camii. arabayla yaptığımız şehirler arası yolculuklarda hep aynı muhabbet geçerdi:
maymun: annüüüe ben allahı gördüm!
anne: maymun ne diyosun yine?
maymun: gördüm bak işte orda, kocaman bak.
anne: muzazffer bu çocuğa bi şeyler oluyo.
muzaffer: camii görmüş yine, kime çekmiş annamadım. *
anne: uf muzaffer ne alakası var!?
bu arada maymun hala salyaları akarak camiiye bakmaktadır.
Ben nedense hep Gandalf tipinde bir Tanrı hayal etmiştim.. Hatta Yüzüklerin Efendisi'ni izleyince " heh tamam işte bu benim küçükken inandığım Tanrı yahu ! " da demişliğim vardır..
kesinlikle cami minaresi. düşünsene olm. bi kere; en fazla 5 katlı apartman görmüşsün, o da en üst katına çıkabildiğin bi yapı. ama minare öyle mi? insanoğlunun yapabildiğine ihtimal vermiyorsun. bi de "allah büyüktür", "allah her yerde" diye duyuyorsun ya; minare de öyle abi. her yerde var yani. üstelik kendi kendine ezan okuyor. e daha ne. hiç şüphe duymuyosun o yüzden. gayet eminsin.
ilk başta babadır allah sanılan. hiç anne olmamıştır ve olamayacaktır da.
çünkü allah olmak bir erkeğe yakıştırılır hep. baba daha idealdir allah olmak için. ki hristiyanlar da sanırım o yüzden baba-oğul-kutsal ruh üçlemesine inanırlar. sadece sanırım dedim genelleme filan yok. ben öle sanıyorum arkadaş.
neyse konudan uzaklaşmadan devam edelim. daha sonraları dede sanılır ak sakallı filan ama öz dede. öle rüyada görüleninden değil. çünkü sizin babanızıda o piyasaya sürmüştür. sokağa atılınca imam sanırsın, polisi birine ceza yazarken görürsün günah yazıyo filan sanırsın. böle uzar gider ta ki gerçeği öğrenene kadar.
genellikle çoğu kişinin çocukken rüyasında gördüğü beyaz sakallı, ihtişamlı bir adam vardır. bu da çok ilginçtir neredeyse herkes görmüştür rüyasında, Allah'ın bir hikmeti.