bütün dünyada tek bir dilin konuşulduğunu sanmak ve dil kavramının ne olduğunu bilmemek. evet o benim. dünyada sadece türkçe var diye biliyordum küçükken.
en saçması benimkidir. annem yalan söylediğimde her seferinde anlıyodu ve sebebinin "sadece annelerin görebildiği, yalan söylediğinde çocukların alnında parlayan kırmızı nokta şeklinde ışık" olduğunu söylemişti. asıl saçmalık buna inanmam değil ayna karşısında test etmemdi aslında.
çocukken evliliği ve çocuk yapmayı allah isterse olacağını düşünüyordum. Ve çocukluk aşkımın adı ipek'ti. Babayla gidilen cuma namazları sonrası dilek dilendiği söylemişti babam ve bende diyordum ki " Allah'ım lütfen ipekle evleneyim. Ve sen iste Çocuğumuz olsun " yaklaşık 2 yıl bu dua devam etti. Sonra başka bir kıza aşık olundu ona da öyle.
Şimdi ise evlilikten öte aşık olunan kişiyle çıkmayı bile güç bişey olduğunu düşünüyorum.
en yakın arkadaşla bahçede oyun oynanmaktadır, yaş 5 falan. apartmanın abilerinden biri yanımıza gelip "arka bahçede karabasan gördüm sakın gitmeyin" demişti ve 1 hafta arka bahçeye adım atamamıştık. hey gidi günler.
daha bilgisayarla tam tanışmadığım benim için mariodan ibaret olduğu zamanlarda etraftan duyduğum "bilgisayar çökmesi" kavramını tamamen somut algılayıp bilgisayar çökünce fiziksel olarak çökmüş,perişan bir hal alır sanıyordum.bir gün bilgisayarının çöktüğünü söyleyen komşumuzun dimdik ayakta duran bilgisayarını görünce yıkılmıştım.
pek sevgili kuzenim eğer iki tabak bezelye yersem o gün uzayacağımı söylemişti. o zamanlar bezelyeden tiksinen ben 2 tabağıda sıyırarak yiyip tüm günü ayna karşısında uzamayı bekleyerek geçirmiştim. uzamayacağımı anlayınca da hüngür hüngür ağlamıştım. gerçi 10 tabak bezelye yese de ondan 5 cm uzunum artık.