daha liseden taze çıkmış ergenden hallice yetmenin üç kuruş aklıyla kürsüdeki hocaya "ayar verdiğini" sanma yanılgısıdır. ülen dingil, senin gibi kaç tane geçti o adamın önünden haberin var mı? ayarmış, bu yeni nesilde her nedense ota boka alakasız cevap yetiştirip sonrasında da "ayar verdin layn ehi ehi ehi" durumu sözkonusuz. hepitopu iki gram beyin ya var ya yok ama çene maşallah 45 numara asker postalı gibi. bi susun da adam olun amk.
bi arkadasım sinirleri çok bozulmuş bir halde sınıfa girer. titremesine hakim olamaz. bütün vücudu titremektedir. 70 yasındaki hocamız:
- korkma korkma korkulacak bişey yok. bazen bana da olur. böyle boynumdan belime kadar titrerim geçer bi kaç saniye sonra.
ben:
+ azrail yokluyordur.
5 dakika aralıksız ve ifadesiz yüzüme baktı hoca. 7 yıldır dersini veremiyorum.
Sosyoloji dersindeyiz. Öğleden önce 1. Şubenin dersi var bizim dersin hocası gelmeyince ekip olarak hep birlikte o şubenin dersine girdik. Tabi hoca sınıfın kalabalık olduğunu görünce öğleden sonraki derste farklı konu işleyip sınavda farklı sorular soracağını söyledi.finalden önceki son dersti. Hoca öğleden sonraki derste sorar:
- sabahki dersede giren kimler var.
Bir tek ben el kaldırdım.
Hoca: tehditlerimden korkugun için geldin demi.
Ben: hayır hocam kısa çöpü çektim.
hoca; sıkıcı bir ezber dersinden kendini alıkoymuş, makaraya başlamış üniversite öğrencilerini*, lise kafasında sanıp ayar vermeye çalışmıştır.
h: evladım neden gülüyorsun, söyle hep beraber gülelim. *
ö: hocam burada birkaç kişinin anlayabileceği bir espri yaptım. ilerde kolektif bir espri yaparsam söylerim hep beraber güleriz merak etmeyin.
bunu söyleyen arkadaş, tek dersten kaldı ve mezun olamıyor. ben mezun olalı yaklaşık 2 sene oldu ama çocuk hala o ders için okulda.
gestapo üniversite öğretmenleri işte. böyleleri insanın hayatını karartır. hocaya ayar vermeden önce, karakterini de gözden geçirerek 2 kere düşünün.
hoca: her derste böyle misiniz yoksa sırf benim dersimde mi böyle çok konuşuyorsunuz, çok mu sıkılıyorsnuz çocuklar bu kadar?
öğrenci1: yok hocam ya vallaha en zevkli ders sizinki...
hoca: hee hee evet, pinokyo'nun burnu neden uzuyordu biliyosun de mi!
arkalardan öğrenci2: hocam en large your nose haplarından kullandığı için burnu uzamış diye duyduk biz. 3 haftada 7 cm, noter tasdikli...
sekülerizm üzerine yaptığımız tartışmada marks özentisi iktisat hocamız önce bize fikirlerimizi sorar:
-hoca: sosyaliz, liberalizm hakkındaki fikriniz neler arkadaşlar.
-ben: hocam ikiside bağnaz, faydacılık unsuru değil, tarafgirlik unsuru halinde kullanıldığından gereksiz. bizleri kutuplaştırıyor.
-hoca: e sizin başbakanınız bitaraf olan bertaraf olur demedi mi?
not: sanki akp pankartıyla derse girmişim gibi davranması acayip sinirime dokundu, ayrıca herhangi bir partiyi ya da ideolojiyi hiçbir derste övmemiş olmama rağmen...
-ben: sizin başbakanınız derken hocam, benim akp'li olduğumu ya da başbakanı savunduğumu söylemedim.
-hoca: ifadelerinde liboş bir üslup var genelde, oradan çağrıştırdım. ( çağrıştırmanı yiyeyim. )
-ben: hocam üslup konusunda sizi uyarmak durumunda kalmak istemiyorum.
-hoca: bak sen! nezaket dahilinde küfür etmeyi de biliyormuş beyimiz.
-ben: nezaketen ya da aşikaren birini alçaltıcı söz söylemek huyum değildir, lütfen demogoji yapmayalım hocam, konumuza dönelim.
-hoca: bak bak! benle çata çat tartışacak düzeydeymiş gibi tavırda takınırmış. bana mı öğretiyorsun tartışma kültürünü.
-ben: hayır size birşey öğretmek gibi amacım yok. ayrıca erdemli insan bilginin nereden geldiğini baz almaksızın bunu içselleştirmeye çalışır ve fikirleri küçümsemez, katılmasa da saygı duyar. ( sınıfta benim arkamdadır, beni tasdik edenleri duyuyorum konuşmam devam ederken.)
-hoca: herkes durduğu yeri ve haddini bilecek.
-ben: haklısınız hocam.
-hoca: yani seni kastediyorum...kedi kediliğini, ciğer ciğerliğini bilecek.
-ben: haklısınız hocam, o yüzden şimdi önünüzdeki ciğeri bitirin...
orijinal cevaptır kanımca, büyük alkış aldım ama okulumun bir buçuk yıl uzamasına neden oldu. ama ne olursa olsun düşüncelerini açıklayan birine bu şekilde davranılmasını tölere edecek değildim. iyi ki yapmışım...
istatistik dersinde hesap makinesi olmadan gelen öğrencileri derse almayacağını söyleyen öğretmenin, bir diğer derste sınıfta hiç bir öğrenciyi görememiş olması durumudur.
+ hocam, tabuları yıkmak gerekiyor. mesela en geç lisede başlamak gerekli derslere
- olabilir.
+ mesela mutluinsan.com diye bi sit... *
- sapık mısın oğlum sen?
+ haklısınız Ön Yargıları Yıkmak Atomu Parçalamaktan Zordur. söylediğim site porno sitesi değil merak etmeyin. cinsel bilgi sitesi. kusura bakmayın ben bu dersi dinlemek istemiyorum.
- yok yazarım.
+ burada herkes sizi yok yazdı zaten.
palavralardan ibarettir. her ne kadar derste veya farklı ortamlarda hocayı bozsanızda o dersten başka hoca gelmediği sürece geçme şansınızı yitirerek kendi kendinize ayar vermiş olursunuz.
hoca derse yeni gelmiş tanışma vs. bir kasılmalar kendini beğenmeler vs.
-prof: sizin daha çok ekmek yemeniz lazım bana yetişmek için, hafif eblehsiniz evet geri zekalısınız siz.
-talebe: hocam öyle demesek ağır olmadı mı biraz?
-prof: az bile siz benim yanımdan bile geçemezsiniz.
-talebe: o zaman bizde üstünüzden geçeriz....
tarih dersi, ortak ders, 2-3 bölüm beraber alıyoruz ben diğer bölümlerden kimseyi tanımam bi geyik halindeyim yarı kulak kesilmişim derse.
-çocuklar kürdistanda işte böyle böyle olmuştu.
uzun bi sessizlik olur. hoca anlatmaya devam eder. geyiği bırakıp pür dikkat hocaya kesilirim. anlatır ve sözü bittikten sonra söze girerim.
+hoca sen kürdistan mı dedin?
-evet dedim.
+hangi hakla dedin? o laf ağzından nasıl çıktı? nerede yaşadığımızın farkındasın dimi sen?
sınıf gerilim hattı gibi olmuştur patlamak üzereyim ama beni tanıyanlar uyandığı için mevzuya el kolla sakinleştirmeye çalışıyorlardır.
-olm cahilsin, bide efeleniyorsun. kürdistan diye anlattığım yer güneydoğu anadolu bölgesidir ve osmanlı devletinde kürtler o belgede kürdistan adı altında yaşamaktadırlar. hatta kürdistan bıdı bıdıları bile vardır.
+hocam efeleniyorsak osmanlı devleti altında yaşamadığımız içindir, üzerinde yaşadığımız topraklar Türkiye Cumhuriyeti topraklarıdır ve bu devletin içerisinde kürdistan diye bi bölge bulunmamaktadır. madem ki anlatıyorsunuz güneydoğu anadolu diyeceksiniz, bişey değişmeyecek, herkes dersi yine anlayacak. yok yere bizi germenize gerek yok.
-tarih dersi tarihden örneklerle anlatılır, o zaman konstantinopolis demeyelim bizanslıları anlatırken.
+demeyeceksiniz zaten hocam. istanbul dediğiniz nereyi kastettiğinizi anlamayacaklar mı? boşuna mı okuyorlar üniversitede. lisede ilkokulda eğitim vermiyorsunuz neticede.
-dersime devam etmek istiyorum yok yere tartışmayalım.
+dersinizi almayı reddediyorum hocam. sınıfı terkediyorum.
sınıftan çıkarım tek başıma çıktığımı düşünüyorumdur. yok yere bir dersten kalacağım ve belkide bi daha hiç geçemeyeceğimdir ama arkama baktığım anda içeride sadece 10 tane civarı öğrencinin kaldığını geri kalan herkesin çıktığını görürüm. rahatlarım. çünkü ertesi hafta hoca hepimizi derse davet edip, hepimizden bu konuda hassas olacağına dair söz söyleyip af dilenmiştir.
Olay bulgaristanda bir tıp fakültesinde geçmektedir.
Prof. Türklerle alakalı ileri geri konusmaktadır.
- Türkler barbardır. yıllardır bizim ülkemize barbarca hükmetmişledir, ama tanrıya şükür kovduk onları ülkemizden..
Arkadaş ayağa kalkar ve şöyle der;
- yaniliyorsunuz hocam, bakın biz hala buaradayız!
gelenin geçenin sırasından kalemini alan, bir beş dk. falan vermeyen ve bundan sempati kazanmaya çalışan, fransızca master, psiko-analiz doktora ve ingilizce master'ı olan, okul dışında orduda ingilizce eğitimden sorumlu (fas ordusu) bir profesöre bahsini ettiği kalem çalma mevzusundan sonra aramızda gerçekleşmiş dialogtur:
- i do this sometimes, i take their pens and don't give'em back for a while
ben: so you're kleptomania?
- excuse me?
ben: kleptomania, sir.
- what is it? (o kadar kariyer kasmak ve hala bu soruyu sorabilmek)
ben: it is one who satisfies oneself by stealing stuff, kinda disease though
-never heard of it (geçiştirici bakışlar ile)
pek de büyük mevzu olmasa da orada kleptomania'yı bilmemesi iyi koz olmuştu. hey gidi.
Karsta yapılacak ve UNESCO'nun desteklediği 3. dönem projesi için öğrencilerin fotoğrafları gerekiyordu;
B: Ben
Ayar verdiğim Profesörü: AvP
SB: Sınıftan biri
AvP: Hale kim?
SB: Yok Hocam burada
AvP: Söyleyin ona bu fotoğraf olmaz.
B: Neden olmaz Hocam.
AvP: Başında örtü var.
B: Sivil Bir Proje kılık kıyafete karışamazsınız hocam.
AvP: Saçlarının görünmesi gerekiyor.
B: Hocam Niyazinin (Kel Arkadaş) de saçları görünmüyor.
AvP: @@$$$$&%+^+%+...................
B:Bahaneni sik........ (Bunu içimden dedim.)
bölümde bir arkadaşımız vardı. kanında aşırı hemoglobin mi ne vardı kışın basketbol formasıyla gelirdi. yazın havalar ısındığı zaman haziran gibi gelemezdi okula. evinde klima karşısında çökerdi. **
neyse..
bu arkadaş birde her ay saçını ayrı bir renge boyardı.. mavi, turuncu, yeşil, mor falan.. kışın ortasında yeşil kafa basketbol formalı bir adam görmek nasıl bir duygu düşünün..
gene neyse
şimdi dönemin 2. haftası bu arkadaş derse geç kalır. o zamanki hoca da bu halini görünce "ooo bu ne kılık! niye geç kaldın! üstelik kitabın falanda yok! zibidi herif! falan" * şey der..
çocuk da "peki" diyip sınıftan çıkar..
ertesi hafta...
hocanın masanın tam karşısındaki sırayı boşaltırır bu arkadaş.. derse gene geç gelir.. kapıyı açar. ve o da ne ...
2 tane kol ve bir sürü kitap! arkasındaki gözükmüyor.. *.. çat diye hocanın tam karşısındaki masaya yıyar kitapları.. ** ve:
+ Olum adın ne senin?
adım recep ivedik
+ numaran ne?
numaram 10. halı sahada hep 10 numara giyerim.
+ yavv sen kimsin evladım?
ben e şeyy student olarak gelmişem kırgızistandan, gelmişem bu topraklara varmışham.
ağzında sakızıyla ukala tavırlar içinde ders anlatıp, sorduğu soruya boş cevap verdiğimi belirten asistan hocama "en azından ağzım dolu değil" diyerek verdiğimi düşündüğüm ayar vardır.