o an o acıyı çeken sizi iplemez ama şöyle bi gerçek vardır ki cidden üzülmemesi gerekir. çünkü gerçekten unutur. unutmak farklıdır hatırlamak farklı. mesela ben bizim çadırdaki sırma ablanın o kart sesini hayatım boyunca unutmam, ya da okulun ilk günü yeri öptüğüm sahneyi. bunlar hatırlamaktır. aşk acısı dediğimiz olay da bu aslında. o kişinin hayatımızda çok çok büyük bi yeri vardır ve silinmez hayatımızın belli bi döneminden geçmiştir çünkü. ha böyle düşününce tabi unutmazsın. ama inan bana daha az veya daha çok acı çekmek tamamen kişinin kendisine bağlı. o acı denen şeyin * tazeliği ilk günki gibi durmaz hiç bi zaman. allahım ben yapamıyorum dayanamıyorum onsuz yaşayamıyorum ve türevleri gibi cümleler de sadece dildedir. yaşarsın yaa of niye yaşayamayasın kendinden başka kimseyi hayatıının odak noktası yapma anlamlar yükleme bu kadar. yaa bi düşün sen bi kitap okudun ve çok etkilendin ama okudun bitti o kitabın son sayfası kapandı ve rafa kaldırdın. sen o rafı yakmazsın o kitabı atmazsın ama artık ilk okuduğundaki gibi etkilemez seni. aşk acısı bu işte. geçmez biyerlerde durur o acı ama sadece durur hissizleşirsin artık. acı çekmek ya da çekmemek kafada bitiyo arkadaş sen kafanda üzülmem dediğin zaman üzülmüyosun, yine unutma o adamın yeri ayrı olsun ama üzüntünün şiddetini belirlemek sana bağlı. biraz irade yaa. nokta.
edit: eksilemeden önce ortaya mantığını koy da bi düşün güzel kardeşim.