- yemek yapsana.
+ tamam.
- ya da dur Söyleyeyim bir yerden yiyelim.
+ tamam iyi olur.
- içecek ne istersin?
+ kola.
- tamam bende kola içerim o zaman.
+ tamam.
idi yıllar öncesinde.
şimdi boğazı Görüyor evim, arada bir arkadaş geliyor misafir sıfatı ile bu diyalog aklımıza geliyor, gülüyoruz.
Az once ev arkadasim bizde 3 aydir kalan ic güveysi erkek arkadasinin esyalarini toplayip kapinin onune koydu kanka zaten mimlendik apartmanda iceri al onu gelince elden verirsin dedim tamam dedi cocuk gelince butun kiyafetleri tek tek balkondan asagi cocuga atti. Daha az mimlenmis olduk cok şükür.
- beyler bu akşam ne yiycez ?
+yemin ederim bu soruyu tam ben soracaktım.
-tamam da ne yiycez?
+tamam işte bende onu soruyorum ne yiycez?
-gel benim şeyimi ye oldumu lan.
+ara şu dürümcüyü bişiler getirsin lan.
-tabi mına koyım bu telefon suyla çalışıyo ya.
+lanet olsun lanet gidiyorum lan ben.
-nereye lan ?
+annemin evine. töbe töbe.. nereye olucak mına koyım bilgisayarın başına sipariş vericem.
--mehmeeeetttt bana da söylee lan beni unutmayın.
random gelişen iğrenç espride sınır olmayan diyaloglardır.
a: hocam ne yaptın yeeea birayı aldın mı ?
b: abi birayı aldım da bakalım bi sonraki ayı da alabilirsem ne mutlu.(sessizlik)
a: hahh ben de birayı ve bir panda aldım.
b: hehehe panda mııı ee iguana da alsaydın kardeş ?
a: iguana sordum da istemiyorum dedi.
evdeki herkes içmiştir ve ayakta yürüyemeyecek kadar sarhoştur. az önce tuvalete işemeye giden bir arkadaş döndükten sonra diğeri gider ve döndüğünde:
-kanka tuvalete kusmuşsun.
+iyiyim kanka ya şimdi, kendime geldim kusunca.
-kanka kustun ya şimdi, taşın üstüne sen,
+--
-temizlesene piç
-haa kanka sabah temizleriz ya.
bizzat yaşanmış ve tuvalet sabah temizlenmemiştir. ne pis adamlar var amk.
evet, bunlar tamamen içinde yaşadığınız aile, çevre ve edindiğiniz kültür ve psikolojik durumunuzla alakalıdır. zeka ile alakası yoktur. zekilik bir şanstır, her kültürden pörtleyebilir.
aralarından birinin saçı uzun ve dökülüyorsa
-Abi o saç nedir ya kestir arık şu saçı!
+kestiricem abi ayın 7si gelsin.
3 ay geçer anca kesitirir saçı
-Olum böylede hiç olmadı lan evin yabancısı gibisin
gecenin bir vakti gelinir eve.
her yerde uyuyan insanlar, proje teslim dönemi yardıma gelen insanlar ev darmadağın olmuş.
telefonun ışığıyla ev arkadaşının yatağına gidilir.
-pişt, benim yatağımda yatan kim yahu?
uykulu bir ses: bilmiyorum, sen kimsin?
-oha asıl sen kimsin ayşe nerde?
+ayşe, eliflerde kalacak maket yapıyorlar.
-iyi de senin ne işin var burada?
+işte onu ben de bilmiyorum sabah konuşuruz.
-??!!#*
Mimar: seramik yarışması varmış.
Mühendis: ee napalım?
Mimar: ben de katılıcam ödül çok iyi.
Mühendis: ne olarak katılıcaksın pardon?
Mimar: tuvalet taşı olarak.
Mühendis: bazen gerçekten çok anlaşılmaz ve pislik oluyosun.
abla biraz çekinir gibi olsa da sanki milattan önceden kalma bir mağaraya girme merakıyla
kardeşiyle birlikte içeri girdi.
çalışma masalarımızın olduğu salona geçip ufaklıkla ablası yapılacak ödevi anlattılar
bildiğin sosyal anket tadında bir röpörtaj çıktı işin içinden konu üniversite hayatı ve etrafında
gelişen yaşam.
biz de olduk iki konu mankeni.
sıra geldi tabi bizim sorularımıza
[sezgin ablaya dönerek]
- siz üniversite lise ?
+ malesef halen üniversite hazırlanıyorum. ama bu sen iki yıllıkta olsa bir bölüm yazıcam.
- bizi kim söyledi size
+ siz taşınırken tanışmışsınız sanırım 3. kattaki betül abla söyledi
(lan biz o ablanın bizi topuktan süzerken ki amacını biraz tahmin etmiştik ama taaruz biraz erken başlamış)
- aaa evet o abla sağolsun çok yardımcı oldu bize .. eee siz hep hazırlık için ders mi çalışıyorsunuz
dışarı felan çıkmaz mısınız ?
(bu cümlenin bitmesiyle beraber o velet bize bi bakış attı bir an ekmek bıçağı kapmak için mutfağa dalacak zannettik )
+ arada çıkıyorum ama pek değil bizimkiler pek izin vermez dışarı çıkmama
(aha dedik el değmemiş ev kuşu)
o gün öyle gitti bu kız türlü bahanelerle diğer günlerde de eve geldi yemek getirdi çay yaptı
sohbetler edildi gitti. ama tabela sezgin açsından boş ben ise bir kere o sahiplendi diye
yan gözle bile bakmadım.
gel zaman git zaman bular muhabbeti koyulttu artık yan odadan belgesel sesleri gelir oldu.
ben de arkadaşım mutlu diye pek ses çıkarmadım kendi işlerime güçlerime baktım.
taa ki ev sahibi evin kapısını çalana kadar.
bütün ev sahipleri kötü olacak diye birşey yok.
bunu o gün adamın kendi oğluyla konuşur gibi konuşmasından sonra anladık.
adamın bahsettiği mevzu şu ki ...
üst kat komşu kızının sık sık bizim daireye girmesi apartmanda baya ilgi çekmiş.
meğer daha öncede biriyle kaçıp yaşı küçük diyip eve geri getirilme durumları yaşayan
minik bir cadıyla karşı karşıya kalmışız. ben zaten o 3. kattaki ablanın bu işi tezgahlamasından
biraz kıllanmıştım ama arkadaşımın ve dolayısıyla bizim başımızı yakacağına hiç imkan vermedim.
ev sahibinin ricasıyla bizim sezgin kızdan ayrıldı. bizde gelecek dönem başka bir eve çıktık.
bu hikayeyi kime anlatsak bize mal dediler.
ulan kapıya gelen erik yenmez mi de böylesi bulmuşsunuz niye bize paslamadınız da
türlü türlü abazan eleştiriler.
evet malız biz okulu kazaya belaya bulaşmadan bitirelim diye kapıdan çok erik çevirdik.
şimdi astık diplomayı duvara hatrına minnet karnımız doyuyor bmw ye biniyoruz.
birgün üstteki amca gece geç vakitte gelip kapıyı çaldı. evladım çok gürültü oluyor biraz sessiz olun diye uyardı. bizde herhalde ses yaptık diye toparladık kendimizi.
ertesi gün aynı amca tekrar geldi bu sefer uslubu biraz farklıydı. polis çağırırım deyince bende dayanamayıp kapıyı suratına çarptım. çünkü bu sefer evde tektim ve evimizde ses yapacak birşey yok dememe rağmen beni tehdit etti.
3. gün aynı amca yine geldi, kapıyı yine ben açtım ve şaşırdım. amcanın elinde börek vardı, evladım dedi hakkınızı helal edin ses sizden gelmiyormuş üstte oturan kızlar eve erkek alıyorlarmış, ses de onlardan geliyormuş dedi. ve amcayla barıştık, eşi bize her yaptığı börek çörekten gönderir oldu. o olay sayesinde az da olsa midemiz bayram etti.
Ayrıca
eve gelen misafir arkadaşlarla evdeki bulaşıkları yıkamasına batak oynayıp, misafire bulaşık yıkatmak kadar keyifli birşey yoktu.