insan sevdiğini yanında ister , ona dokunmak, onu hissetmek ister. burda bana onun sesini duymak bile yetiyor bana gibi zırvalar saçıcaksınız belki ama kendimden biliyorum. yaklaşık 2 yıl böyle uzak mesefale bir ilişkim oldu zira. sonuç mu ? sonuç sıfır eninde sonunda bitiyor, o yüzden hiç gerek yok bence bulaşmaya .
gerçekleştirilemeyecek olay. sevilenin dudağını tatmadan, saçlarını okşayıp koklamadan, elini kavrayıp sahil yolunda yürümeden mümkün değildir aşk yaşamak.
özleminin ve heyecanının başka hiç bir ilişkide olmadığı aşk. herkes sevgilisinden sıkılırken sen onu deli gibi özleyip aşkını perçinlemekle meşgulsündür.
Cep telefonu, internet üzerinden yürütülen aşktır. bir yere kadar çekilir sonra gözden ırak olan gönülden de ırak olur misali bitmesi kaçınılmaz aşk türü.
çok şükür normalde başıma gelmemiş durumdur ancak önümüzdeki 20 günlüğüne benim başka şehire gitmem suretiyle başımıza gelecek durumdur. çok özlerim ben sözlük...
zordur, insanın bir yanı eksiktir aşkı uzaktaysa.el ele görülen tüm çiftlerden nefret edilir. aradaki aşk çok yoğunsa ilişki yürütülebilir fakat aşk adına pek bir şey yoksa son bellidir.
özlemin çokluğuyla daha bi anlamlaşan ilişkidir, yanyana geldiğinde tüm tartışmalardan sıyrılıp o anı yaşamaya başlarsın tüm romantikliğiyle. sadık kalınması halinde sadakat görülür.
karşınızdaki kişiye güven duyuyorsanız, gerçekten seviyorsanız ve ciddiyseniz, onun da size karşı itimadı tamsa, 4 yıl bile sürebilir. mesafeler engel değil a dostlar.
akla zarardır. iletişim kopukluğu olur. birbirini yanlış anlamalar baş gösterir.. (aklıma geldikçe bir şeyler ekleyeceğim ama şimdilik bunu söyleyebilirim).
zordur , her şeyden önce değip değmeyeceği konusunda emin olmanız gerekir. değicek biri değilse sevgiliniz zaman kaybından başka bir şey değildir çünkü. ama eğer kalbinizin en derinlerinde o tutkuyu hissedebiliyorsanız bunu size hissettirebiliyorsa o kişi risk almaya değer. zorlukları gögüslemeye değer. her şeye değer.
insanı fazlasıyla zorlayan bir ilişki türüdür. ciddi ciddi bir şeyler hissederek girmişse kişi bu işin içine, o saatten sonra iki şehri aynı anda yaşamaya çalışır kendince. bir yandan işini gücünü bırakıp gitmek ister sevdiğinin yanına bir yandan engel olur uğraşları, çevresi. sevdiği gezmelere gittikçe aklı hep onda kalır. acaba kimler var yanında diye düşünür, kıskanır onu içten içe. görmek isteyip de görememek beynini kemirir. kimi zaman uyku uyuyamaz. çok özler onu. her boşluk ta kalkıp gider yanına sabah ilk otobüsle. sabahın o saatinde uyanıp otobüse binmek koymaz ona. çünkü sevdiceğini görecektir uzun zaman sonra. otobüs biletlerine verdiği paralar da umurunda olmaz onun. hatta parası yetsin diye otobüs bileti almaya ve sevdiğiyle birlikte harcamaya, para harcamaz kendi başına. bir mağazanın vitrininde gördüğü hoşuna giden gömleği almaz mesela, almak ister ama almaz parası bitmesin diye. böyle devam eder bu. ta ki, ayrılık vakit gelinceye kadar. sevdiceği ayrılırken ona derki; ben seninle geleceğimi göremiyorum. ayrı şehirlerde olmak çok zor. bitsin istiyorum der.
kelimelerin boğaza düğümlendiği andır işte o. ama der ben seni çok sevmiştim. onun için bir anlam ifade etmediğini bilmeden söyler bunu. gel gör ki karşılıksızdır en başından beri bu ilişki. onun onu sevdiği kadar sevmemiştir o onu. hiç bir zaman böyle olmayacağını da çok sonraları fark eder. acıtmıştır çok fazla onu. hiç kimseye kendinden daha fazla değer vermemesi gerektiğini öğrenir sonra. ve daha bir çok şey...
bu da böyle bir aşk hikayesiymiş..siz siz olunmuş sakın ha sakın böyle bir bok yemeyinmişşş...