uzun zamandır ilk kez bir dizi gözlerimin dolmasına sebep oldu. izleyen herkesin mutlaka kendi ailesinden bişeyler bulacağı kesin. otoriter gibi görünen evinden uzakta bir baba, çocuklarına ve ailesine kol kanat germiş her şeyini feda eden, kocasına aşık fedakar bir anne.. şu dizi kirliliğinde gerçekten izlenebilecek nadir dizilerden. izlerken yaşanmışlıkları hatırlatıp derinden etkilemiştir ayrıca!
arkadaşla öğle vakti evde mal gibi otururken tekrarına rastladığımız dizi.
oyunculukla ilgili herhangi bi bilgim falan yok, anlamam yani. ama acayip gerçekçi oynuyorlar lan! evin oğlunun dayak sahnesi ciddi ciddi en gerçekçi dayak sahneleri arasına girebilirdi. ya da ben şu an uydurdum bilmiyorum. ha bi de eski yıllların elbiselerini, ayakkabılarını, saç modellerini hatta dizideki dekorları falan acayip kıskanıyorum ben. ciddiyim bak o sadelik, o saflık, o abartısız doğal haller. of neyse uzatmıycam. güzel işte.
çemberimde gül oya ve hatırla sevgiliden sonra takip edebileceğim bi dizi bulduğum için beni sevindirmiş, yüzümü güldürmüş, mutlu etmiş olan şey. *
aslında fena dizi değil ama kanald'nin yayın politikası yüzünden piç olacak gibi duruyor. ulan eşşek sıpaları bi dizi günde 5 kere gösterilirmi ?
(bkz: ah benim oğlum salak oğlum)
--spoiler--
+ söyle bakalım carolin kim?
- hangi carolin?
+ kıvırma kim bu carolin
- kim söyledi? hayır kim söyledi? sen söylesene bana kim söyledi?
+ kıvırma var mı böyle bişey yok mu?
- otur bi saniye. otur. otur bi saniye.
--spoiler--
dizi izleyen ve evlenme merakı içinde, kıskançlıklarıyla ünlü tipik türk kızlarında "kaptanla evlenilmez" etkisi yaratacağını düşündüğüm, en kısa zamanda kaptanlardan kınama almasını beklediğim dizidir.şöyle bir söz de duymuştum vakt-i zamanında; "kaptanın parası bol karısı dul."
dizi ilerleyen bölümlerde bunu doğrulayacak mı bakalım.bekleyip görelim efenim.
vakit öldürmek amacıyla izlediğim iyikide boş vaktim çokmuş dedirten dizi.. beni derinden etkiledi dekora verilen emeğe dönem dizisi çekmenin zorluğuna girmiyorum bile.. oyunculukları çok beğendim. meteyle bende dayak yedim osmanla yutkudum berrinle aşık oldum sanki..babanın ben para kazanıyorum sizi doyuruyorum başka bişey yapmama gerek yok halleri bi çok kişiye tanıdık gelmiştir eminim. osmanın kavga anında yutkunarak yemeğini yemeye çalışması bitirdi beni.son olarak mete ilk bölüme damganı vurdun o ne güzel dayak yemekti öyle.. umarım heyecanı kaçmaz ve izlemeye devam ederim..
başarılar detaylarda..gece bekçisi,başucuna konan bardak ve dantelden örülen,suya toz girmemesi için üstüne kapatılan örtü,kapının arkasındaki çiviler ve asılan ceketler..
baba egemen bir aile..ama insanlıktan nasibini almayan bir babanın.ben sizin için gidiyorum uzaklara,para kazanıyorum ama siz de bunun karşılığını ödemelisiniz.nasılmı..ben annenizi aldatmalıyım,ihtiyacım bu benim,masada sizinle yemek yerken onu düşünmeliyim,anneniz aylardır beni görmemiş olsa da ona yorgunum (utanmasa başım ağrıyacak diyecekti) deyip arkamı dönerek yatmalıyım tabi bu arada yine diğerini düşünmeliyim,kararsızlıklarımın acısını,öfkesini sizden çıkarmalıyım.bu kadar rahat yaşamanızın tabi ki bir bedeli olmalı..
ve siz niye olduğunu bilemeden sadece ben dediğim için,ev reisi olduğum için,baba olduğum için bunlara katlanmak zorundasınız..
ilk bölümde bu sahnelerin olduğu her anda boğazıma bir yumru oturdu.yaşadığım için değil.tam ters karakter bi babaya sahibim aslında ama bir yerlerde bu hayatların yaşandığını bilmek bile can yakıyor...
dün akşam kanal d ekranlarında tekrarı gösterilmiş yeni dizi.
başından sonuna kadar, reklamlarda bile kanal değiştirmeden izledim; izlettim.
acı da çektim bol bol, aldatılmış bir kadının çektiği acı parçaladı yüreğimi. Mete dayak yerken de sanki tekmeleri kendi mideme indiriyorlarmış gibi hissettim.
dizi sürecinde evdekilerle tek uyuşmazlığım ise o kör olasıca babanın "anarşistlerle takılmayacaksın" uyarısından sonra oldu. kardeşim anarşist ne diye sordu, babaannem de muhtemelen 80'lerden kalma önyargısıyla ortalığı karıştıranlar dedi. oysa haklarını arayanlar, düzene isyan edenlerdi onlar... anlayamadı hiç kimse!
O yılların ayrıntılarını iyi yansıtıyor ilk bölüm itibariyle.
hovarda baba, fedakar anne, birbirinden farklı evlatlar iyi harmanlanmış. her sahnesi kendine çekiyor izleyiciyi. hatırla sevgili kadar olacağını düşünmesem de onun tadında ve kendini izlettirecek bir kalite.
gazi dizisinde fırat kalender'in nişanlısı olan yıldız çağrı atiksoy'u ailenin en büyük çocuğu olarak gördüğümüz dizidir.umarım siyasi olaylara biraz daha ağırlık verirler.yoksa gerçekten izlenmez bu dizi.ilk bölüm fena değildi.inşallah daha iyisi olur ilerleyen bölümlerde ve bu kalp seni unutur mu gibi olmaz inşallah.
diziyi izledikten sonra, hakkında yazılanları da okuyunca içimden bir şeyler söylemek geldi.Ben de diziyi izlerken etkilenen büyük çoğunluğun içerisindeyim. Büyük çoğunluk diyorum çünkü okuduğum yorumlardan edindiğim izlenimler şimdilik böyle.
herkeste eminim çağrıştırdığı bir şeyler mutlaka olmuştur, belki zor bir dönemden geçen biriyizdir, ailemizle,okulumuzla izlediğimiz siyasetle bir gönül bir vefa bağı kuruluysa etkisinde kalmaktan alıkoyamıyor kendini insan. Benim boğazıma yumruğu balyoz gibi indiren o kadar karşı koymama rağmen gözlerimden fışkırırcasına isyan eden yaşların sebebi "ders bitmiştir kısmıyla başlayan bahçede devam eden konuşmaların olduğu kısımdır." ağlarken utandım, dedim yakışıyor mu sana ha, sus suuuus! gizlenmeye çalıştım kendimden bile.
O zamanlar türkü oldu,
O zamanlar film oldu, dizi oldu..
Kitap oldu,
koca bir tarih oldu, toz tuttu, havaya karıştı oradan ciğerlerimize işledi.
Ama dün ete kemiğe büründü öylece ansızın.
Diziyi izlerken ağladığım için utanıyorum sözlük..
daha önce yazıldı mı bilmiyorum ama amsterdam'da mı ne çalışan yabancı kızın çalıştığı bankanın adı arkadan okuyabildiğime göre de boer bank'tır.
yahu her şeyi düşündünüz ama düzgün bir banka adı bulamadınız mı? yok eğer böyle bir banka adı hali hazırda varsa allah belanızı vermesin bu ne biçim banka adı lan?
giysi ve dekorlar açısından dönem detaylarına çok özenildiği izlenimi bırakan yeni bir yerli dizi. başarısı dizi ilerledikçe ortaya çıkıp değerlendirilebilecektir.
birkaç oyunculuk hariç hiçbirşey olmayan dizi. zaten bu tür diziler ağır gidiyor, birde geçmiş zaman klişesiyle baymışlar.
edit: al işte karısına da bastı tokadı. biz bu diziyi zaten 50 kez izledik. bunlar ayrılacak. bu adam hollandalı kızla yaşamaya başlıyacak. ama hollandalı ferhunde tarzı bir kadın olduğu için bir zaman sonra terkedecek veya ettirecek. sonra adam kendini affettirmeye çalışacak falan fistan... inşallah yeni kanalı şenyuva'yı salıya koyarda tv de adam gibi birşey olur.
geniş aileyi beklerken izlediğimiz, beğenmiş olacağız ki, bittikten hemen sonra ikinci kez yayınlandığında (acaba yeni bölüm mü, aynısı mı diye merak içindeyken) tekrar izlediğimiz,(bu nasıl bir yayıncılık çakallığıdır onu da anlamış değilim hani,) ilk bölüm için oldukça güzel bir dizi adayı. tabi izlerken tanıdık gelen kokular var, yaprak dökümü, umarım değildir, çünkü bir dağılışı tekrar izlemeye dayanamam-zira son 3 sezondur yaprak dökümünü izlemiyorum-
okulda dayak yiyen çocuğu beğendim. dayak atanı fitil etti. sonrasında annesiyle konuşması da güzeldi. abla ve kız kardeşler, ablayı oyuncu olarak iyi olsa da- gıcık. anne çok iyi. ilk akşam ki yatak sahnesinde çöküşü çok güzel yansıttı. erkan petekkayayı zaten çok sevmem, ama fena oynamıyor gibi, sinir şey.
ama dizide başlangıçtan önceki dönem de anlatılmalı, berrin ve mete neden babadan nefret ediyor, çok havada kalmış, çünkü adamı geriyorlar. ufak çocuk var, demek ki son 6 yıla kadar bir sorun yoktu (mu acaba).
amma velakin keşke gelecek bölüm fragmanını izlemeseydim, gidişat şimdiden belli ve maalesef yaprak dökümü kokuyor.
berrin solcu gence aşık olur, aynı yola girer, zibidi bir oğlan vardı, kızdan hoşlanan, esas oğlanı gammazlar,
kızkardeş yaşından büyük deneyimler yaşar, muhtemelen hamile kalır,
mete serser mi olur acep?
anne de arada kalır durur.
böyle olursa hiiiiç de izlenmez. ama yine de umut beslemeye devam edelim.
(bir dizi hakkında en uzun entryi yazmış oldum böylece. hadi hayırlı olsun)
