nasreddin hoca kimdir, yaşamış mıdır, yaşamamış mıdır???
yıllar yılı bu soruları sorduk, ama hiç rahatsız olmadık, zira kendisi mitolojimizin özgün bir karakteri.
bilgeliği, akıllılığı, mizahı ile içimizden çıkmış biri...
kimileri onun ahi evran olduğunu söylerler. ben de bu görüşe katılanlardanım.
ahi evran'ın karakteri, nasreddin hoca adı verilen mitolojik bir karakterle özdeşleştirilmiş olabilir.
lakin nasreddin hoca'nın orijinal çıkış yeri çin'dir...
tang hanedanı dönemi çin'inde ortaya çıkmıştır ilk nasreddin hoca. (618-907)
yine zhang abimiz ile ilgili hikayelerin kimisi tang hanedanı döneminde anlatılır, kimisi de tang hanedanı sonrası dönemi kapsar. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2185862/+
nasreddin hoca da biliyorsunuz ki selçuklu döneminde, hatta moğol işgal döneminde yaşadığı rivayet edilir. lakin kendisi hakkında anlatılan bazı hikayeler bu dönemden 200 yıl sonrasına aittir. (nasreddin hoca ve timur gibi...)
işte orta asya'dan göç ederken, orada hikayeleri anlatılan taocu zhang abimiz, anadolu'ya geldiğinde nasreddin hoca oluvermiş bir şekilde.
taocu bilgemiz, müslüman olmuş aynı zamanda ve türk kültüründeki yerini almış...
zhang guo lao'ya tesadüfen rastladım, ilgimi çekti ve araştırdığımda nasreddin hoca ile olan fevkalade benzerliği dikkatimi çekti ve yazmak istedim...
sonuç olarak yüzyıllardır nasreddin hoca olarak bildiğimiz itolojik karakter çin menşeili çıktı iyi mi???
not: ama bakın daha bitmedi, her şey yeni başlıyor. uzunca bir süredir mevlana'yı araştırıyorum, az kaldı, onu da yazıp sizlere bir şok daha yaşatacağım...
Sakız Adası'ndaki Vrontados kasabasında paskalya bayramının bir önceki gecesi gece yarısı ayin kutlamaları sırasında yapılan eğlenceli etkinlik.
etkinlik kasabada birbirine rakip iki kilisenin cemaatine mensup gençler arasında gerçekleştiriliyor.
birbirine rakip olan karşılıklı iki kilisede toplanan gençler, birbirlerine bizim "kızkaçıran" dediğimiz minik roketler atıyor.
hangi taraf rakip kiliseye daha fazla isabet sağladıysa roket savaşını o taraf kazanmış oluyor.
lakin 200 seneden beri hangi tarafın bu roket savaşını kazandığı bir muamma.
zira paskalya gecesi yapılan roket savaşları sonucunda, sabah olduğunda çan kulesine isabet eden roketler sayılıyor, her iki taraf da kendini galip ilan ediyor, yenişemiyorlar ve birbirlerine ertesi sene yeniden müsabaka yapma sözü veriyorlar. böylece bu gelenek devam ediyor. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2152147/+
dediğimiz gibi, bu gelenek 200 yıldan eski bir gelenek.
osmanlı döneminde de devam ediyormuş, öyle ki osmanlı döneminde bu roket savaşı, gerçek toplarla yapılırmış, sonra 1889'da osmanlı bu etkinlikte top kullanımını yasaklamış, onlar da roket kullanmaya başlamışlar.
bu geleneksel roket savaşının yunanca ismi; Rouketopolemos.
Rouketopolemos etkinliği gelen şikayetler üzerine 2016 yılında yasaklanmış. ama tarihi bir gelenek olduğu için ertesi yıl kaldırılmış ve roketlerin sayısına kısıtlama getirilerek devam ettirilmiş...
şimdi ne kadar güzel bir gelenek, gerçekten çok hoşuma gitti.
bizdeki yöneticiler de yerli ve milli imanlı nesil yetiştirme derdindeler.
misal dini bayramlarda yahut kandil gecelerinde iki mahallenin camisi arasında böyle bir etkinlik yapılsa, gençler, mahallenin delikanlıları eğlense, insanlar camiye zorla değil de isteyerek gitse kötü mü olur?
balkanlarda horona "horo" denir.
horon; macaristan'a yerleşen ilk kıpçak türkleri ile girmiştir balkanlara.
hatta macaristan'daki kıpçak türklerinin ilk krallarından birinin adı da kemenche'dir.
kemenche han, moğol istilası sonrası karadeniz'in kuzeyinden(deşt-i kıpçak) doğu avrupa'ya, bugünkü macaristan'a yerleşen kıpçak topluluğunun (bkz: kunlar) önderinin adıdır.
kıpçak diyarının moğol istilasına uğramasıyla başbuğ kötön komutasında yaklaşık 40.000 haneli bir grup bugünkü macaristan'a gitmiş ve kunlar denilen etnik grubu oluşturmuştur.
kıpçak beylerinden kemenche han, macar kralı'na suikast düzenleyerek öldürmüştür. macaristan kıpçakları hristiyan olarak dil ve kültürlerini kaybetmiştir.
"kemençe" ismini kumanların yayıldığı sahalarda da görmek mümkündür.
kırım yarımadasında kemençe, küçük kemençe, murzatar kemençe isimli köyler bunlardan bazılarıdır. gagauzlarda kemençe kelimesinin anlamı keman olup kemençe çalıp oynanan oyunun adı da "horo"dur.
kemençe ve horo'nun doğu avrupa ve balkanlarda kıpçaklar vasıtasıyla yayılması ortaçağda olsa da, kıpçak türkleri, ta iskit hanlığı döneminden beri karadeniz kıyılarında hakimiyet kurmuş bir uygarlıktır.
işte yunanların sahiplendiği ve sizin de ayıla bayıla pontus dansı dediğiniz horonun karadeniz bölgesine (pontus) getirenler iskitler, yani kıpçak türkleridir.
esasen iskit türkleri antik yunan'ı fevkalade etkilemiş bir topluluktur.
cahil ve ilkel yunanlar at üzerinde savaşmayı bilmezken, kuzeyden gelen ve (üzengi sistemi sayesinde) at üzerinde savaşabilen iskitleri gördüklerinde bunların insan olamayacaklarını, yarı at, yarı insan bir yaratık olacaklarını düşünmüşler ve mitolojideki centaur adı verilen yarı at yarı insan mitolojik yaratık kavramını ortaya çıkarmış zavallılar.
her neyse, konumuza dönersek; yunan folkloründe horon(horos) çok önemli bir yer kaplar.
yunan folkloründe pek çok horon çeşidi vardır ve bunların çoğu pontus (karadeniz) kaynaklıdır.
sampson horos;
yunanların "sampson" dedikleri samsun horonu bugün türkiye'de aynı bölgede hala oynanmaktadır.
tromakton horos;
tromakton denilen bu horon çeşidi de köken olarak ordu'daki pontus rumlarının dansıdır. ordu horonu olarak bugün hala aynı bölgede oynanır.
bugün türkiye'de hangi çeşit horon varsa, aynısı yunanistan'da da benzer isimle oynanmaktadır. sadece horon mu? bizim halayımızı da sahiplenirler. hadi bırak antik frig dansı olan anadolu orijinli savaş dansını bile kendilerine mal edip pyrrhichios adını vermişler. bunun açıklamasınada ege adalarında oynanan yunan savaş dansı demişler.
lan hırsızlar ege adalarında yunanların yaptığı savaş dansına madem neden frig ismi olan pyrrhichios adını verdiniz. hem hırsız hem yüzsüzler işte...
hırsız millet işte, bir o kadar da nankör ve yüzsüz bunlar.
bestekar bir padişah olan abdülaziz bile bunlar için syrto besteledi yine de yaranamadı nankörlere...
(bkz: rum vatandaşı için dans müziği besteleyen padişah)
işte uzatmayalım...
bizim öz kültürümüzü, öz varlıklarımızı kendilerine mal etmeye bayılırlar. horonu da greek horos olarak pazarlıyorlar. baksanıza bizde bile pontus halk oyunu olarak tanımlanır olmuş...