numaralı tiplerin çemkirmelerine muhatap olan üye. bazı tespitlerimden ötürü fena halde bozulanlar var. aslında kimseye kemik attığım da yok. ne eşkıyalığı savunurum ne de terörü. çakma komünistlerle dalga geçmeye de bayılırım.
hem özgürlüğü savunuyorum pozlarına bürüneceksin, hatta bunu avatarına bile yazacaksın, sonra da insanlar özgürlüklerini kullandı diye ona eşkiya diyeceksin. adama gülerler.
"Haydi koş alabildiğince özgür
özgürlük dediğin nedir çocuğum
Koşabilmek mi kumsallar boyu
Meydanlar dolusu bağırabilmek mi yoksa
Susabilmek mi asırlar boyu
Sessizce ağlayabilmek mi yoksa
Sen sen ol çocuğum
Özgürlüğü öyle hafife alma
Özgürlük ne yarım ekmek ne yarım ezgi
O masmavi bir bulut gök yüzünde
Ulaşılması güç ama imkansız değil
Özgürlük birlikte paylaşamadığımız
yüreğimizden Bileğimize indirilen zincir olmasın.."
Hayatta iki şeye hakkım olduğuna karar verdim.
Biri özgürlük, diğeri ölüm.
Birine sahip olamazsam ötekini isterim. Çünkü hiçkimse beni canlı tutsak edemez.
özgürlük bile bir seçim ile seçilir. insanın kendisini araması ve bulması bir seçim değil de nedir?
kendinizi anlamak için darbe niteliğinde bir film önereyim tam olsun.
(bkz: into the wild)
çok güzel birşeydir özgürlük. bir de bu isimde bir yazar vardır ki ne yazık ki bu kavram kadar iyi değildir. yumurtaya keleş muamelesi yapar, yumurta atanlara terörist yaftasını yapıştırır. yumurta onlar evladım, keleş değil. öldürmez kimseyi.
esaretin bedeli filminde özgürlüğün ne demek olduğunu özgürlük için neler yapılabileceğini görüyoruz.reklam gibi oldu biraz ama gece gece nerden çağrıştırdıysa.