibi zırvalar saçıcaksınız belki ama kendimden biliyorum. yaklaşık 2 yıl böyle uzak mesefale bir ilişkim oldu zira. sonuç mu ? sonuç sıfır eninde sonunda bitiyor, o yüzden hiç gerek yok bence bulaşmaya .
bir gözünüz bir kulağınızın başka bir şehirde kalması demektir, telefon ve msn denen hadiseleri profesyonelce kullanmak bazen kendi kendinize paranoya üretmek demektir. eğer sevmiş ve ayrılmış iseniz istemiye istemiye artık yaşadığınız şehire kardeş bir şehir kafanızın içinde sizinle birlikte yaşayacak demektir. zordur.
birbirinizi özlersiniz, yanyana geldiğinizde tadını çıkarırsınız, sıkılmadan uzaklaşır, yine özlem çekmeye başlarsınız. aşk varsa, en diri tutmanın yöntemidir bence şehirlerarası aşk. Tabi burda kars ve edirne arası aşkdan bahsetmiyorum. daha çok ne biliyim izmir istanbul, eskişehir balıkesir falan gibi mesafelerden bahsediyorum.
bir ayrılık yaşayıp, kaybettiği ilişkisini geri kazanabilmiş birisi olarak edindiğim tecrübeler;
-çok sık iletişim kurmayın. çünkü siz yanında olmadan yaptığı her şey hoşunuza gitmeyebilir. oysa ki bir kötülük yoktur ama sizin hoşunuza gitmez.
-kıskanıldığınız zaman, "sen bana güvenmiyor musun?" demeyin. çünkü kıskanmanın güvenmekle bir ilgisi yoktur. kıskanmak zaten mantıksızdır ama çoğumuz bu mantıksız davranışımıza bir dur demeyi bilmeyiz.
-kendiniz karşınızdaki insanın yerine koyun. çünkü sizin yaptığınız şey, sizin olduğunuz yerden normal gözükebilir ancak karşınızdaki uzakta ise o durumu net göremeyebilir. o yüzden her zaman empati yapın.
-bir taraf saçmalarken bunu görmezden gelin. çünkü saçmalamaya en müsait ilişki tarzıdır uzaktan yaşanan ilişki. saçmalaması geçene kadar saçmalığa ortak olun, bir süre sonra zaten kendisi de saçmaladığının farkına varacaktır.
evet. biz çok sık iletişim kurduk ve bu yüzden çok sık kavga ettik. kıskançlıklarımız "sen bana güvenmiyor musun?" sorusu yüzünden her seferinde kavgaya dönüştü önünü alamadık. empati kuramadık, n'olucak ki dedik her seferinde, farkına varamadık uzaktan öyle görünmediğinin. saçmalamaya tahammül edemedik, bilemedik ki bu mesafelerin bizi saçmalamaya mecbur ettiğini. evet, saçma sapan sebeplerden bitti ilişkimiz, bilemedik mesafeler kalktığı zaman saçma sapan sebeplerin de ortadan kalkacağını.
2 ayımıza mâl oldu bunları anlamak. şimdi iletişim kurmanın tadını kaçırmıyoruz, birbirimizi özlüyoruz, özlemekten kavga etmeye fırsatımız kalmıyor. kıskançlıklara gülüp geçiyoruz, farkındayız ki bunlar kavgaya dönüşmediği zaman hoş birer anı olarak yer ediyor zihnimizde. empati kurabiliyoruz ki en önemlisi de buymuş ve bu yüzden saçmalarken karşımızdakine hak verebiliyoruz. saçma sapan sebeplerden ilişkimizi yıpratmıyoruz.
maalesef ki insan kaybetmeden anlayamıyor elindekinin kıymetini. bu yazı da belki kaybetmek üzere olduklarınızın farkına varmanız için yazılmıştır, saygılarımla.
Benim durumumdur. Sevdiği çok uzakta olup onu sürekli özleme halidir. En zor idare edilen ilişkidir. Mutlu olmak için çok çaba sarfedilir. Etrafta ciddi bir ilişki olarak karşılanmaz. Ama sonunda mutluluğu elde eden çok kişi görülmüştür.
hemen hemen her şehirde olan giyim mağazasında bi'şey beğenirsin. "bu tam ona göre" dersin. telden, netten görüşüldüğü bi sırada ona bundan bahsedersin. gün geçmeden bir de bakarsın, o bahsettiğin şey onun üzerinde.
böyle de kolay hediyeleşme imkanı sağlar aslında kişiye.
aşkların en meşakatlisidir belkide şehirler arası aşk yaşamak. onsuz geçirilen her gün, her gece, her saat, her dakika hatta her saniye sevgiye biraz daha sevgi kadar. onu düşünmeden 1 saniye bile geçiremezsin mesela. istersin ki her an sesini duyayım ama öğrenci haliyle bu haftada 2-3 olabilir en fazla tabi baban memursa. uzakta kavgalar bile bir başka olur. canın her defasında biraz daha yanar. biraz daha. biraz daha ve daha fazla... ama ondan kopamazsın bir türlü. arada yollar olmasına rağmen sıkı sıkı yapışırsın sevgiliye... onu onsuz yaşamak kaderlerin en kötüsüdür belkide. her gel dediğin an gelemez mesela. bunu bile bile onu yaşarsın ve tek onu yaşarsın...
bırak bu işleri mahmut senin daha önemli işlerin olması lazım, elinde sonunda bir yerden patlak verecektir ve şehirlerin, dağların, yolların arasında eriyip gidecektir o aşk.
yanımda değildi. ama hep vardı. elini tutamıyordum. ama hayali yetiyordu hayata tutunmaya. saatler uzakta evinde oturuyordu üşüyorduk ikimizde bizsizlikten. ama vardık bir yerlerde. şimdi ben nerdeyim. o nerde.