volkan konak'ın bu konudaki yorumu şöyle;
--
Dünyanın dönmesi, güneşin doğuşunu engelleyememenin ve 150 yıl yaşayamamanın kader olduğunu anlatan Konak, şöyle konuştu:
"Ama grizu patlaması kader değildir. Burada mutlaka fizik kurallarına göre bir hata, eksiklik vardır. Dolayısıyla burada ihmal olduğunu düşünüyorum.
Ama benim ülkemde insanların ölmesi o kadar kolay, sıradan ve basit ki, yani tavuğun ölmesi gibi bakılıyor olaya. Maden kazaları risklidir. Daha sonra balıkçılık geliyor. Uçağın düşme riski de var. Önce Dursunbey, sonra Bursa, sonra Zonguldak. Dursunbey'de 15 gün ölü sayısı tespit edilemedi. Bırakın tedbir almayı, gaz ölçümü, kaç kişinin öldüğü belirlenemedi. Çok büyük acizlikler var.
Genel olarak bir ihmal var. Bu ülkede insana değer verilmiyor. Çok üzülüyorum.
insana değer verilmiyor, hayvana hiç verilmiyor. Sizler bizler sesimizi yükselteceğiz ve bu sorunlara çözüm üretilmesini isteyeceğiz."
--
* şeklinde ki söyleme kurban gidecek ilk başbakanın tayyip olması ne kadar büyük bir tesadüf aslında. tuhaf olan herkesin kaderinde ölüm olması. ama madencilerin başına geldiği şekilde olması gerekmediğini anlamayacak kadar kapasitesi küçük bir adamın eline bakan zayıf bir halkız. hadi hayırlısı..
akpciler,fetocular bu başlığı iyi okuyun sizin o savunduğunuz adilerin laflarını görün!para kazanmak adına dünyanın en büyük emeklerinden birini veren insanlar için ölmek onların kaderinde var diyor bu kalpazanlar.
sen kimsin ki insanların kaderlerine karar veriyorsun.
o emekçilerin ölümlerini doğal bir durum olarak karşılıyorsun.biraz daha az şerefsiz olmaya gayret göster tayyip efendi biraz.
- ölmek madencilerin kaderinde var.
+ oleeeey! tayyip sonunda ölümsüzlüğü de buldu! biliyordum, biliyordum. iyi ki madenci değilmişiz, onlar ölecekler, biz hiç ölmeyeceğiz.
- evet! ama onlar ölmeden önce kömür depolamam lazım.
En çok neyden korkarız?
Karanlığın ortasında gözbebeklerimizin büyümesindeki sancıdanmı?
Aldığımız nefesin kesilmesi nasıl hissettirir?
Nefeslerimiz kesilirken kalp atışlarının kulakları sağır etmesindenmi korkarız yoksa, zamana yetişememe korkusumu bu içimizdeki tarif edilemez telaş.
Bugün günlerden hayat mücadelesinin tam ortasındaki çağresizliğin hüzünlü bakışlarında iki canı daha kaybettiğimiz ve daha ne canlardan olduğumuz günün bayramıdır!
Onlar hayallerini kilometrelerce yukarıda bırakarak bu dünyaya sağlam bir veda çaktılar.
Düşünüyorumda içimde garip ürperişler kopuyor, soruyorum tutmasam aktı akacak gözyaşlarımın ıslaklığındaki dünya adaletsizliğine..
Eşitliğin üst model koltuklarında yayılan insan varlığı sefa içindeyken, yerin altındaki insalığı nereye kaldırdınız?
Bugün iki emekci maden işçimizi daha kaybettik, bilirim ölüm yakışmaz kimseye, yolsulluğun koktuğu toprklardaki can verişler var ya daha acayip koyar insana..
Bugün, insanı insana kırdırma günü değil.
Bugün, içindeki fesatlığı bir selama bile tercih etme günü değil.
Bugün yattığın yataklarda vicdanınla, merhametinle hesapsız kafanı yastığa rahat koyma günü değildir.
Bugün, önce içindeki hesapla yüzleşme sonrada bu haksızlığa bir el uzatıp “ne oluyor burda” deme günüdür.
Uyuma halkım, uyuma insanlığım..
Benim emektar işçim toprağın altnda rahat uyumadığı sürece
(bkz: hayata dair iç burkan detaylar)
aslında bir ülkenin başbakanının bu cümleyi sarfetmesi detay değil, koca bir parçadır hayat legosunun.
ama bunu göremeyenler belki detaydır, önem verir diye bu şekilde ifade ediyorum.
tersanede, maden ocağında ölen işçinin ölümü kader değildir.
cinayettir.
kader, seni de bulacak.
not : hiç bir akrabam veya arkadaşımın madencilik ile tersanecilikle ilgisi yoktur. ama ölen insanlar abim, babamdır bir anlamda.
suikastle öldürülen siyasetçiler, ülke yöneticileri vardır.
sözü söyleyen böyle bir şekilde ölürse, arkasından "öldürülmek siyasetçilerin kaderinde var" deyip geçilse hak olacaktır.