sana seçme şansı verilmemiş bir sürecin doğal işleyişidir.
yaratıcının 'ol' deyip de 'oluverdiğine' inanan sen, aklını ve daha ötesi bedenini, klavye başında oturup sözlüklerde, feysbuklarda, emesenlerde karı-kız peşinde tüketerek yaşayacağını bilsen, vatanı klavye üzerinden kurtarıp, kürdistanı klavye üstünden saçmalayacağını bilsen, belki sana sorulduğunda 'ben boş işler peşinde olacağım için hiç gelmeyeyim dünyaya' deme onurunu -kim bilir- duyumsayabilirdin o melek gibi, günahsız dünya öncesi halinde.
insan alemine has bir durumdur. yine de sonunu bile bile bütün kötülükleri, pislikleri yapar. keza bitkiler ve hayvanlar alemi de insanlar gibi düşünüyor mu bilemeyiz. olur mu olur! kim ispat edebilir ki düşünemediklerini?
baska sansin olmadigindan da olabilir sanirsam. herseyi illa bi dramatik yola baglayin tamam mi amk? duzen boyle, adam ne yapsin olecegiz diye intihar mi edelim toptan? yok sevmek gibiymis falan bsg derler adama. drama queen olmayin bi sefer de. bunun bir benzer turevi icin;
(bkz: gece aglayan insan)
eylemin bittiği yerde, hayatın devam edeceğini bile bile ölmek vardır ki asıl zor sınav işte o andır.
öleceğini bile bile yaşamak ancak o herşeyden önceki son sınavın, sınanması olabilir.
kim demiş yaşayabildiğini? belki nefes alıp veriyordur ama bir sorulsa acaba soluduğun hava mı? diye. tüm beklentlerini sıfırlamış, yaşadığı şeyleri geçtim, daha yaşamadan yaşayacağı şeyleri düşünerek bıkmış, umutsuz ve amaçsız kalmış olan birine sormak lazım, acaba sen yaşıyor musun diye?
yoksa siz öleceğinizi bilmiyormusunuz? vah yazık. fakat seçme şansınız yok. illa ki öleceğiz. ama bugün ama yarın. benim tek korkum muhtaç olarak ölmek. çok kötü bişey bu. allah kimseyi muhannete muhtaç etmesin ve muhtaç olmadan ölüm nasip etsin.
her şeyi biz bile bile yapmıyor muyuz ?
seviyoruz,yaşıyoruz ama bir gün gelecek her şeyin en saf haliyle kalacağını, her şeyin bir anda yokolacağını da biliyoruz.