ölmek fiilinin deneyim kazandırmaması insanı korkuya sürükler. ilk defa kitap 'okumak', ders 'çalışmak' gibi işlerle deneyim kazanılabilir; hatta bu işlerle ilgili bir başka kimseden nasıl olduğuna dair fikirler de edinilebilir. Ancak ölüm farklıdır ve deneyimi yoktur. Ölüm deneyimini dirildiğinde kazanabilirsin. O da zor sanki...
yüzlerce yanıt verilebilir bu soruya. keza binlerce yıldır filozoflar cevap bulmaya çalışıyorlar ama daha net bir sonuç yok. fikrimce insan karanlıktan neden korkuyorsa ölümden de aynı sebeple korkuyor. karanlık bilinmezlik demektir insan için. zihnimiz, bilincimiz dışarıya doğrudur. duyularımız biz ve biz dışındaki her şeyi tanımlamaya yönelik çalışır. kulak her sesi duymak, göz her rengi görmek için vardır. yani bizlerin anlamsız varoluşu sonsuz bir bilme-tanımlama arzusuyla dolup taşar. ve bu döngüde anlamaya gücümüzün yetmediği şeylerden doğal bir tepki olarak korkarız. ölümü anlasaydık ondan korkmaz ve hatta belkide severdik.
yaraticisindan gecen icindeki sonsuzluk hissi ve bilinmeze olan korku yuzunden.hic ölmeyecekmis gibi yasamamizin sebebi bu sonsuzluk hissinin sonucudur.
öldükten sonra hesaba çekecek olan yaradana karşı vazifelerini tam yapamamanın verdiği korku ve eziklikten dolayı korkabilir. dünyadayken sellim sellim yaşayan öldükten sonra ne bok yicekki zaten. şimdi bazı yavşaklar çıkıp kimmiş orada hesaba çekecek olan falan derseler götümle gülerim onlara.
Hayatı çok güzel gidiyordur her şey yolundadır bunları kaybetmekten korkuyordur.
Ahiret inancı falan vardır cezalandırılmaktan korkuyordur.
Bunların dışında bir sebep göremiyorum.
asla uyanamayacağı karanlık bir uykuya yatmayı kim ister? istemez. olgunluk meselesi canlar. geçer bir süre sonra şeklinde yatıştırılması gerekilen korku. her şey zaman. bir yerden sonra kendin isteyeceksin.
Ölüm, senin ardında bırakacağın şeyler demektir. Sevdiklerin; annen, baban, kardeşin, aynı yastığı paylaştığın eşin, canından öte tuttuğun çocuklarından ayrılmak demektir ölmek. Bir daha güneşin doğuşunu izleyemeyecek olman. Rüzgarı hissedemeyecek, yaz akşamları sokaklarda sabahlamayacak olmandır ölmek. Ardı kapalı bir kutu gibi önünde duran kaçınılmazdır.
Ölüm ardını bilen inananlar için de belirsizliktir. Misafir gibi yaşaması gereken bu yere bağlanmış insanın yaptıklarının, verilen nimetlerin karşılığının sorulacağı yerdir ve sonucu gitmeden bilemeyegiz. Peygamberlerin uyardığı çetin bir güne uyanıştır ki insan o gün yaptıklarından, biriktirdiklerinden başkasıyla kurtulamayacaktır.
Nitekim insan üsttekilerden dolayı ölümden korkar.