ben özgür bir insan mıyım?
bir cinayet işleyemiyorum. hunharca öldüremiyorum.
bu yüzden kendimi öldürüyorum.
ben özgür bir insan değilim.
bu yüzden ölmek istiyorum.
entrikaları beceremem.
hunharca öldürmek isterim ben.
düşmanı yapmacıksız boğazlamak isterim.
atlarla dolaşmak istiyorum.
bir atın boynuna sarılarak ölürüm belki.
bir kadını seviyorum.
ilkokul aşkımdı kendileri.
tüm saflığı onda buldum.
o şimdi burada yok, yanımda değil.
boğazlamak istiyorum onu.
çamlı bellerde koşmak.
savaşmak istiyorum.
ben özgür bir insan değilim.
öldürme özgürlüğümü alıyorlar elimden.
kılıcım yok.
her sabah kalkmak... her akşam uyumak!
bunlar saat hesapları.
ben özgür değilim.
biraz da uzlaşmaz bir insanım.
ölmek istiyorum.
peki ölmek gerçekten özgür olmak mıdır?
bilmiyorum, lakin bu zayıf bedenim
birçok şeyin çatışmaları altında olmaktan yoruldu.
çiş yapabilmektir. prostatı yüzünden yapamayan amcanin dakikalarca canını yakarak sonda takmamin ardından gülümsemesi ile anladim.
yatarken rahat nefes alabilmektir. kalp yetmezliği olan abi oksijen maskesine çaresizlikle elini uzatınca anladim.
ayakta durabilmektir. yanan evinin balkonundan atlayıp felç olan teyzeden hikaye alırken anladım.
görebilmektir. diyabet yüzünden görüşünü büyük oranda kaybeden teyze "üstümü örter misin evladım?" derken yüzüme değil boşluğa bakınca anladım.
birkaç dakikada elini yıkayıp banyodan çıkmakabilmektir özgürlük. bir kız çocuğunu otuzuncu dakikasında çıkarmak için dil dökerken anladim.
konuşabilmektir. yüksek tansiyon sebebi ile inmesi olan abla derdini anlatamadığında anladım.
yastığa başını koyduğunda uyuyabilmektir. geçen hafta yeğenini kaybeden ve testleri normal olmasına rağmen ağrılar içindeki abiyi evine yollarken anladım.
nabzının alınmasıdır özgürlük. arrest gelen hastayı kurtaramadığımızda anladım.
sağlıklıysan özgürsün, gerisi boş laf, gerisi bahane.
kıymetini ne kadar farkında olduğumuzu merak ettiğim durumdur. oysa o kadar güzel bir şeydir ki özgürlük, yeri geldiğinde insanların seve seve canını neden verdiklerini anlayabiliyorum. özgülüğü insana yakıştırıyorum, özgürlüğü elinden alındığında buna isyan eden anarşistlere de hayranım. çünkü bu insanların ne yapmak istediklerini anlıyorum. bir yerde herkes kendi istediğini yaparken, sen sırf cinsel kimliğinden, inandıkların yüzünden veya sırf faklı ırktan olduğun için bir şeylerden mahrum kaldığında özgürlüğün ne denli önemli bir şey olduğunu anlıyorsun zaten. sonuçta bunu sağlayan da eşitliğe olan inancımız. diğerleri kadar sende insansın, diğerleri kadar sende yer kaplıyorsun ve diğerleri kadar senin de değerlerin var. birileri kendi değerlerini karşında yüceltirken oturup bu kaderim diyemezsin. yada bu hakkı bana verin, beni de ne olur dikkate alın diye yalvaramazsın. anarşi burdan çıkıyor, eğer istiyorsan mücadele edip alıyorsun zaten. işte burda dava da devreye giriyor, işte burda ölümler, gözyaşları ve kanlar olup bir ideolojinin tarihi yazılıyor.
Özgürlük, zincirini koparmış bir köpeğin yapabilecekleri kadar dır aslında.
Çünkü öyle insanlar var ki, zincire vurulmuş bir köle gibi yasamaktan bıkmıştır, ve sonuç olarak zincirinden kurtulan bir köpeğin ne yapacağını kestiremessiniz..!
canlı bir organizma gibi hareket eden devletler, uluslararası sistemde kendilerinin üstündeki bir oluşumu egemenliklerine ve özgürlüklerine aykırı olacağı gerekçesiyle reddederlerken canlı birer organizma olarak bizim, devletleri kabul etmemiz özgürlüğümüze yaptığımız en büyük ihanetimizdir.
hiçbir zaman olmayandır. insan doğası itibarı ile yoldan çıkmaya, hata yapmaya meyillidir. içi boş, bayatlamış, Avrupa özentisi özgürlük söylemleri toplumları felakete sürükler.
daha da beteri kendi değerlerine saygısı kalmayan, kof, terbiye ve adap bilmeyen nesiller istemiyorsak herkesin içinde bulunduğu toplumun değerlerine sahip çıkması onun ötesinde saygı duyması lazım. ama bizim ülkemizdeki bir takım azınlık özgürlüğü küfre denk görüyor. işte o zaman ayarları bozuluyor, o zaman tökezliyorlar.
tökezleyene tokat atmak da ecdadımızın bize verdiği bir görevdir uyarı mahiyetinde.
Herkesin kafasına göre yorumladığı ve aslında kimsenin tam olarak ne olduğunu bilmediği bir kavramdır. Özgürlüğü elinizle tutamaz, gözünüz ile göremez, tadına bakamaz ya da sesini duyamazsınız. Yani özgürlük soyut bir kavramdır sadece. insanların sadece kendinde bulduğu ve başkasına vermek istemediği haklarda denilebilir. Öyle ki herkes kendi özgürlük tanımına göre yaşamak ister ama bu mümkün değil değildir. Bazı insanlar kendi özgürlük sınırını kendi çizer. Bazıiinsanların özgürlük sınırını iste toplum, ahlak, din ve devlet çizer. Bu özgürlük her zaman eksik olmaya ve yanlış anlaşılmaya mahkumdur yani aslında sonsuz özgürlük diye bir şey asla yoktur.
Tek ilaha kulluk, insanı diğer varlıklara kulluğun basitliğinden kurtarır. Yüceltir onu. Gönlünde tüm kullarla beraber eşit bir seviyede olma bilincini verir ona. Bu nedenle o, kimsenin önünde eğilmez. Herşeye egemen olan tek Allah'tan başka kimseye boyun eğmez. insanın gerçek, özgürlük süreci, insanın vicdanından ve evrendeki olguların gerçekliğine ilişkin düşüncesinden kaynaklanan bir özgürlük sürecidir. Ortalıkta tek kuvvetten başka ve tek ilahtan başka bir şey yoktur. işte özgürlük hareketi kendiliğinden bu düşünceden doğar. Çünkü bu, mantıklı olan tek çıkış yoludur.