bu akıl garibanları genel de müslüman harici kesimi sevmezler.
önce müslüman sonra türklerdir.arap sempatizanı olduklarının hiç farkında değildir.
ilk türklerin inançlarından bir haber olup sadece kavga etmeyi , bozkurt işareti yapıp meydanlarda slogan atmayı bilirler.
-mesela uzun saçlı top sakallı kişileri sevmezler ama bilmezler ki ilk türkler uzun saçlı ve top sakallıydı.
-mesela müslüman olmayan türkleri sevmezler , bilmezlerki ilk türkler müslüman değildi.
-hıdırellez bayramını kutlayanlara küfür ederler , kötü bakalar...ama bilmezlerki hıdırellez bayramı türk bayramıdır.
önce din sonra millet anlayışı bu akıl garibanı arkadaşlarımızı her zaman geri planda bırakmıştır.
şöyle bir örnek verebiliriz.
adolf hitler'in kendi ırkını en yüksek gören dindar bir insan olduğunu bilemeyen yoktur.
sizce sadece insan mı öldürmüştür?
1 gece de bilim adamlarına "antifriz" dediğimiz şeyi icat ettirmiştir...göt korkusundan mı? evet göt korkusundan icat ettiler...peki bu neye yaradı? araba motorlarının soğuktan donmaması.rusya yolları soğuktuk "lebrooonn"
yahudi ve alman gibi davranmayan insanları "kobay" olarak kullandı mı? kullandı..peki ne için? kendi ırkı için , kendi devletinin gelişimi için.bilim adına insanların üzerinde bir çok deney yapmıştır.bu sadece kendi devletinin gelişimi adına yapılan bir şey.
hitlerin yaptıkları iyi veya kötü bu tartışılır ama önemli olan bu değildir , önemli olan milliyetçilik anlayışıdır.
ben size gidip insan öldürün demiyorum ama ağzınızdan milliyetçiyim sözü çıkarken , geniş düşünün , milliyetçilik sadece bayrağa sadak etmek değildir , ülkenin gelişimine yardım etmek aslında ülkeye her anlamda yardım etmek milliyetçiliktir.
derin devletin değil derin milletin fedaisi olan vatansever türk milliyetçileridir.kalbinde allah ve vatan aşkı olan insanlar olduğu için her daim komünistlerin ve bölücü puştların hedefinde olan gönül erleridir.vatan dendiği zaman 300 milyonluk türk dünyasını kucaklayanlardır.ölüme şartsız koşulsuz yürüyen yiğitlerdir.memleketin karış karış işgal edildiği lenin maonun posterlerinin dört bir tarafı sardığı peygamber efendimize üniversite önlerinde küfürler edildiği zorlu bir sürecin ardından 12 eylül darbesiyle daha da zor bir süreci yaşayan c-5 lerde mamaklarda ve idam sehpalarında yeniden can bulan kulaklarına okunan ilk ezanda şehadet defterine adları yazılan türk mücahitleridir.
ülkücüler belgeselinin cekilmesiyle büyük bir adım atılmıştır.. tabi ki herşeyi tam manasıyla kapsamıyor lakin şimdiye kadar yapılanlar, cekilen cefaler, edilen işkenceler bu sekilde anlatılmamıştı.. hep sol'un cektikleri anlatılmış genç beyinlere hep onlar zulüm görmüşcesine aktarılmıştır.. gercek ülkücülerin tanınacağı, mamak olayı hepsi gecmektedir.. simdi ki nesil, ülkücüleri sokak basında toplanmış serseri olarak addedmektedir.. bu belgeselde görüleceği üzre önce Allah ve islam yolunda onunla birlikte vatan, millet aşkıyla yanıp tutuşan binbir olay yaşamış, gercek manada yaşamışların anlattığı güzel bi yapıt..
alperencilerin muhsin yazıcıoğlu olmadığı için beğenmediği, komünist ve muhafazakar kesimin iğrendiği, ülkücülerin ise pek bir beğendiği filmdir. not:cumartesi günü gitmeyi düşünüyorum.
12 eylül öncesi ve sonrasının anlatıldığı ve ülkücülerin gördüğü işkence ve insanlık dışı muamelenin anlatıldığı belgesel de ülkücülerin canından çok sevdiği ''devlet baba''nın kendilerine bakış açısını bir daha gördüler. babalarından yedikleri tokadın acısını daha başka hissettiler salonda.
16 yaşında olmasına rağmen yaşı büyütülerek idam edilen erdal eren in acısını bir daha yaşadılar.
gümrük ve tekel bakanı gün sazak ın kanser hastalığına yakalanmasına değil de şahadet şerbetini içmeden ölecek olacağı için duyduğu acının nasıl şahadete dönüştüğünü belki de ilk defa duydular.
mustafa pehlivanoğlu nun ders niteliğinde ki mektubunda yazdıklarını kulaklarına inanmayak dinlediler.
tanım: idama düğüne gider gibi giden, ölümü bu kadar sukünetle karşılayabilen nefislerin de olduğunu bir kez daha hatırlatan filmdir.
komünistleri rahatsız ettiği her halinden belli olan belgeseldir.komünistlere göre vatanı milleti sevmek gerekirse onun uğrunda ölmek suç olmuş daha ne olsun.
kötü anlamda söylemiyorum tabi ama fragmanını korku filmi gibi bulduğum filmdir. merak da ediyorum çünkü son yıllarda bir sol içerikli film furyası almış başını gidiyor.
gerçekleri hiç yansıtmayan filmdir. bakın hepsi demiyorum ama benim tanıdığım ülkücülerin çoğunun bir elinde votka diğer elinde sigara oluyor. din deyince laf ettirmezler ama sözde ettirmezler kardeşim. icraate gelince tık yok hiçbirinde.
bazı delikanlımsı kişilerin izledikten sonra uzun palto ile ortalarda gezeceği filmdir. sinemada birbirlerini dövler bizde keyifle izleriz. bsg denilen filmler.
okuldan çıkan silahsız öğrencilerin üzerine bomba atıp kaçışanları otomatik silahlar ile taramak, yedi silahsız genci telle boğarak öldürmek gibi nice eylemleri vardır..
gençlerden birinin sağ kaldığını öğrenincede yurdu terkedecek kadar götsüzdürler.
devletin pis işlerini yapmak, avrupa ile olan uyuşturucu trafiğini kontrol etmek, yurt basıp tek buldukları öğrencilere çullanmak gibi davalarına sayısız hizmetleri vardır.
bugüne özel yine sosyal sitelerde göreve girişmişlerdir.
- hemen profil resmini başbuğ'un resmini yap.
- ülkücü yeminini profilinde paylaş.
- vatan sevgisi ile google'dan bir sürü yazı bul ve duvarına yaz.
- mission complete.
gun itibari ile ankarada dil tarih cografya fakultesini basmis ve sinavlarin ertelenmesine neden olmus guruptur.gazi universtesinde iktidar,ankara universitesinde azinlik olan siyasi bir guruptur.
--spoiler--
ırkçü çizgiden arapçı dinci çizgiye kayarak erimiş aşınmış kaybolmuş grup. içlerine girmiş olan cemaatin truva atlarına yenilmiş organizasyon.
--spoiler--
--spoiler--
aslında islami tarafları lafta kalmıştır. ocakta kuran'a el basıp akşamına meyhanede kafa çeken tipleri çoğalmıştır.
--spoiler--
--spoiler--
ümmetçilik ayağına bilinçli ya da bilinçsiz kürtçülük yapan siyasi oluşum...
--spoiler--
spoilerlerden de anlaşılacağı üzere bir türlü kendisini izah edememiş yahut izah etse dahi anlamak istemeyen beyinsizlerle çok uğraşan bir gruptur. bir birine tamamen zıt sebeplerle suçlanmaktadırlar. amerika düşmanı biri kızacaksa hemen amerikancı yapar bu insanları, islami tarafı ağır basan birisi kızacaksa hemen ırkçı, din düşmanı yahut şamanist yapar, hümanizmi azıcık ağır basarsa hemen ırkçı yaparlar. hatta sınır tanımayıp kürtçü olduklarını bile iddia ederler bu kişilerin. halbuki tek dertleri vardır o da ilahi kelimetullah nizamı alem davası. her fırsatta hakarete maruz kalsalar dahi, sürekli mafyacılıkla suçlansalar dahi buradan edepleriyle cevao verirler. kendilerini cahillikle suçlayan kendini allame zannedenlere sadece tebessüm ederler. çünkü bilirler ki farklı fikre inanmak cehalet değil bilginin ürünüdür.
düşünsenize ne garip bir oluşummuş bu ülkücüler ki, hem amerikancı, hem türk ırkçısı, hem kürtçü, hem ümmetçi, hem şamanist, hem mafya, hem çete olabilmektedirler. e bu kadar suçlandıklarına göre, her çevreden tepki aldıklarına göre ki asılsız yere onca cahilin hakaretine maruz kaldıklarına göre, geriye doğru yaslanıp iyiki ülkücüler deniz demenin keyfini yaşamak lazım.
ülkücüler tarafından ve ülkücüleri anlatan ilk belgesel olacaktır. muhtemelen sayısız eksik bulacağız lakin başlangıç olması hasebiyle beklentilerimizi düşük tutup sinema salonlarına akın edeceğiz efendim.
Bir gün herkes bizleri anlayacak ve hak verecek...Evet ; bir gün ama hangi gün?...iş işten geçtiği gün mü?Ülkenin parçalandığı,vatan toprağının çoktan yabancıların,emperyalist devletlerin hizmetine girdiği,işçilerinin Amerikalı patronlarının hizmetinde çalıştığı gün mü? O gün iş işten geçmiş olmasın sakın...Ama korkmayın ; o günü asla bu ülkeye, bu aziz millete yaşatmayacak birileri vardır.Mutlaka ama mutlaka vardır.Çok uzaklara gitmeyin, tenha yerlerde aramayın onları.Onlar çok yakınınızda hemen başucunuzda olabilir, elinizi uzatsanız belki onlara ulaşabilirsiniz.Onlarla aynı evde, aynı apartmanda,aynı sokakta, aynı mahallede aynı havayı teneffüs ediyor olabilirsiniz.Kimmi onlar ? Hemen uzatmadan söyleyeyim;
Ülkücüler..
Bundan 40 yıl evvel Türkiye Sovyetlerin bir eyaleti olmasın,Ata toprağına Moskof mezaliminin eli değmesin diyerek şanlı mücadeleye başlamış,ABD emperyalizmine düşman,ancak Rus emperyalizminin piyonu,oyuncağı,silahşörü olanlara karşı üç bin ülküdaşını toprağın kara bağrına,şehit toprağına yollayan 12 Eylül zulmünde Mamaklarda,C-5 lerde ''Ülkeyi kurtarmak,Muhammedi savunmak sizlere mi düştü ?'' denilerek işkencelerin en babasını görmüş Ülkücüler...
9 ülkücü genç sırf solculara denk olsun denilerek 12 Eylül zihniyeti tarafından ipe götürülüyordu. O gençler darağcına bayrak,kuran ve nizam-ı alem sevdasıyla çıkıyorlardı.Onlar ölümü çoktan yenmiş,kendilerini Alparslan'ın,Fatih in Yavuz'un davaları olan Türk-islam davasına adamış gençler...Onlar dört kolluya bindirilirken dava arkadaşları, ülküdaşlarıda en ağır işkencelere tabii tutuluyordu.Dünya Siyaset Tarihine kara bir leke olarak geçecek ''MHP VE ÜLKÜCÜ KURULUŞLAR DAVASI''başlıyordu.Hareketin önderi Alparslan Türkeş ve yaklaşık olarak 500 Ülkücünün kellesi isteniyordu.ilk duruşmanın başlamasına yakın kendilerini ''Faşist''likle itham eden ''ABD' nin bizim çocukları''na, darbecilere bir süpriz hazırlıyorlardı.Tüm sanıklar ve hakimler yerlerine oturmuş bir tek kişinin salona girmesini bekliyorlardı. O kişide çok gecikmeden salona gelen ''Faşist bir devlet düzeni kurmakla suçlanan'' Alparslan Türkeş' den başkası değildi.Türkeş salona geldi ama ne geliş asıl suçluların kimler olduğunu gözlerinden anlayan,Ülkücülerin hangi masabaşı oyunlarıyla hayatını kaybettiğini bilen,bugünde Türk-islam Ülküsü gibi yüce bir davaya baş koymanın önderlik etmenin cezasını çoktan çekmeye hazır biri olarak...
Türkeş'in gelmesiyle MHP yöneticileri ve Ülkü erleri hep bir ağızdan ''istiklal Marşı''nı okumaya başlıyordu.Devletin düzenini değiştirmek isteyenler,o devletin Milli Marşını çektikleri tüm çile ve işkenceler rağmen tüm soğukkanlılıklarıyla ve büyük bir mutlulukla okuyorlardı.Bunu gören darbeci zihniyet ''ABD çocukları'' bundan sonraki duruşmalara ilk olarak Türkeşi getirmeyi kararlaştırıyorlardı.Tam 6 yıl süren bu mesnetsiz dava bir çok Ülkücünün hayatı için bir dönüm noktası oluyordu.O cefalı günlerini çileyle,dertle ,tasayla yoğuruyorlardı.Birçok yakın çalışma arkadaşını ve ülküdaşını Marksist-Leninist teröre kurban veren Alparslan Türkeş 9 Nisan 1985 gününe kadar tutuklu kaldı.Diğer Ülkücülerin ve Mhp lilerin durumuda Başbuğ'dan çok farklı değildi.Birçoğu hakkında karara bağlanmış bir ceza olmamasına rağmen ömürlerinin uzun bir bölümünü tek kişilik hücrelerde , tabutluklarda zor şartlar içerisinde geçirmişlerdi.Buna en güzel örneklerden biride 25 Mart 2009 günü bir helikopter kazasında kaybettiğimiz,BBP Genel Başkanı ve eski Ülkü Ocakları yöneticisi Muhsin Yazıcıoğlu'dur.Yazıcıoğlu,5 yılı hücrede olmak üzere 7 yıl hiç bir suçtan hüküm giymemesine rağmen cezaevinde yatıyordu.Çıkar çıkmazda ''nerede kalmıştık ?'' diyerek yoluna devam ediyordu.
Görüldüğü üzere 12 Eylül Askeri Darbesi öncesi sola göre daha çok kayıp veren Ülkücüler 12 Eylül mezaliminde de aynı sıkıntıları aynı işkenceleri görüyor aynı dertleri yaşıyordu.Ama onlar Devletlerini kimseye şikayet etmiyorlardı.Biliyorlardı ki o Devlet olmazsa bu ülkede olmazdı.Herşey bu ülke,bu ülkü ve bu devlet içindi.
Ülkücü Hareket daha sonra çok değişmeler yaşadı.Gidenler oldu,ayrılanlar,kopanlar oldu ve tabii ki aramıza katılanlar, bizlerle bir parça ekmeği bölüşenler oldu.4 Nisan 1997 günü Başbuğumuzu,yolbaşcımızı,önderimizi Alparslan Türkeşi ebedi aleme göç ettik.Aynı yıl ''Devletin Başına Devlet Gelecek'' tezahüratları altında Devlet Bahçeli partimizin yeni lideri oldu.99 da iktidarın ikinci büyük ortağı olduk,2002 de baraj altında kaldık,2007 de yeniden TBMM çatısı altında temsil edilmeye başlandık.Devlet Bahçeli arkasına aldığı teşkilatın büyük desteğiyle yoluna devam ediyor.Türkeş'in iyi bir öğrencisi olduğunu,her fırsatta kanıtlıyor.
Adına önce ''Kürt Açılımı'' daha sonra ''Demokratik Açılım''ve nihayet ''Milli Birlik projesi adı verilen ''ihanet ve Yıkım Projesi'' ne ortak olmayarak Milli iradeyi bir kez daha kararlılıkla yansıtıyordu.Haburda davul zurnayla Terörist karşılanmasına ''sevindirici gelişmeler'' diyene Şehit Ailelerinin, Kızılay'a girememesine sesine çıkarmayan Şehitlere ''Kelle'', Hainlere ''Sayın''diyen AKP iktidarı ,kokuşmuş zihniyetler ve sözde aydın ancak beyni satılmışlar MHP yi, Devlet Bahçeli'yi ve Ülkücü Hareketi kendi malum medyalarında sabahtan akşama kadar eleştirmekte ve kendi ihanetlerine kılıf aramaktadırlar.
ABD' DE ABD bayrağı asılı evinde gününü gün eden ve Yurda dönme planları yapan Fethullah Gülen ve Akp' nin pohpohladığı;kendilerini şirin göstermesi karşılığında her türlü yolun onlara açılacağı vaadiyle zevklenen RTE(Recep Tayyip Erdoğan)Medyası birer piyondan öte hiç birşey değildir.Medya patronlarından birine hemen kısaca bakalım.Akın ipek...Bugün Gazetesi Bugün Tv ve Kanaltürk TV'nin sahibi.Bu şahıs daha önce Altın işletmeciliğiyle meşguldü.Birgün ne olduysa Medya'ya el atmaya karar verdi.Yukarıda ismi zikredilen Medya Organlarıda sürekli zarar etmektedir.Buna rağmen bu şahıs Doğan Grubunun elinde çıkaracağı Star TV için kolları sıvamıştır.Sormak gerekmez mi sayın ipek'e acaba bu değirmenin suyu nereden gelmektedir? Her şart altında koşulsuz desteklediği RTE ve AKP den mi?MHP nin ve Ülkücülerin Medya desteği bu güne kadar hiç olmamıştır bu desteğe ihtiyaçlarıda yoktur.Çünkü Medya tarafından desteklenmek için Okyanus ötesinden icazet ,Erivan'dan emir, Brüksel'den nota alacak kadar Milli ve Manevi değerlerimizi bir tarafa atmamız gerekmektedir.
iktidarın her yaptığı işe çanak tutan bu malum medyanın başınıda Zaman , Taraf , Yeni Şafak Vakit gibi gazeteler ile ATV, STV , Kanal 24 gibi Tv kanalları çekmektedir..
Türkiye her geçen gün çözülmekte ve kan kaybetmektedir.Hükümet ülkenin gerçek sorunlarıyla yüzleşmemekte ve kaçmaktadır.Bunuda her zaman yaptığı mağduriyet psikolojisiyle örtbas etmeye çalışmaktadır.
Neyin mağduruyetidir bu diye sormak hakkımız değilmidir? 10 yıldır tek başına iktidarda olmanın mı? Medyada sürekli pohpohlanmanın mı? Türban sorununu çözememenin mi ? yandaşa ucuza ihale kapatmanın mı? Okyanus ötesinde icazet almanın mı ? Ordu mensuplarına çirkin iftiralar atmanın mı ? Çiftçiye ''Ananı da al git''demenin mi ?Şehitlere ''Kelle'' , bebek katili Apo'ya ''Sayın'' demenin mi ? Elektriğe, Suya, Doğalgaza zam üstüne zam yapmanın mı mağduriyeti lütfen açıklayın.
ilk olması açısından önem taşıyan belgeseldir. Eksikleri, gedikleri hataları, beğeneceğimiz veya beğenmeyeceğimiz tarafları olacaktır lakin Nursuz nurcuların bile çoktan el attığı ve milli birlik ve beraberliğin yanı sıra dinimizi de parçalamaya yönelik çektikleri filmlerle girdikleri sinema sektörüne girişimiz çok ama çok önemlidir.
Ülkemizin bütün basın yayın kuruluşlarının sol ve sağ gruplarının elinde olduğu bir ülkede 1968 ve 80 arasındaki dönemde vatan ve din uğruna canını veren ülkücülerin, uğruna canını verdiği milletine eli silahlı katil caniler olarak tanıtılması milliyetsizleştirme ve dinsizleştirme senaryolarının birer parçasıdır. Hz. Haris(r.a) ve Hz. Sümeyye(r.anha) ile başlayan Kılıçkıranlarla Özmenlerle devam eden şehitler kervanına benim de kanım iay-i Kelimetullah yolunda, Türk-islam Alemi uğrunda feda olsun diyerek fikrinde zerre şüphe olmadan yürüyen ülkücüleri bu şekilde lanse etmeye çalışan yüreksizlere en büyük cevap Ülkücüler belgeseli ile verilecek ve Türk toplumu hipnozdan uyanıp gerçeği fark edecektir.
Yapımcılığını kendini Seyyid Ahmed Arvasinin Ben, Afrikanın her hangi bir kabilesinde de dünyaya gelsem, yine Türk Milliyetçisi Ülkücü olurdum sözüyle tanımlayan saygıdeğer büyüğümüz Arif ilke ve Türk Milletinin hakkını savunmaya borçlu, suçlu, yalnız Türk kalmayana dek devam edeceğiz... sözüyle mücadelesinin sonsuz olduğunu belirten Sayın Bilal Kalyoncunun yaptıkları Ülkücüler belgeselini izlemek ve izlettirmek hepimizin görevidir. Yıllarca acındırılan, masum gösterilen kızıl katiller ortada, TVlerde cirit atarken; dizilerden özendirilen gençlik her gün biraz daha kaybedilirken artık dur! deme sırası geldiğini düşünüyorum. Hatırla Sevgili adlı diziyle başlayan, Öyle Bir Geçer Zaman ki, Bu Kalp Seni Unutur mu, Behzat Ç ve son olarak devrin son anarşisti mahsun kırmızıgülün Hayat Devam Ediyor adlı TV dizilerinde ülkücü hareket düşmanlığı ve devrin modası komünizm hayranlığı seri şekilde devam etmektedir. Türke sövmenin moda olduğu, seyit demekten çekindiğimiz rızaların, mahirlerin, denizlerin ve daha nice hainlerin kahraman ilan edildiği ülkede Bayrağa kan gerek, solmasın diyerek canlarını kanlarını feda eden devletin üniformasız şehitleri ülkücüler yargısız infaza tabii tutulmuştur.. Ama sehpasını çekmeye gelen cellâttan dahi helallik alan, son nefesinde Kelimei Şehadeti haykıran Ülkücüler, eğrilerin hükümdar olduğu toplumda inadına dik, inadına doğru olarak kalmışlardır.
6 Nisan günü Türkün haykırış günüdür. 6 Nisan günü ülkücülerin düzenden öç alma günüdür. 6 Nisan günü Türk Milletinin ırgalanış günüdür. 6 Nisan günü ezber bozma günüdür. 6 Nisan günü hepimizin günüdür. Sinema salonlarında en önlerden yerlerimizi alıp saflarımızı sıklaştıralım. Türkün hükmetmediği devlete, kurumlara, hatta sinemalara saygı duymayalım