ne bulursam tadına bakmak. kolonya, sabun, kalemtraş çöpü vs.
makyaj yapmaya çalışmak.
yüzümü suluboyayla boyamak.
puzzle yapmak.
sakızlardan çıkan falı ve gazetelerdeki burç yorumlarını okumaya çalışırken okuma yazma öğrenmek.
her sabah erkenden kalkıp teletabiler izlemek.
evde bulduğum garip malzemelerle deney yapmak.
anneannemle köpük banyosu yapmak.
vapura binmek.
bir sürü sure ezberleyip akrabaların önünde gururla okumak.
her ay bilim çocuk dergisi alıp oradan çıkan kartları özenle kategorize edip saklamak.
topaç çevirmek (olsa yine yaparım), hayali arkadaşımla oynamak (hala duruyor kendisi, arada sohbet ediyoruz), her gece kendi adımı verdiğim ayıcığımla uyumak (hala yapıyorum. 14.yılımızdayız.)
haftasonu erkenden uyanip haliya uzanip cizgi film izlemek.
fütursuzca yakar top, saklambac oynamak.
okulun son gunu su savasi yapmak.
bayramdan bir gece önce bayramlıklarını deneyip sonrasinda heyecandan uyuyamamak.
yeni aldigin defterleri anne babayla kaplamak.
biberonu biraz geç bıraktığım için çocukken en ama en zevk aldığım şey televizyon karşısında biberonla sütümü içtiğimde uyuyakalmak, ah bee.
gazozla beraber piknik biksüvi yemek,
ayranla gevrek yemek,
bulutlara bakıp neye benzediğini düşünmek,
sokak maçında gole giden topun taşın üstünden mi kale içinden mi geçtiğini tartışmak,
okul çıkışı satılan tüm sağlıksız yiyeceklerden satın almak,
sokağındaki güzel kızla denk getirip sabah okula beraber yürümek.
elektirikler kesildiğinde masanın ortasına yakılan mum ve bütün aile üyelerinin tek bir çatı altında toplanmasından zevk alırdım çünkü ancak o zaman herkes işini gücünü bırakır, eski günlerden bahsetmeye başlardı.