genellemek yanlışta olsa sonu hüsranla biten ilişkilerin en büyük nedenlerindendir.
ayrılmak için basit bir bahane gibi gözüken ama oldukça mantıklı bir sebeptir. şimdi benim bir sevgilim var mı yok mu ikileminde gider gelirsin. ne sevgilinle sinemaya gidebilme şansın vardır, ne de sevgiliyle gitmenin aynı tadı vermeyen bir başkasıyla. ne gözlerinin içine bakarak sevgiline sevdiğini söyleyebilirsin, ne de hiç söylemek istemezsin. hayatını kendine zindan etmekten öteye geçmez. hiç denemeyin, hatta aklınızdan bile geçirmeyin. başlamadan noktayı koyun.
yaşanması gereken bir deneyimdir ummadığın bir anda karşına çıkıverir sonrasında telefonlaşmalar mesejlaşmalar derken zaman akıp gider. helede hiç yüzyüze görüşmediğin biriyse daha bi heyecanlı olur herşey. onu tanımanın zevkini çıkarırsın. ancak bir zaman sonra herşey durgunlaşıverir nihayetinde ona dokunup kokusunu hissedememişsindir. iyi yanı şu ki yanındakilerden daha az acı verir birşeyler bitse bile aklında güzellikleri kalır...
sonuç: enayiliğini anlaman için illa ki geçmesi gereken kısıtlı bir süre içerisinde yaşanan minimal sevinç, maksimal keder ve hayvansal maddi harcamalar toplamı. otogar melankolileri, bol bol ağlamaklı sahneler, geceleri açık tekel bayiileri aramalar, msn tarzı aşk yaşamı, mal gibi cep telefonu bağımlılığı, her dakika tekmil vermeler falan fişman... son sonuç ise; 0 + 0 = elde var 0. gerisi tırt!
gözden uzak gönülden ırak diye tanımlanır,1 maximum 2 ay ay ömrü olur denir ama şehirler arası gerçek bi his varsa şehrin hiç bi önemi yoktur.bi telefon açarsın akşam sesini duyarsın konuşursun uzun uzun arkadaslarına ondan nası bahsettiğini anlatırsın gülüşürsünüz gider bütün yorgunluğun,tartıştığında "yüzünü görebilsem böyle olmazdı." dersin için üzülür ama öyle böyle günler geçer buluşcaksındır artık öyle bi heycan öyle bi titreyiş sararki kalbini ve yüzünü gördüğünde o göremediğin günlerin özlemiyle bi sarıldığında boynundan kokusunu bi defa içine çektiğinde dersin aşk bu,bilir misin miirim şehirler arası aşk dedikleri budur işte gerekirse yıllara yaşanır.
Hayatta herkese nasip olmayan ama oluncada çok zor bir durumda ilişkiyi yürütmek bir şeyleri düzeltmek için veya daha çok sağlamlaştımak için şehirler arası yolculuk yapmak insanı en çok yıpratan ve yoran bir olgudur.
şüphe, yoklamada hep 'burda!' der. tutku, sabır, ciddiyet, sadakat, bağlılık, saygı gerektirir. o değil de bütün malzemeleri koyarsınız ama yemekte bir şey eksiktir ve bir gün bu ilişki bitince de;
'bu olmadı be başkan, neyin imtihanıdır bu?' diyerek bakarsınız göklere. saatlerce telefonla konuştuğunuz koltuğa dalar üzülürsünüz, yalnızsanız ağlarsınız...
zor ama güzel bir duygudur. " deli gibi özlemek " deyiminin hayatının her anında içinde olmasını engelleyemessin. ayda bir yada iki ayda bir yanına gidersin, sadece susup ona sarılmak, bakmak istersin doya doya.
bazen o kadar kötü hissedersin ki, bişeyler hakkında.. için oyulurken ona sarılıp "sen yanımda kalıcaksın değil mi?"demek istersin.
gün boyu; seni herkesten saklayan eğlenceli maskenin altındaki endişeyi omzunda unutmak istersin,omzuyla arana kilometreler girer, yapamazsın..
beni bırakma demek istersin. nerdesin napıyosun bilmiyorum.. hoş sabahtan beri konuşmuyoruz, ama aklından çıkmayayım istiyorum, dersin.
yalandır bitince canının acımaması.. çok acır öyle bi acır ki hatırlar daha da çok üzülürsün. hele ki sen izmirdeysen.. aydındaki seni gidip ingilteredeki için aldatıyorsa içindeki acıyı tarif edemezsin.
nerdeydi bizim dürüstlük nameleri okuyan gencimiz?? uzak gelen komşu şehirdekini kıtalar arasıyla aldattı..
esas oğlan, sevgilisi olan sıcak iklimin soğuk kızının 50-60 km uzaktaki yerini sıcak bi ingiliz bedenle doldurdu.