bir gün karpuz yerken yanlışlıkla cekirdegini yutmustum. içimde kocaman bir karpuz büyüyecek diye birkac kötü hafta geçirmistim. cok zor günlerdi sözlük.
Çok vardı.. Hepsini birebir yaşadığım için korkularla yaşamayı öğrenmiştim.
Sonra korkulara karşı direnmeye başladım.
Kendimi terbiye ettim.
Önce en küçük korkularımla başladım buna.
Köpeklerden korkardım mesela. Ekstra köpeğe yaklaşırdım korkumu yenmek için.
Birebir korkularımla yüzleşerek ancak onları yenebileceğimi anladım.
Öyle de oldu.
Küçük yaşta acılarla korkularla savaşmayı öğrendim.
Küçüklüğüm belki güzel geçmedi ama; bugün güçlüysem hepsi o yaşadıklarımdan dolayıdır.
Korkularım hala var ama onlarla yüzleşmekten asla korkmam..
Her şeye rağmen 'şükür' demesini ve olaylara iyi yönünden bakmasını öğrendim ayrıca.
Ve bu çok şey kattı bana..
Rahat rahat büyük tuvaleti yapamamak. Klozetin içinden bir canlı* veya bir el çıkacak korkusuyla tedirgin olmak. Korku dolu şekilde tuvalet işlemini gerçekleştirmek.
Cadi ve canavarlardi. Sanirim kucukken yasadigimiz yerde kutlanilan cadilar bayraminin etkisi olmali ki ; memlekete donusle birlikte yerini alan ramazan, kurban bayrami kutlamalari neticesi korkum kan korkusu ile yer degistirdi.
(bkz: kan korkusu)
gece yarısı düşünceden düşünceye atlayıp, sonra düşündüklerini tekrardan gözden geçirip nereden nereye geldiğini, gelebildiğini görebildiğin sırada aniden gelen tuvalet ihtiyacı sonucu, korkunun cesaretten daha üstün geldiği bir ruh haliyle geçilen uzun koridordan sağa sola açılan odaların kenarlarındaki saksıların ardına gizlenmiş size korkunç gözlerle bakan tanımsız varlıklar ve koltuğun üzerine uzanmış yemyeşil bir tabut. hayalgücü.
olm benim gibi kelle paça seven bir babanız varsa nasıl olmasın ki? 10 yaşındayım sanırım. kurban bayramı alnımda kanlı parmak izi dolanıp duruyorum ortalarda. eve girdim, şeker yiyip yandığım için su içecektim. içeri bi girdim Mutfak tezgahında derisi yüzülmüş 3 kesik baş bana bakıyor.. bi gıırgh sesi duydum altıma sıçacaktım. depar atarak dışarı kaçtım. 3 gün dedemlerde kaldım. Taa ki kesik başlar evden gidene kadar.
halen inceden tırsıyorum kurban bayramlarında mutfağa girerken.
annemle babam benden önce ölürlerse diye hep korkmuşumdur. hala da korkarım. allah onların acılarını bana göstermesin. gerçekten kaldıramam o kadar güçlü değilim.
çamaşır suyundan çok korkardım, gözüme gelirse beni kör eder diye. bir kere gözüme sıçradı, kör olcam diye saatlerce ağladım, millet beni ikna etmek için seferber oldu.
bilmeyenler için kısaca anlatayım. Bu bir sabunluk. avuç içi kısmında bir mıknatıs var. önceden sabuna gazoz kapağını saplayıp, ellerinizi yıkadıktan sonra kapak tarafı mıknatıslı yere gelecek şekilde bu sabunluk ele yapıştırırdınız. Öncelikle bu icadı yapanın kafasını sikeyim. tam tersini yapıp avuç içine mıknatıs koymasa, yani avuç içi yukarı baksa olay çözülecek. böyle bir şey dilenir gibi duracak. kimseyi korkutmayacak. ama aşağı doğru bakıp "öp lan ibne" der gibi acaip korkuturdu beni. gece gece nereden aklıma geldi onu da bilmiyorum.