kreş zamanlarında uyku saatleri olur, bilirsiniz. işte o uyku saatlerinde öğretmenler herkesi yatırırdı ve bana göz kırparlardı. tüm çocuklar uyuduktan sonra bir iki öğretmenle gezmeye çıkardık, dondurma falan yerdik. o yaşta nasıl kafalamışsam artık.
e şimdi bu o çocuklara yapılan şerefsizlik değil de ne?
gondola binmiştim. sonra o kadar çok bağırmışım ki adam gondolu durdurdu. beni indirdi aşağıya. ben de kardeşime söyledim ''git paramı geri iste'' diye. adam çocuğu az daha dövüyodu ve sonuç olarak paramı geri alamadım.
büyütecin altına koyduğum solucanı güneş ışığının etkisiyle canlı canlı kızartmak.
sineğin kanatlarını ve ayaklarını koparıp bir demir parçasının üstünde kızartmak.
karıncaları örümcek ağlarına atmak. örümceğin karıncayı yuvaya götürmesini beklemek sonra örümceği de öldürmek.
karınca yuvalarının önüne ismini bilmediğim böcekleri yaralayıp atmak. onlarda hemen yuvaya taşıyorlar.
iki arıyı pet şişeye sokup hapsetmek.
bunlar sadece çocukken yaptığım böcek deneylerimdi.
hee bir de kedi öldürmüştüm, bilmiyordum öleceğini ben onu kapattığım yerde kendi kendine hep yaşayacak sanıyordum su ve yemek verilmesi gerektiğini sonradan öğrendim.
sınıfta dayamadığım kız kalmamıştı. güzeli çirkini, uzunu kısası, zayıfı şişmanı..
bir keresinde içlerinden birisi ağlamıştı, çok üzülmüştüm ama pipi bu ferman dinlemiyor işte.
hocaya şikayet ettiklerinde şaka yapıyorum hocam diyordum.
küçük kardeşi domuz bağıyla bağlamak,
su dolu balonları balkondan aşağı fırlatmak,
elektrikler kesilince apartman girişindeki bütün zilleri koli bandıyla çalacak şekilde yapıştırmak,
arkadaşların ayakkabılarının iplerini birbirine bağlamak,
tankın tarette bulunan namlusunun içine taş atmak,
belediye otobüslerine kar topu atmak.