teorik olarak mantıklı ancak pratikte imkansız olan eylemdir. zira, yaşadığımız toplum, hiçkimsenin olduğu gibi görünmesine ya da göründüğü gibi olmasına izin vermez. mesele samimiyet, içtenlik meselesi değil, mesele, kalbinden geçen şeyleri tam olarak dışarı yansıtabilme meselesidir.
basit bir örnek; bir şirket çalışanı, patronundan nefret etse bile bunu dışarı yansıtamaz. içinden en ağır küfürleri ettiği adama, dışardan ses çıkaramaz. veya bir öğrenci, aslında hiç sevmediği hocası ile iyi geçinmek zorundadır. aralarında öğrenci-öğretmen ilişkisi olmasa suratına tükereceği adama, hoş görünmek durumundadır. bu örnekler çeşitlendirilebilir tabi ki...
sonuçta sistem ve yaşadığımız toplum, bizleri olmadığımız insanlara dönüştürmektedir. sisteme uymayanı ise, toplum dışına iterek cezalandırmaktadır.
şimdi, buna uyan kişileri, yani, olduğu gibi görünemeyen, ya da göründüğü gibi olmayan kişileri, ikiyüzlülükle, riyakarlıkla, yalancılıkla suçlayabilir miyiz?
uzun lafın kısası, bu söz, her ne kadar kulağa çok hoş gelse de, bazı insanlar bu sözü kendilerine prensip edindiklerini iddia etse de, "ben göründüğüm gibiyim aga, içim dışım bir, neysem oyum..." tarzı söylemleri beraberinde getirse de, aslında yalnızca bir ütopyadan ibarettir.
şahsi kanaatime göre şair, bu sözü zaten bir "hedef" olarak söylemiştir. konulan hedef, her ne kadar, çok gerçekçi olmasa da, hedefe yakınlaşılabildiği ölçüde, insani değerler artacaktır.