fatih sultan mehmet'in istanbul'u parayla aldığını sanmak.fetih yoluyla aldığını duyduğumda sinir krizleri geçirdim,kustum,günlerce odamdan çıkmadım öyle böyle değil sözlük.
çocukken evimizde bir odada arka fonu simsiyah olan bir gül resmi vardı çerçeve içinde ve oda kaç kez değiştiği halde* o çerçeve hep oradaydı. yeri hiç değişmedi. ben de o çerçevenin içinden farklı bir boyuta geçileceğini sanırdım.*
-çocuk düşmesinin yürümeyi öğrenemeyen bebeklerin düşüp ölmesi olarak yorumlamak.
-gözü dönmek, gözlerinin dönüp beyazının görünmesiyle hiç bir şeyi görememek ondan kendini zaptedememek falan..
-seka yı şehirden ayıran kısımdaki demirlikleri şehir sınırı sanmak.
-çekirdek yutması sonucu midemdeki ağaç da hala büyüyor aslında,nası bir korkuysa resmen hissetmiştim o zamanlar,dallar,kökler..
istediğiniz bir şeyin olması için tam tersini söyleyip tekrarlamanın işe yarayacağını sanmak.
açayım;
anneanne tarafından her pazar akşamı olduğu gibi kaynar suyla kafaya hamam tası yiye yiye haşlanıyorsunuzdur pardon yıkanıyorsunuzdur. işkence esnasında aklınıza bu fikir gelir (nerden belli değil) içinizden sürekli su beni yakmıyor, aksine üşüyorum diye tekrarlarsınız bi müddet sonra gerçektende yanmadığınızı farkersiniz. bu düşünce sistemini kapı arkasına sıkıştırılmış süpürgeyle sopa yerkende devreye sokarsınız ve acımıyo ki acımıyo ki diye tekrarlarsınız. ama bunu içinizden yapmalısınız yoksa süpürgeli cadı dahada çok tahrik olabiliyo. neyse işte sonunu bağlayamıyorum, kaçırdım ucunu, moralim bozuldu. *
ben ufakken böyle beş-altı yaşlarında; yediğim bir zeytinin çekirdeğinin oldukça ufak olması garibime gittmişti. üşenmedim bütün aile bireylerine gösterdim. hepsi kendilerince farklı şeylere yorumladı bu durumu ama en ilginci ablamınkiydi. bana bu küçük zeytin çekirdeğini posta kutusuna koymamı ve çekirdeğin yerine ne gelmesini istiyorsam onu yüksek sesle söylememi buyurdu. gittim yaptım. çocuk aklı tabi posta kutusuna sığmaz diye küçük bişey istedim; papatya gelsin dedim. sonra koşarak apartmandan çıktım. saatler sonra döndüğümde küçük zeytin çekirdeğinin yerinde gül vardı. olur böyle aksaklıklar dedim ama yine de pek bi mutlu oldum. sonra tam gülü almış koklayıp bağrıma basarken ablamın bed kahkahasını işittim. evet ablam benimle dalga geçmişti. yıkıldım. yıkıldım.