Sayın Akademi Üyeleri!
Geçmişteki maymun yaşamıma ilişkin bir raporu akademiye sunmaya çağırmakla bana şeref veriyorsunuz.
Maymun yaşamım neredeyse beş yıl geride kalmış bulunuyor. Belki takvime göre kısa ama benim gibi söz konusu zamanı dolu dizgin geride bırakan biri için alabildiğine uzun bir süre. Gerçi yer yer eşsiz insanların, değme örgütlerin, alkışların ve orkestra müziğinin eşliğinde geçti.
Bu süre, ama gerçekte yalnızdım. Aslıma ve çocukluk anılarıma bağlı kalacağım diye diretseydim, böyle bir başarıya ulaşamazdım. Özellikle her türlü inattan vazgeçmeyi, kendimi uymakla yükümlü kıldığım en yüce buyruk edindim; ben özgür maymun (insanlaşmak yolunda S. T.) bu boyunduruk altına girmeye razı oldum.
Ama bu da, anılarımın bana kapılarını giderek daha çok kapamalarına yol açtı. ilkin, insanlar istese, bütün yerle göğün oluşturduğu o koca kapıdan çıkıp
geldiğim yere geri dönebilecekken, ilgili kapı, kırbaçlı gelişimim ilerledikçe alçalıp daraldı, insanların dünyasında kendimi daha rahat ve zamanla daha tutuklu hissetmeye başladım; geçmiş yaşamamımdan doğru esip gelen fırtına yatıştı.
Gerçi akademi için önemli yenilik getirmeyecek sözlerim, benden beklenenlerin ve ne kadar istesemde size söylemeyeceklerimin hayli uzağında kalacak, ama olsun eski bir maymunun hangi yoldan geçerek insanlar dünyasına ayak atıp orada kök saldığını ortaya koyabilir.
Yurdum Altın Sahili'dir. Nasıl yakalandığım konusunda başkalarının anlattıklarından gayrı bir kaynak yok elimde.
Hagenberg firmasına bağlı bir avcı grubu - sırası gelmişken şunu da söyleyeyim ki, o zamandan beri söz konusu grubun başkanıyla az kırmızı şarap şişesi boşaltmadık - sahildeki ağaçlıkta pusuya yatmış beklerken, akşam üzeri soydaşlarınan bir sürünün arasına katılarak su içmek için sahile indim. Derken ateş edildi, içimizden vurula vurula bir ben vuruldum; iki kurşun yemiştim.
Biri yanağımdan; bunun açtığı yara hafifti, ama geride kocaman ve cascavlak kırmızı bir iz bıraktı, düpedüz bir maymunun uydurduğu hiç de yerinde olmayan o iğrenç ( kırmızı Peter ) Rot Peter adını kazandırdı bana.
ikinci kurşun, kalçamın altına bir yere isabet etmişti, açtığı yara ağırdı, şimdi bile biraz topallamam bu yüzdendir.
Kurşunları yedikten sonra, yine söylüyorum: insanlara öykünmenin benim için çekici yanı yoktu; bir çıkış yolu aradığım için öykünmüştüm, başka nedenlerden değil.
Ayrıca, söz konusu zafer, bana pek de fazla bir şey kazandırmamıştı.
Hamburg'ta ilk hayvan terbiyecisinin eline teslim edilmemden pek az sonra, önümde iki seçeneğin var olduğunu anlamıştım. Hayvanat bahçesi ya da varyete.
Ve işte o zaman öğrenmeye başladım baylar! Oh, insan zora gelince öğreniyor, bir çıkış yoluna kavuşmak istedi mi öğreniyor, hiçbir şeye aldırış etmeden öğreniyor.
Kamçıyla denetliyor kendisini, öz varlığında en ufak bir direnişle karşılaşmaya görsün, etini kıymık kıymık ediyor. Zamanla maymun doğam apar topar çıkıp gitmişti içimden; öyle ki bunu gören öğretmenim, adeta maymunlaşıp çok geçmeden dersi bıraktı, bir akıl ve ruh hastalıkları kliniğine yatması gerekti .
Şimdiye kadar eşi görülmemiş bir çaba harcayıp, bir Avrupalı'nın ortalama kültürünü edindim. Bu, gerçekte hiç bir şey değildi belki; ama kafesten çıkmama yararının dokunması ve bana bu özel çıkış yolunu, bu insansı çıkış yolunu saplaması bakımından yine de değer taşıyordu. Almanca'da bir söz vardır: Ortadan söz almak. Ben de bunu yaptım, toz oldum ortadan. Özgürlüğü seçemeyek oluşum karşısında başka çıkar yol göremedim.
Kuşkusuz erişmek istediğim şeye genel olarak eriştim.Zahmete deymezdi denilmesin.Hem hiçkimseden bu konuda bir yargı beklemiyorum; amacım, yalnzıca bildirmekti bazı şeyleri.Size de Sayın Akademi Üyeleri, size de yanlızca bir bidiride bulundum.
"...
Pek sessizleştiniz, neden acaba? Daha demin kent üzerine şaşılacak kadar doğru yargılarda bulundunuz, şimdi ise pek sessizleştiniz.
Sessizleştim mi?
Rahatsız mısınız yoksa?...Hayır hayır! Hem geçti zaten. Ne olduğunuda söyleyebilirim size.Bazen içimi insanlara karşı öylesine bir tiksinti dolduruyor ki,kusmamak için kendimi zor tutuyorum.Elbette tek kişilerle, örneğin sizi buradaki sevimli varlığınızla ilgili bişe değil bu; bütün insanlara karşı yönelik bir davranış. Tuhaf bir yanı da yok; hani maymunlarla sürekli bir arada yaşasaydınız, kendinizi tutmak için istediğiniz kadar çaba harcayın, siz de kuşkunuz buna benzer nöbetlere kapılırdınız. Sonra ben de böyle tiksinti uyandıran, gerçekte insan hemcinslerimin kokusu da değil; benim sonradan edindiğim insan kokusu bu, eski yurdumun kokusuyla karışan insan kokusu..."