ayaklı meyhane

entry2 galeri
    1.
  1. Büyükşehirde, artık hiç kalmamış olan kadehli seyyar rakı satıcılarıdır. Hükümetçe daima takip edilmiş kaçak esnaftandı.

    Kayıkçı, hamal, dellâk makulesi ve istanbul'un baldırı çıplak pırpırı külhanileri, büyüklü küçüklü gedikli meyhanelere giremezlerdi; ya gayet dar, pis koltuklara giderler yahut da bu ayaklı meyhanelerden demlenirlerdi. Ayaklı meyhaneler, ekseriyetle Ermeni'den olurdu; dükkânı, tezgâhı, fıçısı, ustası, sakisi hep kendisi idi. Beline ucu musluklu içi rakı dolu gayet uzun bir koyun bağırsağı sarardı; sırtında cübbe, cübbenin iç cebinde bir kadeh, omzuna da ayaklı meyhane olduğunun alâmeti olarak bir peştamal parçası atardı.

    Ayaklı meyhaneler, umumiyetle Bahçekapı ve Yemiş iskeleleri arasındaki manav dükkânları arasında dolaşırlardı. Müşterilerini gördü mü, etrafını kollayarak manav dükkânlarından birine dalar, koynundan kadehi çıkararak kuşağının içindeki musluktan vücudunun hararetiyle ısınmış ve sararmış rakıyı doldurur ve arkasından giren müşterisine sunardı. Beriki de o tek kadehi yuvarlayınca, meze niyetine dükkânda eline ne geçerse, ağzına bir lahana yaprağı, bir üzüm tanesi yahut bir turp parçası atardı; çoğu da yumruk mezesiyle içerdi.

    On yedinci asır ortalarındaki istanbul esnafından bahsederken, Evliya Çelebi, Büyükşehirde 800 kadar dükkânsız piyade meyhaneci bulunduğunu kaydeder. Bundan da ayaklı meyhane tabirinin sonradan çıktığı anlaşılır.

    istanbul Ansiklopedisi, Reşad Ekrem Koçu, Cilt no:3, istanbul, 1973

    bi de bu meyhanecilerin düşünceli olanları, yanlarında leblebi ile gezerler imiş, müşterisine üç beş tane katık niyetine, pezevenk niyetine ikramda bulunuyorlar imiş. esaslı adamlarmış lan!
    2 ...