zorla uyutulmak. hadi çocuğum uyku zamanı . bak bak gözlerinden uyku akıyor hadi bakim yatağa. oysa ki cin gibiyim uykum falan yok. ama istersen uyuma.
orta boy cipsten pokemon tasosu çıkmamasıdır. zira anneye yalvar yakar aldırılan cips, asıl alınma amacı olan "pokemon tasosunu" içermeyince tadı kalmaz, insanın yiyesi gelmez. şimdi olsa tam tersi, kazayla tasoyu yer bide üstüne küfür ederiz.
ilgiyle takip edilen çizgi filmlere giren ani ve bitmek bilmez reklamlar. ana haber bülteni öncesi yayınlanan çizgi filmler ile annenin izlediği pembe dizinin çakışması sonucu pembe dizi izlemek zorunda kalmak, reklamlarda çizgi filme geçip ufacık kısım izleyip onun da reklama girmesi ve dolayısıyla çizgi filmin murdar olması.
şimdi özlenen onca şeyden birkaçıdır. nefret ettiğim bir yan komşumuz vardı. o şişmanladıkça nefretim hacmiyle doğru orantılı artardı; inanın özlüyorum bize çıkışmalarını. tabi bir de abimin nefret ettiğim arkadaşları. nefret değildi o şimdi anlıyorum. beni başlarından atma çabalarını çocukluğumun özlemine ekleyip harmanlıyorum, daha bir gülüyorum. ve o çok sevdiğim teyzemin yan komşusunun cırlayan iğrenç fino köpeği; hasretle anıyorum.
düğün.
doksanlı yıllarda çocuk olanlar için düğünün anlamı, pastadır. pastayı yedikten sonra zaman bir türlü geçmek bilmez. 50 tane amca ve teyze birbirlerinin çıta parmaklarını tutar, tuhaf tuhaf hareketler yaparak, halay diye tabir ettiğimiz halkoyunlarını oynardı. işte sıkıldığımız bu anlarda düğün salonunun dışına çıkıp, arkadaşlarınızla oynamak istersiniz. ama halay grubunun arkasından dolanmanız gerekmektedir. işte o anlar bir çocuğun ölüm tehlikesi atlattığı dönemlerdir. koca koca adamlar ve dev gibi kadınlar ters bir şekilde koca popoları ve iğne topuklarıyla üstünüze doğru gelirken, ezilme tehlikesi atlatırsınız. doksanlada çocuk olmuş ve düğünlere sık sık götürülen hangi birey bunları yaşamamıştır? bu yüzden düğüne giderken anneme, elbisenin popo kısmına danger yazdır derim.