insanın "yokluğun" ne demek olduğunu gerçek anlamda anladığı yerdir. para yok , aşk yok, dost yok, uyku yok, ama herkes bu melankoliyi tatmalı üniversite candır.
Türkiye yükseköğretimi birçok ciddi sorunla karşı karşıyadır. Üniversite toplum ve üniversite sanayi arasında yeterli bir işbirliği mevcut değildir. Üniversiteler toplumun ve bulundukları şehrin ihtiyaçlarına kayıtsız kalmakta, yaptıkları bilimsel çalışmalarda yörenin ihtiyaç ve önceliklerini göz ardı etmekte, açılan birim ve programlara yöre halkından bağımsız karar verilmektedir. Türkiyede üniversite özerkliği yanlış anlaşılmakta ve bu durum, üniversitelerin topluma karşı hesap vermez tavrını güçlendirmektedir. Türkiyede üniversite yönetimlerinin çoğu demokratik katılımdan uzak, aşırı merkeziyetçi ve mutlakıyetçi bir yapıya sahiptir. Üniversite sayısının 150yi bulduğu bir ülkede aşırı merkeziyetçi bir sistemin uygulanmaya devam etmesi makul değildir. Türkiyede üniversiteler genel olarak topluma ve toplumsal sorunlara uzak durmaktadır. Üniversiteler bu halleriyle askeri bir tesise benzetilmektedir.
Dünyada üniversiteler isteyen herkesin rahatlıkla ziyaret edip, istifade edebildiği mekânlara dönüşmüştür. Kendini toplumdan yalıtan üniversite en temel amaçlarından biri olan topluma hizmeti ihmal ediyor demektir. Türkiyede çoğu üniversiteler kendi bulunduğu yörenin kültürel mirası ve toplumsal sorunlarına yönelik neredeyse hiçbir çalışma yapmamaktadır. Diğer taraftan üniversiteler kapılarını öğrenciler dışındaki kesimlere açmakta oldukça tutucu davranmaktadır.
hayat boyu rahat etmek için minimum 4 seneyi kanser olmadan geçirerek çekilen eziyete lisans eğitimi denir. mesleğe yönelik hiçbir şey öğretilmezken, kişiler teorilere boğulur. genellikle artık birçok şeyi elde etmiş olan hocalar, "asistan oldum ben oğlum, boru mu?" kafasındaki asistanlardan daha mütevazıdır. öğrencinin bu süreçteki rolü bilumum eziyet çekmek suretiyle genellikle şeyhlerin girdiği "çile" olarak adlandırılan süreçten geçmektir. ödevler ve projeler, üniversite yönetmeliğinin 1. maddesi olan "öğrenciler robottur, tek görevleri verilen emirleri yerine getirmektir." kuralına binaen verilir. Bunu sorgulamaya çalışan bazı "anarşistlere" ise kalıplaşmış olarak "öğrenci değil misin, işin ne?" cevabı verilir.
mevsim nedeniyle gidilmek istenmeyen yer.. dışarı çıkarken giyinmeyi unutan mı dersin, sıcaktan erkek arkadaşının kucağına bayılan mı dersin.. ama sonuçta modern yer.. bir yobaz olarak sorun bende..
universal kökünden gelir, evrensel demektir. Yani evrene ait bilgilerin konuşulup tartışıldığı, muhakemelerin yapıldığı, sorunların çözüme kavuşabildiği bir yerdir. lakin bu kökensel ve gerçek anlamını ne kadar taşıdığı tartışılır.
artık herkes okuyor üniversite. üniversite gençliğin ve ya bir kesimin 'hayatı yaşamak' diye tabir ettiği, ekmek elden su gölden bir hayat, orda burda sürtmek, birkaç ilişki yaşamak, arkadaşlarla doyasıya batak ve okey oynamak, gezmek tozmak biçiminde okunuyor.
doğru düzgün bir şeyler öğrenilmeyip vizeden finale son hafta ders çalışılıp ve kafaya göre sürdürülen bir yaşam...
hep aynı bakış, ideoloji ve fikirler ile gram değişmeden bitiren andavallar var.
halbuki üniversite değişim demektir; farklı açılarda görebilmek demektir. değişim derken saç sakal uzatmak, küpe takmak değildir ama.
tek kitaplı insandan korkmak gerek. bir insan üniversiteli ise tek kitaplı olmamalı.
5 sene sonra ,mezun olmama iki kala bakıyorum da aslında liseden pek de farkı olmayan şeydir...sivil kıyafet ve anne baba olmadan özgür olmayı saymazsak... çukurova üniversitesinde okuyup,georgia tech de 3 ay geçirmiş bir insan olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki,türkiyede ki üniversite eğitimi diye bir şey yok...neden mi ,başdaki rektörler,dekanlar,profesörler,doçentler hatta ve hatta dandirik araştırma görevlileri bile hep torpille gelmiş. yani olay şu öğrencinin suçu yok,hocası ne ki öğrencine ne vercek...hepsini kastedmiyorum ama hocaların çoğu şu şekilde ;ben özel sektörde başarılı olamam sorunluyum ,bari hoca olayım bir şekilde...bugün baktığımız zaman oxford 'un kütüphanesinde kaç tane türk hocanın kitabı var? kaç tane uluslararası hocamız var?malesef 10-15 tane ,bugün küçümsediğimiz iran da bile 100 lerce uluslararası saygınlığı olan hocalar var...ama bizim hocalarımızın en çok sevdiği şey kompleksleriyle öğrenciyle uğraşıp,ağzına sıçmak ...çünkü garibimin hayattaki en büyük olayı bu...biliyor ki hat etmediği yerde,kapasitesi yok...