resimlerine bakar dururdum.* o yazılarda ne anlatılır merak ederdim. sürekli ''resimleri böyleyse kim bilir hikaye ne kadar güzeldir'' diye düşünürdüm. okula başlayınca sırf o kitapta yazılanları anlama amacıyla okumayı söktüm diyebilirim. kitabın adı ise şehir faresi ile tarla faresiydi. 7 koca sayfalık kitabı, günümün tamamını harcayarak zar zor bitirmiştim. dünyada benden daha mutlusu yoktu belkide.
ulan zaten çocuk aklımla bir dünya hayal kurardım. hayallerim bu kitaptaki resimlerle şekillendi, kelimelerle bir anlam kazanmıştı...
yüzbaşının kızı - Puşkin.
ayrıca kendisi ilk okuduğum kitaptır da. cin alileri saymazsak.
sonra 4. sınıftayken de suç ve Ceza'yı okumuştum. 25 yaşındayım hala nefret ederim. adam olduğum bir yaşta okusaydım belki de hayatımın romanı olurdu, ama o yaşta bi bok kesmeyen aklımla okuyunca nefret ettim. bir daha da sevemedim.