turkiye abd israil ve pkk

entry2 galeri
    ?.
  1. dünya gündemini sürekli sıcak tutan taraflardır. elbette bir savaş içindeyken taraflardan herhangi birini savunan bir müttefikin aksi istikametinde fikirlere sahip olmak, bir terörist örgütün 20 yıldır acılar içinde bıraktığı binlerce aileye sahip olmak, beğenmediği ufacık tefecik bir ülkenin sadece 2 askeri esir edildi diye 2 ülkeye savaş açmasından bile utanmayan bir hükümete sahip olmak türkiye'nin buradaki sıfatını biraz daha değiştiriyor.

    olayların incelenmesinde sonuçta hep kan çıkarken, bazı lümpen kesimler bunun bir insanlık suçu olduğunu ve yapılacakların kesinlikle izlenilmesi gereken bir yol olmadığını düşünüyorlar. bu yazıda sadece sıfatlar kullanılacağı için isim kullanmayacağım. bununla birlikte bazı radikal kesimler ise savaşın kaçınılmaz olduğunu, gerekirse katliam yapılması gerektiğini hatta ordan da şeriate geçilmesini istediklerini belirterek bunu bir fırsat olarak görmektedir. bütün bunların yanında bir de ülkesini seven, onun için çalışan, geleceğini düşünen, ailesinden bir ya da daha fazlasını şehit veren, bir şekilde terörün kurbanlarından biri olan, doğrudan etkilenmemiş olsa bile devletinin, milletinin, ülkesinin değerlerine, insanlarına zarar verilmesini yaşlı gözlerle izleyen kişilere milliyetçi ya da dejenere ulusalcı yaftası ile iğrenerek bakan insanlar bulunmaktadır.

    insani duygulardan bahsedip, her şeyin anlaşmacı bir ortam hazırlanarak masa başında halledilebileceğini düşünen kişiler 20 yıldır verilen onbinlerce şehidin ailelerini akıllarına bile getirmemektedirler. bunun yanında iç ve dış işlerinde bağımsızlığını mustafa kemal atatürk ile elde etmiş bir ülkenin tamamı ile bir başka ülkenin dış işleri bakanı ya da büyükelçisi ile yapacağı işleri tartışması, laf dalaşına girmesi de bambaşka bir boyutudur.

    abartmayı çok seven bir millet olan türkler için harika bir denemedir bu. 2 adet erini esir vermeyi kendine yediremeyen küçücük bir ülke 2 cephede birden savaşı göze alıyor. dünyada ise bu olay sadece yankı buluyor, dur diyen yok. arap camiası bile kafasını çevirip bakmıyor. kimsenin bir şey demeye hakkı yok çünkü. ama bizim lümpenler hemen car car konuşup israil'i lanetliyorlar. bu olaya bir de kişileri fokusta tutup geçmişine dönerek bakarsak aynı şahısların pkk terör örgütüne verilen şehitlerimiz konusunda hiç de bu kadar bağnaz olmadıklarını görürüz. bu kişiler şu anda türkiye'nin en yüksek tirajlı gazetelerinin yazarları, ulusal televizyonlarının program yapımcıları falandır.

    peki nato ve amerika'nın türkiye üstünde böyle bir yaptırım uygulamaya hakkı var mıdır? medyaya yansıyan şekli ile türkiye'nin sınır ötesi harekatı sadece bölgede daha fazla ısınmaya yol açacağı gerekçesiyle tepki görüyor. ancak israil'in filistin ve lübnan'a bomba yağdırması haklı görülmekle beraber tasvip edilmiyor. hükümetin kendi başına hareket etmesini istemeyen amerika emrini veriyor ve türkiye amerikan mandası altında aslında çok daha önce yapması gereken bir işi yapmak için izin bekliyor. avrupa'nın rahat tavırlardaki tepkileri, kendi başlarına çözümler üretip haritalar çizmeleri de bu işe daha da renk katıyor. türkiye'nin siyasi vasfı mustafa kemal atatürk'ün ölümünden hemen sonra belli olmuş ve maşa pozisyonuna geçmiştir. ülkenin yakın geçmişini araştırabileceğiniz 2-3 kitaptan takip ederek son 70 yılın bütün projeleri ve harekatları ile türkiye'nin kimliksiz bir global imaj sergilediğini hemen anlayabilirsiniz. en bilinenleri ile kore harekatı, kıbrıs çıkartmasından sonraki sınır antlaşmaları, ülkeyi sağ-sol diye ikiye ayıran harici siyasi hamleler, pkk terör örügütünün açık şekilde desteklenmesi, bakü-tiflis-ceyhan petrol hattı, özgürlükçü hareketlerin siyasi partiler kurarak politika kanadında da ülkeyi bölmelerini sağlayacak düzenlemelerin amerika'nın isteği ile yapılması, sanayileşmenin coğrafi strateji gözeterek amerikan yerleşkelerine faydalı olacak şekilde belirlenmesi vb. bütün bunlar hasta adam tam anlamıyla yataktan doğrulamadan onu tekrar hasta edecek ilaçlardı.

    ve evet artık ilaçlar etkisini göstermeye başladı. korkudan izinsiz adım bile atamayan, cesurca kalkıp da bu kadar kan yerde kalmaz diyenlere "tek dişi kalmış canavar" ile sözleşmiş gibi karşı çıkan insanları barındıran, özgüvensiz, eğitimsiz, fakir, dengesiz yaşam standartları ile ülke için değil her şekilde kendi için çalışan yurttaşları olan bir ülke olmuştur türkiye. sol kanadı kalkıp efendi efendi konuşur, "yapılmalı, edilmeli, bu şekilde olmalı" diye ahkam keser, barışçıdır, humanisttir, uzlaşmacıdır ama bir eylem yoktur. sağ kanadı kalkar "asarız, keseriz, türküz olm biz yakarız dünyayı" diyerek tespihlerini sallarlar ama bir savaş çıkınca da en önde kaçarlar. bu durum ne kadar vahim olsa da bırakıp gitmek değildir çözüm. pek çoğu için türkiye; pkk'sı ile kürdü ile işsizliği ile cahil halkı ile fakirliği ile hükümeti ile çarpık yerleşmesi ile hukuk düzeni ile güvenlik sistemi ile eğitim sistemi ile olmayan demokrasisi ile her yerde fink atan magandaları ile reina'da eğlenen züppeleri ile sokaktaki mardinli midyeceleri ile tatil beldelerini istila etmiş bizi rezil eden kalitesiz tipleri ile otopark mafyaları ile ormanları yakanları ile düğünlerde havaya ateş açıp 9 yaşındaki zeynep'i öldürenleri ile 9 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz edip yaktıktan sonra af ile çıkıp aynı şeyi tekrarlayan insanları aramızda yaşatan adalet sistemi ile yoldaki minübüs şoförleri ile birbirine saygı duymayan insanları ile ilk fırsatta terkedilmesi gereken ülkedir. ancak bir tek sebep bütün bunlarla durup savaşmayı gerektiyor. zamanında atatürk'ün de vazgeçmemiş olması...
    3 ...