kardeşimle birlikte bir dergiden yeni bir yemek tarifi bulup, denemişizdir. fakat ikimizinde yemek yapma becerisi olmadığından ilk kimse denemeye cesaret edemez. ve sonunda kardeş yemeği dener.
(d:drammer k:kardeş kk:küçük kardeş)(bu arada yemek balık yemeğidir.)
d:tadı nasıl olmuş?
k:hıımmm süper rezalet *
bu dialogtan sonra küçük kardeşe yemeği yedirmeye çalışmamız üzerine;
k: utku süper olmuş ablacım yesene biraz bundan.
kk: ıyyyyy yemicem işte yaaaa...
k: annem yok bak evde başka da yemek yok aç kalırsın ona göre ye len yemeğini *
kk: tamam abla * da tadı nasıl bir ilk sen ye ben de yicem
k: hımmmmm süper tadı da tavuk gibiymiş der ve bunun üzerine hepimizin gülmesi utkunun hoşuna gider ki bu lafı beynine kazımış ve aradan 1 ay geçtikten sonra yemek masasında;
k: tadı güzel mi yemeğin?
kk: hımmmm tadı da tavuk gibiymiş.
( bu benzetmeyi tavuk yemeğine yapmıştır) *
* babası bugün harfleri öğrettim oğluma
+ afferim oğlum. bu ne? (kola şişesi üzerindeki yazı gösterilerek)
- le
+ bu
- i
+ bu
- te
+ bu
- re
+ bu
- e
+ birleştir bakayım ne yazıyormuş?
+ kokakola
b: naber abin nabıyor?
ç: nabıyor?
b: onu soruyorum iyi mi?
ç: iyi.senin?
b: benim abim yok ki.
ç: özendin mi benimkine?
b: yok canım o senin abin.
ç: tamam ben cheetos alcam bay bay.(bisikletle hızla uzaklaştı, bense öyle kalakaldım. tatlı ufaklık)
-büyüyünce ne olacaksın?
+anne olcam. annemin tenceresi var.
-en çok kimi seviyorsun peki?
+ablamı seviyorum. çünkü onu sevmediğim için bana kızıyorsunuz. *
e.k odasında kitap okumaktadır. kapısı da kapalıdır. kardeş kapıda abuk sabuk sesler çıkarmaktadır. akabinde kapıyı açıp langur lungur içeri dalar. elinde oyuncak fili vardır.
e.k- yüz bin kez söyledim kapıyı çalsana!
kardeş- ben gizli ajanım.
e.k- ben de ay savaşçısıyım. gitsene ya!
kardeş-* bu ne biliyor musun?
e.k- ??
kardeş- kapıları açıyor. filcik bu. maymuncuk gibi.
e.k- yuh!?
kardeş: (korkunç adam sesi çıkardığını sanarak) senin kolunu kesicem şimdiiii
hoppi: tamam da yavaş kes. cidden acıyo.
kardeş: şimdi benim elimde kestere varmış taam mı? onunla kesicem kolunu.
hoppi: kesen testereye kestere mi deniyomuş?
kardeş: off yaa! sen şaşırttın beni ne kesteresi! mastara işte mastaraaaaa!
hoppi dağılmıştır. konuşmaya mecali yoktur.
bir keresinde misafirliğe gittik. o zamanlar 4 yaşında olan kuzenim üşümesin diye, bizimkilerden önce bununla beraber apartmana girdik. sonrasında diyalog;
- ecem, çağır hadi abicim asansörü.
+ atantööööör, gel!
kuafördesinizdir. 4 yaşlarında bir çocuk altına minder konup, müsait bir şekilde saç kesimine hazırlanırken huysuzluk yapar annesine.anne der" yavrum uslu dur sadece kesecekler." çocuk bağırır can havliyle "kesmeyin beni, kesmeyin beni."
zaten çocukları sevmeyen biri olarak, 5 yaşındaki bir veleti parka çıarma görevi edinilince hali hazırda geçen diyaloglardır.
-buna binebilir miyim *
+pis o
-buna binebilir miyim *
+şeytanın o şeytanın
-ama binmek istiyorum
+kızar valla
-ama çok istiyorum
+boynuzları da var kırmızı kırmızı böyle ateşler arasında
-ama amaa..
+elinde de 3 uçlu zıpkın var
-yaa
+yakar valla gece rüyana girip
-allah belanı versin(ağlayarak)
+noldu oralcan ya niye ağlıyorsun
-bok kafalıııı
akabinde çocuk eve götürülür. veletin psikolojisini bozmakla kalınmaz, geceleri uyuyamasına sebep olunur.
7.5 yaşındaki kardeşimi de zaman zaman katıldığım mini sözlük zirvlerine götürdüğüm zamanlarda bana kullanılan "matmazel" nickini duyan minik cadı evde bunu ablasına karşı bol bol kullanmaktadır.
pesimist matmazel: pm
minik kardeş: pmk
anne: pma
pmk: bana su verir misin matmazel?
pm : len cadı sus bakim sen!
pmk: yaa matmazel ılık su ver, boğazım şişmesin..
pm : sıs len. manyak! bi' daha götürmem bak seni arkadaşlarımın yanına!
pmk: tamam tamam ya. sustum..
pma: niye matmazel diyor o sana?
pm: hiççç. şu aşk-ı memnuyu izletiyorsun işte ufacık çocuğa. orada varya bi' matmazel. ondan diyor herhalde. dizi kuşu ne olacak..
pmk: ahahahaha. eveeeet annee..
pm : şşt minik cadı. gelsene benim odama sen!
pmk: anneee şu matmazel kızına bişey söyleee!
pm : !%&/!&?!&?
sevgili kardeşim haftalık rutin halı saha maçına gitmek üzere evden çıkmaya hazırlanır.
annem her hafta maçın saat onda başladığını bilmesine rağmen ısrarla sormaktadır.
* niye şimdiden gidiyorsun, biraz daha otursana!
- anne ısınmaya gidiyorum...
* niye, ev soğuk mu???
türk annesinin halı saha maç anlayışı... yorum sizin...
3 yaşındaki komşunun erkek çocuğuna sevgiliyle olan resim gösterilir ve,
-söyle bakalım ben mi daha güzelim, yanımdaki çocuk mu?
-(çocuk biraz duraksar, cevabı patlatır) sen niye böyle işlerle uğraşıyon ki?
kuzenim ve 6 yaşındaki kızı arasında geçiyor: *
-aaa anne bu resimde ben havadayım,
-evet yavrum kum çok sıcaktı, ayağın yanmıştı. baban o an çekti resmini,
-(çocuk ağlamaya başlar) orda benim ayağım çok acımıştı dimiiii anne,
-yok yavrum nerden çıkardın şimdi,ağlamamıştın bile.
-hayır yalan söylüyosuun çok acıdı ühhüüüü,
-allahım sana geliyorum...
komik,üzücü ve dumura uğratıcı diyaloglardır. memleketten gelen bir tanıdığın oğluyla girdiğim ve dumur olduğum diyalog:
+ abi.
- hea?*
+ ordaki şey ne? (duvarda asılı duran süslenmiş yastığı göstererek)
- yastık oğlum ne olcak.
+ o zaman niye duvarda asılı?
- !'^+%&((=)(?=)?_?=_
m: şapur şupur...
v: mucuk cucuk... *
m: x'im, bitanem, sen her zaman tatlısın ama sanki bugün daha bir tatlısın. bunun için özel bir şey yaptın mı? *
v: baklava yedim.
m: ...!!!
- benim abim senin abini döver!!
- benim babam polis bir kere..
- ama benim abim karete biliyor akıllım..
- o zaman benim babam abini tutuklayabilir ha ha ha..
- amcamın avukat olduğunu sölemiş miydim?