yıl 2010.
aylardan temmuz.
istanbul-beşiktaş ta hareketli bir cumartesi günü. pazar var.
pencerenin yanına oturmuş, yaz okulunun bitmesine 5 kala, finallere çalışıyorum. korna sesleri, bağırış çağırışlar, konuşmalar, her bir gürültü odaya giriyor. oda onlarla doluyor ve çıkmak bilmiyorlar.
dün gece hayatımın sorusunu sordum kendime. yine pencerenin yanındaki masaya tünemiş, çalışıyordum. içeriye bu kez naci usta nın sesini sonuna kadar açtığı televizyonun gürültüsü, yine arabaların sesi, kornalar, gülüşmeler, bağırışlar, bazen küfürler vs. giriyor, duvarları dolduruyordu. çıkıyorlar mıydı, bilmiyorum. tam da nerelere yerleştiklerini gözlemleyecekken , o soruyu sordum kendime:(bu arada günlerdir peynirle besleniyordum ve karnım açtı)
"o değil de, benim hayatım böyle mi geçecek?"
böyle mi geçecekti ha?!
sabahlara kadar çalış, uyanık kalmak için kahve iç. kahve iç..kahve iç..uykusuz kal..uyumadan, ekmek almaya gittiğin kuruyemişçi bile halden anlayıp ekstra nezaket göstersin. türkiye deki soğuk ve kasvetli müzeler yerine klimalı ve kasvetli kütüphanelere ilgi göster.
sonra bir sınava gir. öyle...sırada..vize.."yaparım. çok çalıştım" de. ve sonuçta beklenen açıklamayla 41 kere maşallah almış ol. i̇nanma. inanama. durumu anlamak ve anlatmak için hocaya git. ona aslında ne kadar çok çalıştığını ve pek çok öğrencinin yanlarına bu cümleyle geldiğini bildiğini ama gerçekten geçen gecenin gündüzün bu sonucu hak etmediğini anlat.
önce boynunu şöyle bir büksün. sonra acıyan gözlerle sana baksın. içinden, "biz bunları çok duyduk." desin. bu kez bir de dudağını büksün sana, karşısında cümlelerinle eziş büzüş bir hale geldiğin için. ve :
-herkes bu cümlelerle geliyor. ama olmuyor işte. demek ki olmamış. nerde hata yaptığına bakıp sana söyleyecek değiliz.
diyor.
teşekkür edip odadan ayrıldığında , üniversitede bulunma sebebini merak ediyor ol. merak et!korkma!kitabı ezberlemekse, zaten yaptın. pardon ama sorun nedir?bir sorun mu var?
o değil de , benim ömrüm böyle mi geçecek?