şükrü erbaş

entry137 galeri9
    86.
  1. Hemşehrim olduğunu Yeni öğrendiğim şair. Çok güzel eserleri var. Ama tüm eserlerinden ayrılan şiiri 'ömür hanımla güz konuşmaları'dır. En azından benim için. 'Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır ömür hanım?' Sözü benim her yaşamaktan sıkıldığımda aklıma gelen tek şeydir. Sonra oturup saatlerce bu cümleyi düşünürüm. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır ?

    Allah daha uzun ömürler versin ve edebiyatımıza nice eserler vererek edebiyatımızı zenginleştirsin.

    Şair gibi şairdir.
    4 ...
  2. 85.
  3. Koro halinde susuluyordu ve yalnızca yüksek sesle konuşanlara inanır olmuştu insanlar. incelik yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti. Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu.

    Şükrü erbaş
    9 ...
  4. 84.
  5. benim en güzel düşlerim
    içimde kaldı.
    1 ...
  6. 83.
  7. Sevgilim..Bir ülke senin gövden kadar masum olsaydı.Bir tek anne oğlunu devletten sormazdı.
    1 ...
  8. 82.
  9. --spoiler--
    "Kuş taşlayarak, köpek döverek, kedi yakarak büyüyen çocukların ülkesinde
    polislerin kahraman olmasından daha doğal ne olabilir.
    Ben polise öfke duymuyorum.
    Asıl katil onların babalarıdır.
    Aklı ve sevgisi olmayan bir toplum
    ya önünü iliklemekte
    ya da şehvetle şiddeti sevmekte bulacaktır özgürlüğü."
    --spoiler--
    0 ...
  10. 82.
  11. 1953 Yozgat doğumlu, şair ve yazar. Genelev mektupları, Ömür Hanım' la Güz Konuşmaları ve Senin Korkularını Benim inceliğimi isimli şiirleri mutlak okunması gerekenler arasındadır. Yazar Hasan Ali Toptaş' ın yakın dostu olan Erbaş halen Antalya' da yaşamaktadır.
    0 ...
  12. 81.
  13. skym sonik bir ülkenin, skym sonik bir uygulaması daha.
    0 ...
  14. 80.
  15. şiir dinletisinde şiirlerini ayakta okuması yasaklanmış şair. valla ne diyim, trajikomiklik trajı tavan yapmış güzel ülkemin.

    http://www.radikal.com.tr...umasi-yasaklandi-1498358/
    2 ...
  16. 79.
  17. karanfilli şiirler yazmış yazar.

    Konuşuyorsun, kanatlı bir karanfil dudakların.
    Gözlerin iki dağ suyu güldükçe köpüklenen
    indiriyorsun kirpiğini upuzun bir güz.
    Bir kapı önündeyim, girsem suç gitsem ayaz.
    10 ...
  18. 78.
  19. dönüp dizelerine bakıldıkça yeni bir şey gösterebilen ender şairlerden ama insan... Bir yere şunları yazmıştı, şimdi o "yer" yazdıklarından ibaret;

    Koro halinde susuluyordu ve yalnızca yüksek sesle konuşanlara inanır olmuştu insanlar. incelik yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti. Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu.
    1 ...
  20. 77.
  21. herkes bilmez ama şair kelimesinin ağa babasıdır.
    1 ...
  22. 76.
  23. 75.
  24. ülkemizin değeri tam anlaşılamayan, bence efsane şairlerinden.
    1 ...
  25. 74.
  26. "bilmez misin bu evlerin özgürlüğü mezarlardır
    üç renkli bir kefene sarılır rüyaları.

    harflerden ve taşlardan bir gelecek ağıdı
    herkes dağlardan bir kandile pervanedir burada.

    ölüm korkudan merhametli, diyor, avuçları toprak
    içinde soğumuş bir tanrı, tükenmiş namazlar kılıyor.

    kar yosunları, dişbudaklar, yaban cevizleri
    evlerin pencerelerine üşümüş fotoğraflar getiriyor.

    halkın kirpiklerinden bir beşikte çocuklar
    üç zamanı birden büyüyor katillerine gülümseyerek

    beyaz tülbentlerinde siyah zamanlar
    kadınlar çaresizliğin cenazesini kaldırıyor.

    ölüler son nefesleriyle karları tutuşturarak
    üniformalı bir sokağa çıkıyor dağlardan soğuk.

    ben sana geliyorum, ters lale, yedi göller, zeytin acısı
    her sözünle o çocuklar yeniden doğuyor ağzından.

    - * -
    2 ...
  27. 73.
  28. "kalktım yürüdüm elimdeki çaresiz soruyla; insan neden hep sona bırakır kendini?"
    0 ...
  29. 72.
  30. ''dünyanın bütün suçlarını işlemiş
    bütün yanlışlarını ben yapmışım gibi
    yaptığım her işten tedirgin oluyorum.
    içimde sürekli bir horlanma korkusu
    bir kekeme tutukluğu ürkek dilimde
    en iyi bildiğim konuda bile
    çekine çekine konuşuyorum.''
    2 ...
  31. 71.
  32. senin korkuların benim inceliğimdir şiiri çok bilinip, sevilmekdedir. Ahmet telli ye nazirede bulunduğu görülür.

    Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından gidip ağzını yıkadığında başlamıştı.
    Ben bulutları gösterirken,
    bulmacanın beş harfli yemek sorusuna yanıt aramanla halkalanmış,
    Aşkın şarabının ağzını açtım, yar yüzünden içti murt bende kaldı
    türküsü tenimde düğümlenirken, odadan çıkışınla yolunu tutmuş,
    Dağlarda öldürülen çocukların fotoğraflarını bir kenara itip,
    bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı
    diye sorduğunda varacağı yere varmıştı çoktan.
    3 ...
  33. 70.
  34. yer açın, kendimi şuraya bir yere bıraktım, kıymet bilmeye geldim. adını sol frame ye getirmek de bir şeydir.

    "bir başka bağbozumu

    dilsiz ustalar, suskun öğrenciler

    (...)
    dedem ölmemişti, babam benden gençti henüz. "dağlar dilsiz ustalardır ve suskun öğrenciler yetiştirirler." diyen goethe yi okumadan, bu iki insandan öğrendim kuyuların dilini. annem, ahırdaki ineklere, bahçedeki domateslere biberlere ve çocukların açlıklarına iliklenen bir sedef düğmeydi. evlerden birer tanrı suretinde çıkıp, daha yalnız birer tanrı olarak dönen erkekler kahvelere camilerden daha sadıktılar ve çocuklarından çok merak ederlerdi "ajans haberlerini." hiçbir şey yapmadan günde on kez hükumet yıkıp hükumet kurmayı; yüksek sesli devlet sevgisinin, ters yüz edilmiş bir yalan olduğunu; kendinden başka kimseye inanmamanın mağrur yalnızlığını; sevmek arzusuyla aldanma korkusunun nasıl bir cehennem yarattığını; duvar diplerinde tanrı diye yağmura nasıl dua edildiğini onlarda gördüm. yıllarca küfrettikleri devrimcilere, deniz-yusuf-hüseyin in idamlarından sonra, derin bir mahcubiyet ve saygıyla nasıl ağladıklarını da gördüm onların.
    (...)"
    3 ...
  35. 69.
  36. *
    bahçenin ortasında bir torba tuz
    domates fidelerimi yiyorlar, diyor
    salyangozlar bu kötülüğü bilmiyor
    *
    0 ...
  37. 68.
  38. "yoruldum bütün yaşları çocukluğa taşımaktan."
    0 ...
  39. 67.
  40. Yoruldum bulutları kirpiklerimde taşımaktan..
    2 ...
  41. 66.
  42. "Canı cehenneme rahat uyuyanın
    Kapısını örtenin perdesini çekenin
    Yüreği yalnız kendiyle dolu olanın
    Duvarları ancak çarpınca görenin''

    erbaşların şükrü
    1 ...
  43. 65.
  44. "seni kim öğretti bize ey güvenlik duygusu
    herkes gövdesine borçlu ölüyor."
    2 ...
  45. 64.
  46. Ömrüm
    Ah benim ördükçe sökülen
    Yakasız kolsuz hırkam.

    Şükrü Erbaş
    1 ...
  47. 63.
  48. “Binlerce taş saklanıyor içimde
    Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle?”
    — Şükrü Erbaş
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük