başlığın aslı: öğretmenler gününde annenin zoruyla öğretmene hediye almak
her utangaç öğrencinin zamanında yaşadığı sorundur. öğretmeninizi çok seversiniz, saygı gösterirsiniz ama mesele hediye olunca yapamazsınız. utanır, bozarırsınız. en azından ben öyleydim...
öğretmenler günü yaklaşır. öğretmen sınıfa girse de sıralara vurarak tezahürat yapsak diye heyecanla beklemektedir öğrenciler. siz ise, çantanızın en ön gözüne anneniz tarafından özenle yerleştirilmiş olan hediye paketine odaklanırsınız. hediyeyi nerde, ne zaman vereceğinizi düşünürsünüz.
iç ses: sınıfta olmaz lan, utanırım.
iç ses2: e dışarda versem şimdi "ayy ne gereği vardı" diyecek, ben de sap gibi kalıcam...
öğretmen sınıfa girer. alkış kıyamet...
bütün sınıf: + sevda hoca! (pat pat pat)
şımarık öğrenciler: sevda hoca bizi diskoya götür! (pat pat pat)
öğretmen sesini duyuramayıp el hareketleriyle sınıfı susturmaya çalışır. yarım saate yakın bir eğitim ve davranış konuşmasının ardından, sınıf annesinin sınıf adına aldığını iddia ettiği hediye verilir öğretmene.
+ ayy ne gereği vardı? benim için en büyük hediye, sizin okuyup bir yere geldiğinizi görmek...
bu konuşmalar da biter, tenefüs olur.
iç ses: git şimdi ver hediyeyi. bak kimse yok ortalıkta.
iç ses2: ama utanıyorsun değil mi?
bu iç seslerin çatışması birkaç gün sürer, sürebilitesi vardır. hediye, çantanızda birkaç gün okula gidip geldikten, öğretmenler günü iyice akıllardan çıktığı bir zamanda öğretmene "pat" diye verilir.
not: neyse... ben de pazartesi veririm aynayı hocama... *