normal şartlarda böyle bir erkek, hiçbir kadına yaranamaz. hayatını siker atarlar. sonra da kendilerini it yerine koymayan tekme tokat siken heriflere koşarlar.
şimdi bakıyorum da her kızın ağzında bu naif adamın şiirleri. iki yüzlü, sahtekarlar.
Yarıda kalmış aşklarının hesapları içinde
Denizlere açıldı içimizden biri
Niçin gittiğini söylemeden.
Doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri.
Yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.
Bulacak sanıyordu yenilikleri.
Her an bir yeni su vardı,
Her yeni suda bir yeni an.
Deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından
Yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.
Bitmiyordu köpüklerle renkler
Bir başka damlada, bir başka ışıkta başlamadan.
Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
Dışında ne varsa yeni, ne varsa gerçek.
Yeni manzaralarla gelen yeni duygular
Hani, eski kelimelerle olmasa
insanın ömrünce devam edecek.
Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
Anladı,ölmekle yaşamanın birleştiği noktada
Yeni rüzgarlarla esen yeni korkulara
Yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin
Nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini.
Anladı, bütün olmuşlarla olanların
Ve bütün olacakların
O kelimelerin içinde
Mutluluğun gözü kordur,
Yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek yürür,
Oburu uykusunda bile bağırır.
Mutluluk yalnız kendisini görür;
Unutur bu yüzden ilkin kendisini.
Yalnızlık kendi tutukluğunda özgür,
Boyuna bekler donsun diye sesini.
Mutluluk alışır kendisine, ölümden beter;
Borçsuzluğuyla ovunur, ama kedisi doğurmaz.
Yalnızlığın gidecek bir yeri yoktur;
Boyuna kapısına döner, açan olmaz.
Mutluluğun mezarları, yalnızlığın heykeli var...
Her ikisinin de saksılarında çiçek.
Biri hep başka bir renkle solar,
Öbürüyse ha açtı, ha açmayacak.
Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır, bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.
özdemir asaf, tarzını sevdiğim bir kaç şairden biridir. elbette bir şiiri okurken onu hissedebilmek gerek. şiiri yazanla aynı hisleri taşımak zorunda olmasanız bile şiirin size aksettirdiği hisler, özünde belki de bunun için yazılmamış ve yine belki de egoist bir şairin kendi dünyasını anlatan sihirli kaleminden çıkan sözcükler olsa bile tamamen size özel ve okudukça sözcüklerinin teker teker etrafınızda dolaşıp şiirin sonunda kimyasal bir süreci başlatmak üzere birleşerek vücudunuzdaki bir takım hormonları harekete geçirecek nitelikte olması gerekir. kimse üçüncü şahısların yaşam döngüsünü hayal ederekten mutlu veya mutsuz olmak istemez, istese de yapamaz zaten. kaliteli bir şairin yeteneği ise kendi yaşam döngüsünü sanki sizin yaşam döngünüzmüş gibi size aksettirebilmesinde yatar. yani, bir şiiri beğeniyorsanız, o şiirin şairi aslında öyle olmasa bile sizsindir demektir. özdemir asaf da benim için bunu yapabilen yegane insanlardan biridir.
"Bir kadının dudaklarında değildir aşk.
Bedeninde hiç değildir.
Aşk, kadının göz kapaklarındadır.
Kadın, göz kapaklarında saklar o adamı.
Ne kadar yanarsa yansın canı, ağlayamaz bazen.
Sımsıkı yumar gözlerini.
Adam hep orda kalır.
Kadın, asla bırakmaz adamı.
Kadın, asla vazgeçmez ondan."