Thales'e göre, her şeyin başlangıcı sudur, evrenin canı vardır ve cinlerle (daimonlarla) doludur.
“gözle görülen bireysel varlıkların ve değişmelerin oluşturduğu kaosun ve çokluğun gerisinde, akılla anlaşılabilir, kalıcı ve sürekli bir gerçeklik vardır.” demiştir.
iskitli Anakharsis, Gnuros’un oğlu ve iskit kralı Kaduidas’ın kardeşiydi, annesi de Yunanlıydı: Bu nedenle her iki dili de konuşabiliyordu. iskitlerde ve Yunanlılarda günlük yaşam ve savaşla ilgili töreler üzerine sekiz yüz dizelik bir eser yazdı.
Üzüm bağının üç türlü salkım verdiğini söylerdi: birincisi keyif, ikincisi sarhoşluk; üçüncüsü de tiksinti. Yunanlılarda nasıl olup da sanat yarışmalarını sanatçı olmayanların karara bağladığına şaşıyordu, içkinin nasıl bırakılacağı sorulduğunda, “insan, sarhoşların rezilliklerini gözünün önüne getirirse, içkiyi bırakır” diye karşılık verdi. Yunanlıların şiddet kullananlara karşı yasalar çıkarttıkları halde, birbirini döven atletleri onurlandırmalarına şaşıyordu. Geminin kalınlığının dört parmak olduğunu öğrenince, gemideki yolcuların da ölümden ancak o kadar uzak olduklarını söyledi. Zeytinyağının insanı delirten bir zehir olduğunu söylüyordu, çünkü atletler yağlandıktan sonra birbirlerine deli gibi saldırıyorlardı.
“Nasıl olur?” diyordu, “Yunanlar yalancılığı yasakladıkları halde, alışverişte açıkça yalan söylüyorlar.”
Yunanlıların içmeye küçük kadehlerle başlayıp, doyduktan sonra büyük kadehlerle devam etmelerine de şaşıyordu.
Heykellerinin üstünde şöyle yazılıdır: “Diline, boğazına, beline hâkim ol!”
Hangi geminin daha güvenli olduğu sorulduğunda, “Karaya çekilmiş olan” dedi. Yunanlılarda gördüğü en acayip şeyin, dağlarda dumanı bırakıp odunları kente getirmeleri olduğunu söylüyordu. insanlar için hem iyi hem kötü olan şey nedir, diye sorulduğunda, “Dil” karşılığını verdi, insanın hiçbir işe yaramayan bir sürü dosttansa, çok değerli bir tek dostu olması daha iyidir, diyordu. Agorayı insanların birbirlerini kandırdıkları ve dolandırdıkları yer olarak tanımlıyordu.
anaksagoras'ın bir çocuğu dünyaya gelir. çocuk, bir süre yaşadıktan sonra ölür. oğlunun ölüm haberini kendisine bildirdiklerinde filozof, "zürriyetimden ölümlü birinin dünyaya geldiğini biliyordum" der.
yeni bile doğmuş olsa, o elinize verilen bebeğin 5 dakika sonra bile ölebileceğinin bilincinde olmak ve bu duruma katlanabilmek, üzülmemek. bilgece bir davranış...
Bir gün bir tanıdık Sokrates'e rastladı ve dedi ki:
- Arkadaşımla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?
+ Bir dakika bekle diye cevap verdi Sokrates. Bana bir şey söylemeden evvel, senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna Üçlü Filtre Testi deniyor.
- Üçlü Filtre?
+ Doğru diye devam etti Sokrates. Benimle arkadaşın hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek iyi bir fikir olabilir. Bu ona üçlü filtre dememin sebebi. Birinci filtre, gerçek filtresi: Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam olarak gerçek olduğundan emin misin?
- Hayır! dedi adam. Aslında bunu sadece duydum.
+ Tamam dedi Sokrates. Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun. Şimdi ikinci filtreyi deneyelim; iyilik filtresini. Arkadaşın hakkında bana söylemek istediğin şey iyi bir şey mi?
- Hayır, tam tersi.
+ Öyleyse onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı; işe yararlılık filtresi. Bana arkadaşın hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı?
- Hayır! Gerçekten değil!
+ iyi, diye tamamladı Sokrates. Eğer bana söyleyeceğin şey doğru olmayıp, işe yarar faydalı bir şey değilse, bana niye söyleyesin ki!
pittakos, lesbos hükümdarı idi. kendisine lesbosluların güdücüsü deniyordu. hz. isa'dan önce 650-569 yılları arasında yaşadığı biliniyor. genellikle ahlâk ve asalete önem veriyordu.
bazı öğütleri ve sözleri:
- asil olmak güçtür. (asâletin değerini belirtiyor.)
yedi bilgenin dördüncüsü kleobulos, anadolu yakınlarındaki rodos'un lindos şehrinde yaşamıştı. onun, "dinlemeyi sevmeli, gevezeliği değil” sözü, kendisinden kısa bir süre önce yaşamış olan priene'li bias'ın, "çok dinle, yerinde konuş" sözüne benziyor.
çok israf eden birisi, sokrates'e gelip, hiç parası kalmadığından dert yanmış ve biraz borç para vermesini istemiş. sokrates adama şu cevabı vermiş: "masraflarınızı kısarak, kendinizden borç alın..."
Bir gün, genç bir adam, Sokrates'in yanına gelir ve ona şunları söyler: "Bilgelik öğrenmek ve irfân sahibi olmak için bir sürü eziyete katlanarak kilometrelerce yol yürüdüm, size geldim. Bana bilgelik öğretir misiniz?" Sokrates, gence kendisini izlemesini söyler ve birlikte sahile doğru yürümeye başlarlar. Sokrates suyun içine girer ve öğrencisi de onu takip eder. Sokrates bir an durur ve aniden öğrencinin başını tuttuğu gibi suyun içine batırır. Genç adam uğraşır didinir, fakat güç yetirip de başını suyun içinden çıkaramaz. Nihayet gencin direnme gücü tükenince Sokrates, onu suyun içinden çıkarır ve sahile yatırarak evine döner. Genç adam kendine gelir gelmez tekrar Sokrates'in peşine düşer ve onu bulur. "Sen bir bilge kişi olarak neden bana kötü davrandın?" diye sorar. Sokrates gencin sorusuna soruyla karşılık verir: "Suyun içindeyken en çok neyi istedin?" "Tabiî ki hava almayı istedim" der, genç adam. Sokrates buna karşılık şu cevabı verir: "işte, bilgi ve bilgeliği hava kadar istediğin zaman, düş peşime."
"Herkes yemek için yaşar, fakat ben, yaşamak için yerim" diyen Sokrates'in evine, bir gün çok sayıda misafir gelmiş. Yemeğe kalmaları gerekince, karısı Sokrates'i mutfağa çağırarak, "Görüyorsun, çok az yemeğimiz var. Bunlar, konuklara yetmeyecek, acaba ne yapsak?" diye sormuş. Sokrates, düşünmüş; sonra, "Gelen misafirler tok gözlü, alçakgönüllü iseler yeter"; "yok, eğer bunlar aç gözlü, kendini beğenmiş kimselerdense, ne yapsak yetmez." demiş.
Sokrates, vücut yapısı olarak çok çirkin ve zayıf bir yapıya sahiptir. Kel kafalı, soğan burunluydu. Hanımı Xanthippe ise güzel bir kadındır. Sokrates'i filozof yapan en önemli sebebin, hanımı olduğu rivayet edilmektedir. O, dışarı çıkıp öğrencileriyle birlikte olmasını kıskandığından, Sokrates'in evi, hanımı tarafından cehenneme çevrilmektedir. Evde her gün kavga vardır. Bu yüzden Sokrates de bir an evvel kendini dışarı atmaya çalışmaktadır. Bir gün talebeleriyle birlikte sokakta ders yaparak yürürlerken, o esnada evlerinin önünden geçmektedirler ve Sokrates'in anlattığı konu da evliliğin faziletleridir. Tam bu sırada hanımı bulaşık suyunu balkondan Sokrates'in ve dolayısıyla talebelerinin başına boşaltmıştır. Sokrates ise, hiç istifini bozmadan, talebelerine dönerek, "Evlenin! Evlilik çok kutsal bir müessesedir. Evlenin! Hanımınız iyi çıkarsa mutlu olursunuz, kötü çıkarsa filozof olursunuz..." demiştir.
khilon, yedi bilge arasında yer alan üç Yunanistanlıdan biridir. Onun da hayatı efsânelere karışmıştır. Hz. isâ'dan önce 6. yüzyılda yaşadığını, halkın kendisini tanrılaştırdığını biliyoruz. Gerçekten de Khilon, çağdaşlarını geniş ölçüde etkilemişti. Sparta'nın yayılma ve genişlemesinde önemli rol oynayarak, ülkesini politik tehlikelerden uzaklaştırmış olması, yurttaşlarından büyük saygı görmesini sağlamıştır. O kadar ki, onun "Kendini bil!" sözü, Delfi'deki Apollon Tapınağı'nın medhaline yazılmıştı. Platon ve Khilon'dan sonra gelen öteki düşünürler, bu sözden büyük çapta ilham almışlardır. Platon, Khilon'un "Kendini bil!" sözünü, "Sadece bir insan olduğunu bil!" diye anlamlandırır. Khilon'un, "Ölmüşleri bahtlı diye öv" sözü de, Spartalıların savaşçılığını etkilemiştir.
Bazı sözleri ve öğütleri:
- Dostlarının ziyafetlerine yavaş git, felâketlerine koşa koşa.
- Düğünleri sade yap.
- Başkaları hakkında kötü söyleme, yoksa sen de hoşa gitmeyecek sözler işitirsin.
Atinalı Simon kunduracıydı. Sokrates onun dükkânına gelip sohbet ederken aklında kalanları not ederdi: Bu nedenle diyalogları “kunduracı diyalogları” diye anılır. Bir kitap içinde topladığı otuz üç diyalogu vardır:
Tanrılar Üzerine,
“iyi” Üzerine,
Güzellik Üzerine,
Güzel Nedir?,
Doğruluk Üzerine,
Erdemin Öğretilemeyeceği Üzerine,
Yiğitlik Üzerine,
Yasa Üzerine,
Halk Önderliği Üzerine,
Onur Üzerine,
Şiir Üzerine,
Haz Yaşamı Üzerine,
Aşk Üzerine,
Felsefe Üzerine,
Bilgi Üzerine,
Müzik Üzerine,
Güzel Nedir?,
Öğretim Üzerine,
Sohbet Üzerine,
Yargı Üzerine,
Varlık Üzerine,
Sayı Üzerine,
Özen Üzerine,
Çalışma Üzerine,
Açgözlülük Üzerine,
Kendini Beğenmişlik Üzerine,
Güzellik Üzerine,
Görüşüp Tartışma Üzerine,
Akıl Üzerine ya da Uygunluk Üzerine,
Kötülük Yapma Üzerine.
her ne hakkında olursa olsun "onu kaybettim!" deme. fakat "onu geri verdim" de. çocuğun mu öldü? onu geri verdin. karın mı öldü? onu da geri verdin. tarlanı mı elinden aldılar? işte yine bir iade -lakin onu elimden alan kötü bir adamdı!- onu sana verenin falan veya filan vasıtayla geri almasının ne ehemmiyeti var? onu sende bıraktığı müddetçe, yolcuların otellerden istifade ettikleri gibi, adeta sana ait bir şey degilmiş gibi ondan istifade et.