yıl 1915.isimsiz kahramanların toprağı çanakkale. yurdun döt bir yanınan geliyorlar. çanakkale için ölmeye geliyorlar... savaşın kokusunu alana dek rahattı osmanlı rahattı padişah . ya özgürlüğü tattıracaktın yurdumuza ya getirecektin başımıza kara bulutları ey çanakkale... yıl 1915 . yer çanakkale türk askeri cebelleşiyor düşman ile kurşunlar havada. kimi birbiri ile çarpışıyor. kimi söndürüyor bir evin bacasını daha. bir çocuğu daha yetim bırakıyor belkide .. bir yiğit daha gözlerini kapatıyor dünyaya. ÇANAKKALE GEÇiLMEZ...
dünya savaş tarihindeki en kanlı savaşlardan biri olup yine birinci dünya savaşının en kanlı savaşıdır. dalga geçmek için söylemiyorum ama yine dünya savaş tarihinde en fazla "fair play" görüntüsü bu savaşta verilmiştir. yaralı düşman askeri başka nerde tedavi edilir ki zaten.
Tüm matematik hesaplarının alt üst olduğu, tüm masa başı projelerin yırtıldığı, ingiltere' deki savaş bakanının * istifa ettiği, yenilmez armada denilen büyük gücün suya gömüldüğü, binlerce ama binlerce şehit verildiği ilk büyük dünya savaşının en etkili cephesinin adıdır.
Bir devrin bitip, devrimlerle dolu yeni bir devrin başladığı, Türk, Kürt, Laz, çerkez demeden herkesin yürekli bir direniş ortaya koyduğu, millet olma gururunu ortaya çıkaran, asırlarca anlatılacak ve anılacak Büyük Türkiye Kahramanlığının simgesi olan savaştır.
Savaş esnasında, siperlerin 3 metre yakınlığa kadar düştüğü, her askerinin bir tarih, bir destan yazdığı savaştır.
Genelkurmay arşivlerine göre bu savaşta verdiğimiz şehit sayısı yaklaşık olarak 250.000 dir. Ancak arşivlerde yer alan bilgilere göre asıl şehit sayısının 57.000 olduğu geri kalan kısmın, hastalık, esir düşme, kayıp vb. sebeplerden olduğu yazılmaktadır. Kanlısırt bu savaşın belki de en kanlı geçen yerlerinden bir tanesidir, savaş bittiğinde burada ki dere kırmızı olarak akmakta, bütün çimenler adeta kırmızıya boyanmıştır.
25 Nisan'da kanlısırt'da yer alan bu savaşta çok sayıda (bkz: anzac)askeri şehit olmuştur, bu sebeple her yıl 25 Nisan'da atalarını ziyaret etmek için binlerce Avustralyalı turist bu bölgede kalmakta ve törenler düzenlemektedir.
Kuşkusuz bu savaşta sarf edilen ve tarihi yeniden yazan söz (bkz: Mustafa Kemal Atatürk)'ün 57. Alay'a söylemiş olduğu : " (bkz: ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum)" şeklinde sarf ettiğim cümlelerdir...
...Istanbul dusecekti, ben bu duygularla vazifemi yaparken etrafta siyahi fransiz askerleri çogalmaya basladi. tam bu sirada 1.tab. komutani binbasi Lutfu beyin gur sesini duydum: YETIS YA MUHAMMED KITABIN GIDIYOR ! diye bagirarak kilicini çekti ve uzun bacaklari ile siperlerin uzerinden atlayip dusmana saldirdi. Birden, bunu goren 19. ve 20. alaylarin askerleri geri çekilmisken, tekrar ALLAH ! ALLAH ! diyerek dusmana saldirdilar. fransiz askerleri en modern silahlarini atip kiyiya dogru kosmaya basladi. savas bir kaç saat içinde gitti geldi...
osmanlı devleti, 1914'te ittihat ve terakkı partısı ve enver-talat-cemal üçlüsü tarafından affedilmez bir hata eseri olarak ı.dunya harbi'ne sokuldu.itilaf devletleri ile 4 ayrı cephede ayrı ayrı çarpışmak zorunda kaldı.
çanakkale savaşı dunya tarihının en kanlı ve turkıye tarıhının en büyuk zaferınden biridir. ingiltere ve fransa'nın akdenız donanmaları, 18 mart 1915 sabahı çanakkale boğazı'nı cebren geçerek istanbul'a erişmek için deniz harekatına başladı.
107 parça savaş gemisi ile müttefik donanması o zamana kadar dünya tarihinin gördüğü en yoğun denizden bombardıman açarak, boğaz'da ilerlemeye başladı. çanakkale kumandanı cevad (çobanlı) paşa, 150 topla karşılık verdi.
denizden geçemeyen düşman kuvvetleri, 25 nisan günü gelibolu yarımadasına asker çıkartarak meşhur çanakkale savaşı başladı. düşman kuvvetleri 1916 kışında bozguna uğrayarak çekilip gitti.
birinci dunya savaşı'nın gidişatını değiştiren çanakkale savaşında, ingilizler 205 000, fransızlar 47 000 kayıp verdi. bize de 250 000 şehide mal olmuştur. bütün şehitlerimizi, rahmet ve minnetle anıyoruz.
Çanakkale Savaşları’nın henüz araştırılmayı bekleyen bir çok siyasal, sosyal ve askeri yönünün daha olduğu bir gerçek. Örneğin; bu savaşların bizde belki de hiç bilinmeyen bir diğer yönü, Çanakkale’de bazı kadın Türk kadın savaşçılarının da, Mehmetçik ile birlikte çarpıştıklarıdır.
Konuyla ilgili ilk belgesel bilgilere Avustralya ve Yeni Zelanda arşivlerinde, Anzac askerlerinin Çanakkale’de siperlerde yazdıkları günlük ve mektuplarda rastlanmaktadır. Örneğin, The Age adlı Avusturalya gazetesinde, 8 Eylül 1915 tarihinde şu başlıkta bir haber yer almaktadır.
“Kadın bir keskin nişancı: ilk günkü çarpışmada vuruldu: J. C. Davies adlı bir asker annesine yazdığı mektupta şöyle demektedir: “... Vurulduğum 18 Mayıs günü, keskin nişancı bir Türk kızı vardı. Güzel, iri yapılı ve 19-21 yaşları arasında görünüyordu. Günün uzunca bir bölümünde sürekli olarak ateş etti. Gerçi bir çok adamımızı vurdu ama gün bitiminden önce Avusturalyalı bir asker tarafından vurulunca, gene de üzüldüm. Ölüsünü ele geçirdiğimizde yanında bir Türk erkeğinin cesedini de bulduk. Kadının vücudunda tam 52 kurşun vardı... Bu savaş korkunç”
--spoiler--
çanakkale savaşı bizim yedi düvele karşı verdiğimiz bir savaş olmanın yanında, hem karşı taraftan hem bizim tarafımızdan karşılıklı dayanışmaya sahne olan destanımızdır. 18 mart çanakkale zaferi bir zafer olmanın yanında dayanışmanın, yardımlaşmanın gösterildiği yerdir. işte bir anzak askerin notu:
--spoiler--
Bana sigara ikram eden iki Türk'e ben de konserve et verdim, ama kabul etmediler. Bu sığır etidir dediysem de inanmadılar. Aslında anlamadılar. O zaman ellerimle kafama boynuz yapıp öküz gibi böğürdüm. Güldüler. Ben de güldüm. Orada savaş meydanında etrafımız askerlerin cesetleriyle doluydu, biz düşmandık ve birbirimize gülüyorduk. Bana sigara ikram eden Türklerden biri sen no ingiliz diye şaşırarak sordu. Ben ingiliz değilim dedim. Sonra elini uzattı, ben TÜRK dedi. Bana uzatılan eli tuttum. Orada, Gelibolu'nun en kanlı savaşlarının yapıldığı o tepede, el sıkıştık. Ben artık bu adamla nasıl düşman olabilirdim? Ben bu adamla neden düşman olmuştum ki? Düşmanım o anda artık arkadaş Türk olmuştu.
--spoiler--
türkiye halklarının değil türk milletinin savaşıdır.vatan gerektiğinde yemen de yanmak sarıkamış da donmak çanakkale de ölmektir.
--spoiler--
Çanakkale çanakkale yanar dağlar yanar deniz
Elinde güvey kınası ondokuzunda öldük biz
Ateşte açan güldük biz ateşte açan güldük biz
Çanakkalede öldük biz
Anam yasımı tutmasın sevdiğim beni unutmasın
Düşman ayağın atmasın vatana kurban olduk biz
Ateşte açan güldük biz ateşte açan güldük biz
Çanakkalede öldük biz
Ah anam
Vatan şükür seccademizdi
Alınyazımızdı
Kulağımıza okunduğunda ilk ezan
Şehitlik defterine adımız yazıldı
Mehmetçe
Ah anam
Yemende yandık sarıkamışta donduk çanakalede öldük
Yiğitçe
Ah anam
Sanma ki solduk
Gülce
Kanımız ateşe düştü
Ateşte güller açtı
Bir rüzgar esti sakaryadan
Mustafa kemalce
Ah anam
Işte o zaman yeniden doğduk
Velbasübadelmevt
Emrince.
--spoiler--
"Cepheye gönderilen askerler arasında 15-17 yaşlarında çocuklar dikkatimi çekti.Bu gençler istanbul GALATASARAY Lisesi öğrencisi,gönüllü delikanlılardı..
Çoğunun sakalı ,bıyığı bile çıkmamıştı.Hayatlarında tüfek görmemiş ,silah kullanmamış gencecik çocuklar. O gün çok sınırlı saatler içersinde onlara tüfek tutmayı ,nişan almayı , ateş etmeyi öğrettim..
Ertesi gün mevzilerde ateş altındaydık. Mermiler vızıldıyor,
makineli tüfek tarakaları kulakları çınlatıyor ,patlayan bombalar etrafı cehenneme çeviriyordu...
GALATASARAY`lı 15-17 yaşındaki gençler birbirlerine sokulmuşlar ,korku dolu gözlerle bakışıyorlardı ki içlerinden biri
bir zafer şarkısı söylemeye başladı...
" Annem beni yetiştirdi bu ellere yolladı...
Al sancağı teslim etti ALLAH`a ısmarladı..."
Bu marşa yanındaki , onun yanındaki derken hepsi bir ağızdan
katıldılar..Kurşunlar vınlıyor , bombalar patlıyor ecel tırpanı yaralıların acı feryatlarının yükseldiği mevzilerde ölüm dağıtırken GALATASARAY`lı gençler bu siperlerde ne için bulunduklarını sanki dünyaya ilan ediyorlardı...
" Annem beni yetiştirdi bu ellere yolladı...
Al sancağı teslim etti ALLAH`a ısmarladı...
Boş oturma , çalış dedi , hizmet eyle vatana...
Sütüm sana helal olmaz, saldırmazsan düşmana..."
GALATASARAY`lı gençler o gün ölüme böyle meydan okudular...
Arkadan "ALLAH ! ALLAH !" nidalarıyla birer yırtıcı panter gibi
düşman mevzilerine saldırarak şehadet şerbetini içtiler...
istanbula gidip yolu Beyoğluna düşenler GALATASARAY Lisesi`nin bahçesindeki anıtta bu kahraman çocukların isimlerini görebilirler...
metrekare başına altıbin merminin düştüğü ve havada çarpışan kurşunların bugün bazı müzelerde görülebilir olduğu savunma durumunda olduğumuz savaş.
çıkarma yapılacak ve savunulması gereken noktaları tespit edip kusursuz şekilde savunulmasını sağlayan mustafa kemal'in düşman askerinin çekilmeye başlayacakları tarihide aynı şaşmaz kararlılık ile kestirdiği savaştır.
iyi yazılmış ingilizce ve fransızca notların türk siperlerinden atıldığı gittiklerine üzüldüklerinin söylendiği bilinir.. oysa ingilizler hala geri çekilmenin ve tahliyenin gizli yapıldığını iddia etmektedirler.