işsiz yetiştiren mekan. nitelikli işsiz oluyosunuz gidince. bi de bi ton kredi borcunu kitliyo devlet üstünüze. 2 yıllık bitiren arkadaşlarımın hepsi memur oldular, ben 4 yıllık fizik bitirdim 400tl ye iş buldum ondan da kovuldum...bi bok olamadım daha anlıyacağın. okuyabiliyosan tıp okuyacan bu devirde, başka bölüme iş yok. ya da en güzeli fetullahçılara takılcan işin hazır olcak mezun olunca. anca öyle yani.
ortamları yüzünden gençleri ahlaktan ve insanlıktan çıkaran yerlerin tümü. okumayın demedik yobazız da demedik. bu üniversite gençliği yüzünden yobaz olası geliyor insanın. bir insan illa üniversiteye gidince değişmek zorunda mı anlayamıyorum sözlük.
üniversite de bi bok yoktur arkadaşlar. her türlü çılgınlığı yapsan bile en fazla iki seneni alır. sonra mal mal etrafında ki insanları hayatı falan sorgulamaya başlarsın. ama yine de işe gitmekten iyidir. sorumluluk azdır. bir de çalışıp okuyan tayfa var ki onların üniversite hayatım çok iyi olsun diye bir derdi yoktur. okulu bitirip para kazanmalıdır. bir de marjinal olmaya çalışan tayfa vardır ki kendini sonsuz kaybetmiştir. en iyisi kendin ol, sevişebiliyosan seviş, içebiliyosan iç, tiyatroya git, 4 senede bitir çok uzatma.
lise diploması kaybı durumunda mezun olunan liseden verilecek belge ile, lys tercihleri sonucunda herhangi bir okula yerleşim gerçekleşirse kaydın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği merak edilen kurum.
insanların hakkındaki düşüncelerini, gelip bu başlık altına yazmaları gerekirken*... şu an sol tarafta, hakkında türlü saçmalıkta başlıkların açıldığı** eğitim, öğretim vs... merkezi. üniversite kelimesi latince olup, anlamı: "bağımsız tüzel kişiliğe sahip ve müşterek çıkarları olan kişiler topluluğu"
benim bu başlığa yazma sebebim burada başlıyor. bu ülkede üniversiteler bağımsız mı? cevap basit. koskocaman bir hayır! daha düne kadar* kolunun altına kitap sıkıştırıp, üniversiteye gitmek potansiyal suçtu. ama en kötüsü de... 12 eylül'ün hemen sonrasında üniversite rektörlerinin, faşist kenan evren'in önünde el pençe durmasıydı. o faşistin elini eteğini öpenin üniversitesinde neyin bağısızlığı, tüzelliği, bilimselliği olabilir?
mesleki eğitim ve üniversite eğitimi arasında, her ülkenin kendine özgü bir dengesi vardır. sonra ne olduysa... bu ülkede bütün millet, üniversiteye gitmek için kendini parçalamaya başladı***.
bu ülke öğrenci, üniversiteye gitmek için dershanelerce soyuldukça gelişemez!
bu ülke öğrencinin, üniversitede harç adı altında soyulduğu sürece gelişemez!**
bu ülke öğrenci, üniversiteye giderken akbil, kentkart, bukart gibi liberal faaliyetlerle soyuldukça gelişemez! ****
bu ülke devletin üniversitelere, bilimsel araştırmalar için verdiği komik rakamlar makulleşmedikçe gelişemez!
bu ülke üniversitelerini potansiyal suç yuvasıymış gibi, hapishaneler gibi şehirlerin dışına yaptığı sürece gelişemez!
üniversite dediğin, şehirin merkezinde olur**. üniversite, şehrin merkezinde özgürlüğü ve bilimselliğiyle şehri, uygurlağın zirvesine giden yolda yukarıya çeker. ama bu ülkede şehir merkezleri, tank hızında bina yapan toki gibilerince... ve halkı üretmeyip tüketmeye, biriktirmeyip harcamaya teşvik eden alışveriş merkezlerince... onların rantı için kullanılıyor.
atatürk'ün önderliğinde kurulan bu ülkenin... yine atatürk'ün koyduğu bir hedefi vardır: muassır medeniyetleri yakalamak ve onları geçmek. bu hedefin gerçekleşmesinde sokaklar ve üniversiteler etkin olacaktır. bunun içinde ülkemiz üniversitelerinin, sahip olması gereken bağımsızlığı ve bilimselliği elde etmesi gerekir. bu işi yapacak olanlar o üniversitelerin içinde, sisteme ve düzene hayır diyecek öğrencilerdir.
unutulmaması gereken... öğrenci varsa üniversite var.
üniversiteler içindeki öğrencilerindir. rektörlerin değil.
bu sene hiç tercih almayan bölümler açıklanmış. devle erkanı üniversite açmak yerine iş istihdamı sağlasa, eğitime kalite getirmeye çalışsa daha mı iyi olur acaba diye sordurtuyor. boş kalan bölümler:
Adıyaman Üniversitesi Fizik
Ağrı ibrahim Çeçen Üniversitesi Kimya
Ahi Evran Üniversitesi Fizik
Amasya Üniversitesi Fizik
Bingöl Üniversitesi Su Ürünleri Mühendisliği
Bitlis Eren Üniversitesi Kimya
Karadeniz Teknik Üniversitesi Ağaç işleri Endüstri Mühendisliği (M.T.O.K.)
Kilis 7 Aralık Üniversitesi Kimya
Niğde Üniversitesi Fizik
Selçuk Üniversitesi Biyokimya (ingilizce) (UOLP-Montana State Bozeman)
Süleyman Demirel Üniversitesi Su Ürünleri Mühendisliği
herhangi bir iradenin etkisi ve baskısı altında olmayan, bilim yapan özgür ve özerk, hayatın pratik mesleğin teorik olarak öğretildiği kurum.
amacı ufuk açmak, sorgulayıp düşünmeyi öğretmektir bir bakıma, evrensel bakış ile yerel bakışı anlayabilmeyi mantığıyla seçim yapabileyi de kavramaktır belki. konularına vakıf olan öğretim üyeleriyle büyüdüyse kişi ve her bir tartışmadan keyif aldıysa, zaman zaman yeter be deyip, tekrar keyifle gidildiyse okunmuştur üniversite.
kimin kiminle yattığını, hangi partiyi kimin düzenlediğini hangi şahsın hangi arabayla geldiğini de dinledik elbette bu dönemde, bizi de konuştu bu insanlar, beyninize tecavüz edenler, özgür zihninizi kalıplar halinde şekillendirmeye çalışanlar vesair, okul bittiğinde bunları hatırlamazsınız. zira bu silsile hayatın her döneminde karşınıza çıkacaktır zaten. özleyeceğiniz nietzsche'nin çekiştirildiği, eşsiz öğrenci evi diyaloglarının olduğu, dost, sevgili, arkadaş ve bilimum farklı insanla geçirdiğiniz her saniyenin ne kadar değerli olduğudur. hayatı daha iyi kavrar ve fütursuzca özlersiniz sonra.
okumak için kızını gönderenlerin çoğunun kızının eve karı olarak döndüğü, her ağaç altında sikiş sokuş yapıldığı, ibneliğin götverenliğin bininin bin para olduğu, çoğunun kalitesinin meslek lielerinden bile berbat olduğu, kominist, anarşist, terörist, eşkıya, ve cümle ne pislik varsa onun yuvasıdır. üniversitenin girdiği şehirden din yavaş yavaş çıkar.
Her türlü isteğe hizmet verebilen kurumdur. Eğlence isteyene eğlence, öğrenmek isteyene öğreti, bölücülük isteyene bölücük... içinde bomboş kafaların, boş uğraşlarının da oldukça fazla olduğu ve giderek fazlalaştığı kurumdur. Ayrıcalıklığını ve özelliğini kaybettiği gerçekliktir. Son olarak entrymi evime misafir geldiğinde okuldan 4. sınıftaki arkadaşımın masamın üzerinde gördüğü kitap hakkındaki diyalogumuzla sonlandırmak isterim.
- bu ne kız, kitap mı okuyon sen?
- evet. ne oldu ki? bitirince veririm okuyacaksan.
- niye okuyon ki?
- ...
arkadaşlıklarının geneli yalan olan kurum.
3 yıldır aynı sınıfta olduğum insanların iki yüzlülükleri, çıkarlarını düşünmeleri ve terbiyesizlikleri beni deli ediyor.
üniversiteden mezun olmanın en güzel yanı, bu riyakarlıktan kurtulmak.
Liselinin "Ahh kapağı bir Üniversiteye atsamda evdekilerin dırdırından kurtulsam" dediği, Üniversitelinin ise Harçlardan belini doğrultamadığı Yüksek Öğretim Kurumu.
Bazı varlıklar ÇiFT ANADAL denilen dalga ile bilgilerine bilgi katıp Çipleri yakmaktadır. Siz siz olun yapmayın.
Ha unutmadan Liseli kardeşim kapağı üniversiteye atınca olmuyormuş gerçekten. Kazandın diyelim okuldaki ilk 3-4 haftan rahat güzel geçer. Sonradan gözlerin açılır. Liseden daha matah bir yer olmadığı Daha çok çalışman gereken ve gözünün yaşına bakılmadıgı kurumdur.
Hele taşra da kazandıysan vay haline. Ben Ankarada kazandım günde 2 saat gidiş 2 saat geliş 4 saatim yolda geçiyor.... Ahhh ahhhh.
insanı farklılaştıran boktan bir yer olarak tanımlanabilir.ortam sosyaldir,her yerde insanlar vardır ama kişinin kafası başka alemlerdeyse üniversitede olduğunun farkına varmayacak kadarda güzeldir.*
üniversite hayata yeni bir bakış açısı açar ama ileri de bitince hiçbir olamayacağını bilsen de devam edersin.ki gelecekte bana da olacak birşey bu,o bakış açısı sokakta soğukta aç kalmış köpeğin bakış açısı ile aynı olacak ama ne yaparsın.