öncelikle bir konuyu açıklığa kavuşturmakta fayda var. öğretmenlik mesleğini kim abartıyor? ya da kim abarttı? ya da abartıldı da bizim mi haberimiz olmadı? soru bombardımanına tutmak gibi olmasın ama abartılsa da bir gram olsun değmez mi? bu ülkenin total zamanlar için ekilen tohumlardan gün gelecek elde edilecek mahsüllerin gizli emekçisi değil mi öğretmenler? boş bir çöp bidonu gelip yine öyle gitmemek için geçilmesi gereken köprü değil mi öğretmenler? abartıltı da düne kadar pazarlarda limon satarak mesaisine devam eden onlar değil miydi? burası kanada değil türkiye değil miydi? yoksa vefa sadece istanbul da bir semt adımıydı?
çok zor meslektir öğretmenlik hele de ilkokul öğretmenliği. beyinlerinin %90'ı boş bir çocuk grubu. bazılarından aileler illallah demiş ve okula göndermiş kurtulmak için. bir çocuk büyükmek yetiştirmek bile çok zorken 40-50 çocukla uğraşmak inanılmaz bir şeydir. ayrıca gün boyu ayakta kalınan bir iştir öğretmenlik. inşaatta çalışmak kadar yorar insanı belki daha fazla. çocuklar yetmiyormuş gibi okul yöneticileriyle, yönetmeliklerle, bazen çocukların ebeveynleriyle, zartla zurtla da uğraşmak zorunda kalır öğretmen. geçim sıkıntısı da cabasıdır. bunca zorluğa rağmen bir mucize yaratır öğretmenler. yermek yerine hayranlıkla bakmak gerekir.
öğretmenlik mesleğinin , bir ülke için eğitimin, birey olmanın anlam ve önemini algılayamamış kişilerin düşüncelerini yansıtan ifadedir.
o zaman konuyu biraz açalım ve hatırlatalım.
atatürk'ün eğitime ve öğretmenlere verdiği değere bir bakalım.
bu milletin iki ordusu vardır. biri türk ordusu, diğeri ise eğitim ordusudur.
"Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır."
bu ilim ve irfan ordusunun önderleri öğretmenlerdir.
"Bir sevdadır öğretmen olmak; hani yemeden içmeden kesen; hani sevdiğine pervane olan; yani gözü başka bir şey görmeyen bir sevda.Bir kara sevda desek daha doğru olur. Hiç düşündünüz mü neyin sevdasıdır bu? Ne ile açıklanabilir almadan vermek, verdikçe çoğalmak, çoğaldıkça yaşamı kucaklamak? Bir damla suya hasret bir çöl susuzu gibi bekleyen , aydınlığa susamış, annelerini bekleyen kuş yavruları gibi ağzınıza akan binlerce , on binlerce çocuğa beyninizi , bedeninizi açmak neyin karşılığıdır?
Mustafa Kemal'in Kocatepe'den bakışıdır öğretmen olmak, dalga dalga sürüklemektir gençleri. Samsundan karanlığın üstüne doğmaktır öğretmen olmak. Önüne katıp cehaleti Ege'de sulara gömmektir. Berrak bir Türkçedir öğretmen olmak, diline kültürüne sarılmaktır. Ayyıldız olup göklerde dalgalanmaktır öğretmen olmak. Sözün özü bir sevdadır öğretmen olmak . Yüreklerde vatan vatan atmak , damarlarda bayrak bayrak dolaşmaktır." *
bu açıdan bakıldığında, mesleğin önemini çok daha iyi kavrayacaklar ve abartılmadığını göreceklerdir.
birçok avrupa ülkesindeki okullarda yoklama bile alınmıyor ve okuma yazmayı birçok öğrenci Türkiyedeki öğrencilerin okuma yazma öğrendiği süreçten daha kısa sürede öğrenmekte.
kesinlikle abartılmış bir meslektir günümüz Türkiyesindeki öğretmenleri göz önünde bulundurursak. planını programını vereceği proje ödevini bile internetten indiren öğretmenler var bu ülkede. Kendinden hiçbirşey katmadan salt kitaba uyan öğretmenlerimiz var ne yazıkki peki o zaman okulların da olması gereksiz değil mi sizce de???
öğrenciliği boyunca "arka sıralardan" kurtulamamış hedelerin, bir dönem olsun eve başarılı notlarla dolu karne götüremeyen tembel ve sorumsuz bünyelerin kerameti kendinden menkul önermesi. hele öğretmenleri "terör belasından" bile tehlikeli gören "sıyırmışa" şunu sormak lazım: hangi öğretmen öptü seni delağanlı?
"öğretmenliğin aslında abartılmış bir iş olması" cümlesini bir araya getirip yazmayı ve daha fazlasını yapmayı öğreten mesleğe yazılabilecek hakaret cümlesi
(bkz: yediğin kaba tükürmek)
birey üzerinden toplum inşa etme sanatına eğitim/öğretim, inşa eden sanatçılara da öğretmen denir.
meslek açısından bakıldığında bin küsür meslekten biridir.
puan tutmadı bari eğitim fakültesine kapaklanalım diye başlar bir çoğu. ilk zamanlar mistik bir motivasyonla dünyayı değiştirme mücadelesine girilir. derken öğretmenler odasında eğitimsen muhabbetine bulaşılır.
okul idaresinin kurs için belirlediği saat başı ücretlerden şikayet edilir.
her sabah özenle yeniden bağlanan kravatlar bir süre sonra açılmadan kafadan geçirilmeye başlanır. milli eğitim bakanlığının verdiği lap toptan sahibinden com'a girilmiş araba fiyatlarına bakarken arada bir sesiz diye bağrılır.
aslında hiç de abartılmış bir iş değildir. iyi öğretmen vardır kötü öğretmen vardır ona bi lafım yok. ama doğru düzgün konuşamayan, düşünemeyen, aklı bir karış havada öğrencilere bi şey anlatmaya çalışmak zor iş.
ülke sınırında güzel Türkçemizi, anadilini kullanamayan 50 kişilik öğrenci güruhuna ingilizce öğretmeye, konusturmaya çalışmaktır ki... düşmanıma dilemem.Uğraşlarım sürüyor!
aynı şey diğer meslekler için de geçerli değil midir? o hakim diye gözümüzde büyüttüğümüz insanların yüzde doksanı adliyede ne işlerle uğraşıyor görseniz gülersiniz. avukatlığı neresi itibarlı. doktorlar her gün bir ton küfür yiyor. mühendislerimiz bildiğin kalfalık yapıyor.
ben anadolu lisesinde okurken bir çok öğretmen öğrencilerin bile gerisindeydi. öyle saygı sevgi edebiyatı yapmak kolay, en zor şey öz eleştiri yapmak.