'geceleyin sakız çiğneme, ölü eti çiğnersin!' saçmalığına çok feci inanırdım ben.
6-7 yaşlarındayım, birgün akşam sakız çiğnerken, dangalağın teki bunu söylemişti.
ben 'yok be, olur mu, yalan o, ölü etini nerden bulucam da çiğniycem' diye inanmadığımı belirtmeye çalışmıştım ama
çaktırmadan atmıştım sakızı.
sonra bütün gece ölüler, ölü etleri ve ölü etinin tadı hakkındaki düşüncelerim beynimi çiğnemişti.
(bkz: bu da böyle bir anımdır)
yüksekten uçan her kuşu kartal sanmak. alıp dağlara götürür diye korkmak. açık alanda oyun oynanıyorsa, o kuşu görünce derhal ordan uzaklaşmak. ha manyak ha. bu ne manyaklıktır ya rabbim.
pek sevgili kuzenim eğer iki tabak bezelye yersem o gün uzayacağımı söylemişti. o zamanlar bezelyeden tiksinen ben 2 tabağıda sıyırarak yiyip tüm günü ayna karşısında uzamayı bekleyerek geçirmiştim. uzamayacağımı anlayınca da hüngür hüngür ağlamıştım. gerçi 10 tabak bezelye yese de ondan 5 cm uzunum artık.