sınavda eline kopya yazan öğrenciyle, asistan arasında geçer.
asistan: kağıdını verir misin, elinde kopya yazıyor.
öğrenci(gayet inanarak, içten ve mantıklı bularak): şimdi bu kopya elimde yazıyor diye illa çekiyor olmam mı lazım, mesela cebimde silah olsa illa sizi vurmam mı lazım...
asistan: alayim kağıdı...
fakülte 1'de her üniversitede gerekliliği tartışılabilecek ama rutin olarak uygulanmakta olan inkilap tarihi dersi vardır. yine bu derslerin birine yoklama vermek bahanesiyle girmiştim. koca adamlar olduğumuz için de konu haliyle siyasete kayıyor ve hocayla öğrenciler klişeleşmiş söylemleri yineleyip ağız birliğiyle birbirini tasdik eden tipik izmirli konuşmaları yapıyordu. yanlış anlaşılmasın, izmirlileri ve düşüncelerini genel itibariyle severim; ama sırf izmir'de bulunduğu için o tarz konuştuğu bariz bir biçimde ortada olan insanlar ve sürekli aynı lakırtıları duymak canımı sıkmıştı. ben de belli ki sıkıldığımı aşikar etmiştim ki hoca: "ne o konu sarmadı galiba" dedi. ben kem küm ederken hoca: "siyaseti sevmiyor musun yoksa" diye devam etti. ben de: "yok pek ilgilenmiyorum" dedim. hoca: "peki neyle ilgileniyorsun mesela" dedi. biraz sinirlenmiş olan bense: "bilmem, tarih ilgimi çeker mesela" demiştim.
seka derse gec kalir kapali kapalidir bi umit sinifa girer ve olaylar gelisir;
hoca: gir ama yok yazarim
seka: (dinlenmesi gereken bir ders oldugu icin) tamam hocam
hoca: yok sayarim bak kabul ettin yani ?
seka: tamam hocam yokum ben (ayar oldum)
seka derse girer once standart olarak kapiya en yakin yere oturur. sonra orda rahat batar bi arkadasinin yanina gecer, oradada rahat etmez herzaman oturdugum yere geceyim der ve tam gecerken hoca seslenir;
bazende ayar vericem zor durumda bırakıcam diye yenilen ayarlar vardır.
arkadaşları arasında sivrilmiş bir hanım kızımız : hocam peniste kemik var mıdır ?
hoca : yok kızım sana öyle gelmiştir.
Hoca konuyu anlatır: burası çok önemli arkadaşlar bak bla bla.
Ben de biraz dinledikten sonra sıkılmaya başladım. Yanımdaki arkadaş da sıkılmaya başlamış ki sohbete başladık. kıkırdama safhasına gelince işler hoca atar yaptı: biz burada çok önemli şeyler anlatıyoruz siz ise kaynatıyorsunuz. Daha sonra nereden öğreneceksiniz bunları? Çok enteresan. Anladınız da mı konuşuyorsunuz?
Ben: (biraz da gaza gelerek) anladık hocam ne var ki bunda?
Hoca: anlamışmış. Gel devamını getir bu sorunun o zaman.
çekinerek kalktım bir süre tahtaya baktım. Hoca sırıtmaya başlamıştı ki tebeşiri aldım elime açıklayarak çözmeye başladım. En sonunda soru çözülmüştü. işte hocam çözdüm dedim. Şurası tam olmamış falan diyerek mırın kırın etmeye başladı. O sırada arkadaşım Lafa girdi: "kitaptaki çözüme çok benziyor sonuç da aynı."
Hoca her ne kadar hoşlanmasa da aferin demek zorunda kaldı.
konu ile alakalı hoca sınıfa döner aranızda kimler realist diye sorar. bunu defalarca sorar cevap gelmez. ben de abileri olarak çıkarım ve
-benim hocam ben realistim.(konu kapansın isterim)
+nasıl realistsin? savun. nedir realist olmak?
-gerçekçi yaklaşırım her duruma, hayali şeylerle uğraşmam. soyut benim faydama değil. derim.
+bana göre her şey soyut. siz öğrenciler de soyutsunuz. neden soyut olmadığını söyle. tartış benimle.
-ben ne yapayım öyle düşünüyorsanız? sizin aklınız sizin fikriniz.
+ahahaha...
bizim bölümde yeni yardımcı doçent olmuş, ve bulunduğu konuma muhtemelen yalakalıkla geldiği için kendisi de öğrencisinden yalakalık bekleyen bir pigme vardı. kendisinin bir grubu vardır, o grup bu hocayla çok sıkıdır fakat geri kalan öğrenciler hiç önemli değildir kendisi için. bir gün dersteyiz, amfide 200 kişi var ve durduk yere şu konuşma geçti aramızda:
- x, y, z, t, v çok iyi öğrenciler gerçekten; fakat 9tek için aynı şeyi söyleyemem.
+ doğal karşılarım hocam, sizin için öğrencinin iyi olması size ne kadar yalakalandığıyla doğru orantılı.
- nasıl konuşuyorsun sen benimle, çık dışarı.
+ siz bir devlet memurusunuz bunu sakın unutmayın.
- pişman olacaksın.
netice ise, kendisinin pişman olması oldu. ayar değildir, sadece beni mesleğimden soğutan bu kadını buradan selamlamak, kendisini iyilikle anmak istedim. amına kodumun çocuğu.
yüzüne karşı hiçbir hocaya saygısızlık yapmadım ya da ayar vermedim/vermeye çalışmadım. sosyal medya üzerinden birçok hoca bende arkadaş olarak ekliydi ya da takip ediyorlardı/ediyordum işte neyse okulun ismini ve bölümü vererek bilimsel hiçbir çalışmaları yok, ders anlatmayı bilmiyorlar ve hatta xxx hocam siz değil ama oda arkadaşınız oraya kendi hakkıyla gelmedi diye açık açık yazmıştım ve sonrasında yine birçok şey yazdığım için 90'larda nasıl faili meçhullerle insanlar susturulduysa günümüzde de mahkeme kararı ya da saçma sapan gerekçelerle yazdıklarım sildirilerek susturuldum hatta cezalandırıldım.